Bölüm 3

972 77 0
                                    

Telefonum çantamda titredi.

'Parti nasıl gidiyor? Umarım eğleniyorsundur.' Can'dan gelen bir mesaj olması beni yine salak bir ifade ile gülümsetmişti.

'Evet harika ama birazdan eve döneceğim.' yazıp ona gönderdim. Partinin içki ve sarhoş gençlerle dolu olduğunu ona söylemek istememiştim.

"Fezaaaa!" Kafamı kaldırdığımda Selen'in uçarcasına merdivenlerden indiğini gördüm. Yanıma ulaşıp zayıf kollarıyla bana sarıldı.Yine.

"Gelmişsin!" 32 diş gülümseyip yüzüme doğru konuştuğunda onunda içkili olduğunu anlamam uzun sürmedi.Gülümsedim ama cevap veremeden bileğimi tutup beni içeri sürüklemeye başladı.

Üçlü deri bir koltuğun kalan tek kişilik yerine oturttu beni.Yanımda oturan çiftin fazla samimiyeti gözümden kaçmamıştı.Selen birden geri dönüp gözden kaybolduğunda etrafıma rahatsız bakışlarla bakıyordum.

Aslında ev oldukça güzeldi. Modern döşenmiş ve büyüktü. Selen'in böyle bir partiyi evinde vermesine ailesinin nasıl izin verdiğini düşündüm.Selen tekrar yanıma geldiğinde elinde iki bira şişesi vardı. Elime buz gibi şişeyi tutuşturdu ve kendisi şişeyi tepesine dikti. Nezaketen ona istemediğimi söylemedim.Zaten söylesem de beni umursayacak gibi durmuyordu. Şişeyi bacağımın üstüne dayadım ve soğukluğu iyi geldi.

Birden müzik daha çılgın bir hal almaya başladı ve Selen kendini salonun ortasındaki boşluğa attı. Amaçsızca hareketler yapıp dans ederken şok olmuş bir vaziyette onu izliyordum.'Şu an çıkıp gitsem yokluğumu asla fark etmez.' diye düşünürken başımı çıkışa doğru çevirdim.

Onları salona girerken gördüğümde şaşırmamıştım. Sadece gerilmiştim. En önde içeri giren kızıl saçlıyı fark etmemek imkansızdı. Arkasında uzun boylu kumral çocuk vardı. Üzerinde öğlen gördüğüm siyah eski bir tişört ve koyu mavi bir kotu vardı.Jöleli saçta yanında yürüyordu ama arkalarında daha önce görmediğim uzun siyah saçlı bir çocuk daha vardı.Yüzünde değişik metaller vardı.

Onlar benim bulunduğum odaya girerlerken tedirgindim.Beni tanımamalarını umut ediyordum. Odanın en uzak köşesinde kanepeye sıralanmışlardı. Sadece uzun siyah saçlı çocuk ve kızıl kafa ayakta onlara dönük duruyorlardı.

Selen birden onları fark etti ve koşarak uzun saçlı çocuğa sarıldı.Sonra onu öpmeye başladı.'Ah tabii' diye düşünüp kafamı eğip parmağımı şişenin ucunda gezdirdim.

"Feza!" Yo hayır. Buradan çıkmayı düşündüğüm anda çıkmalıydım.

Selen çocuğun kolundan tutup yanıma getirmişti."Bu Bahadır." Eliyle beni işaret etti."Bu da Feza.Yeni komşumuz." Konuşurken dilinin kaymasından yeterince sarhoş olduğu belli oluyordu. Ama yinede Bahadır'a kibarca gülümsedim.

O sırada kızıl saç Selen'in yanına geldi.Elini Selen'in omzuna dayayarak " Elbisene bayıldım."dedi.Sesindeki alayı fark etmediğimi sanıyordu galiba ama çok belliydi.

"Teşekkürler." Kelimenin üstüne bastırmıştım. Daha onu tanımamama rağmen iyi anlaşmamızın zor olacağını düşündüm. Fazla ön yargılı olmak istemiyordum ama elimde değildi.

"Melis..Bu Feza." Melis oralı olmayıp saçlarını arkasına atıp dönüp yerine gitti.Eteği kalçasını zar zor kapatıyordu.Dikkat çekebilmek için neon bir tabelayı boynuna asmadığı kalmıştı bir tek.

Tam artık doğum gününü kutlayıp buradan gitmek istediğimi Selen'e söyleyecektim ki beni bira şişesini tuttuğum kolumdan kavrayıp ayağa kaldırdı."Sen Melis'e bakma bazen sürtük gibi davranmak hoşuna gidiyor." Şu an Melis umurumda bile değildi çünkü beni onların oturduğu köşeye doğru çekiştiriyordu.Burası fazla sıcak olmaya başlamıştı.

Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin