Gözlerimi açtığımda kanepede uyuyakaldığımı anlamam biraz zaman aldı. Sarıldığım yastıkları bir kenara attım ve Taşkın'ın gelmiş olabileceğini umarak yatak odasına girdim. Boş bir odayla karşılaştığımda yüzümü buruşturdum. Neredesin Taşkın Adlı?
Mutfağa girdim ve kendime bir çay suyu hazırlamaya başladım. Sabahın erken saatleriydi ve Taşkın'ın geceyi nerede geçirdiğini deli gibi merak ediyordum. Aklıma sızan mide bulandırıcı düşünceleri bir kenara atıp çay fincanını elime aldım ve oturma odasına girdim. Ev bile gözüme boğucu ve iç karartıcı gelmeye başlamıştı.
Çayımı bitirdiğim sırada dış kapı açıldı ve Taşkın içeri girdi. Benim olduğum tarafa bakmadan doğruca yatak odasına yöneldi. Küçük çaplı bir ses duydum ve ardından Taşkın küfür etti. Ona dersini vermelisin Feza. Öfkem içimde büyürken hızlı adımlarla yatak odasına ilerledim. Koridora çıkardığı ayakkabılarını gördüğümde gözlerimi sinirle kıstım.
"Bütün gün ve gece neredeydin sen?" diye bağırdım. Taşkın soyunmaya başlamıştı ve pantolonunu çıkarırken sorun yaşıyor gibiydi. "Ayakkabılarını koridora çıkaramazsın!" Ayağımın birini sertçe yere vurduğumda bana aldırmadı bile.
"Bu sabah çok sevimlisiniz hanımefendi." konuşurken dili dolanıyordu.
Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. "Sen içki mi içtin?"
"Biraz." dedi ve sonunda pantolonu çıkarmayı başarıp yatağın kenarına fırlattı. Aklıma dolabı dağınık bırakması geldi ve öfkeme bir yenisi daha eklendi. Neredeyse kendimi kaybediyordum.
Yere eğilip pantolonunu aldım ve odadan çıktım. Banyoya girip sepete atarken " Kafana göre bu evi dağıtamazsın!" diye bağırdım. Jet hızıyla yatak odasına döndüğümde Taşkın'ın yüzündeki sarhoş sırıtışını gördüm. Üzerinde sadece iç çamaşırı ile ayakta durmakta zorluk çekiyordu.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" diye gürledim. "Tüm günü ve geceyi nerede geçirdiğini bilmiyorum! Üstelik eve sarhoş geliyorsun!" Elimi sinirle saçlarıma götürdüm. "Sırıtmayı kes!" diye çemkirdim.
"Asıl sen bağırmayı kes." diye homurdandı ve kendini yatağa attı. Kolu ile gözlerini kapatıp inledi. "Perdeleri kapatır mısın?"
Ağzım açık kaldı. "Sen benimle alay mı ediyorsun Taşkın Adlı? Bana yığınla söz verdikten sonra...Şimdi şu haline bir bak!"
Suratını buruşturdu. "Çok bağırıyorsun."
"Çünkü bana bir açıklama yapma gereği bile duymadan yatıp uyumayı planlıyorsun! Aklında ki bu muydu? Benimle aynı evde yaşamaya başladıktan sonra tüm geceyi dışarıda geçirip eve sarhoş gelmek mi?"
"Şimdi konuşmasak? Abartıyorsun Feza. Hadi sen de yanıma gel ve beraber uyuyalım." Sarhoştu ve söyledikleri zor anlaşılıyordu. Tekrar sırıtmaya başladığında sinirle dişlerimi sıktım.
"Hayır. Bu sefer öyle olmayacak. Bana hemen bir açıklama borçlusun. HEMEN!"
"Dırdırcı kızlara benziyorsun Feza. Lütfen sus ve yanıma gel." Ellerini bana doğru uzattığında kolundaki ve parmak boğumlarında ki çizikleri ve yaraları fark ettim. Hala bana bir açıklama yapmamaya kararlıydı.
"Çık bu evden." dedim keskin bir dil ile. İşaret parmağımı kapıya doğru tuttuğumda gözlerini zorlukla araladı.
"Ne?"
"Git!" Kesik bir nefes aldım. " Saçma da olsa bu yaptıklarının bir açıklaması olmalıydı ama sen onu bile yapmaktan acizsin. Seni her seferinde kolayca affetmekten bıktım. Bu kez öyle olmayacak Taşkın. Şimdi bana bir açıklama borçlusun. Eğer yapmayacaksan dün gece neredeysen oraya geri dön."
Öfke tüm hücrelerime hakimken bu şekilde mantıklı konuşmam şaşırmama neden oldu.
Yatakta doğruldu. "Kirasını benim verdiğim evden, beni mi kovuyorsun?" Yumruklarını sıktığında yaraları daha çok göze çarptı.
Söylediği can yakan sözlere aldırmadım. "Tüm gece yaptığın bu muydu Taşkın? Yumruğunu oraya buraya savurmak mı?"
Elindeki yaralara baktı ve omuz silkti. "Sadece biraz takıldım."
Ah..Sakin ol Feza. "Kiminle takıldın?" diye usulca sordum.
Yataktan fırladı ve bir adım geri gittim. Dolabın kapağını açıp bir tişört çıkardı ve başından aşağı geçirirken homurdanmaya başladı. "Kimseyle. " dedi sadece.
"Beni geçiştirmenden sıkıldım Taşkın." Bana aldırmadı ve dolabın içine çatık kaşlarla bakıp kapağı yavaşça kapattı.
"Beni dinle! Bütün gece dışarıda içerken ve bilmediğim...başka şeyler yaparken ben burada merak içinde seni bekliyordum. Beni hiç mi düşünmüyorsun?" Omuzlarım düştü ve çaresizce cevap vermesini bekledim.
Sadece omuzlarını silkti ve tekrar kendini yatağa attı. Bu aynı Taşkın mıydı? Daha dün sabah beni sevgiyle kucaklayan ve gözlerime aşkla bakan Taşkın bu muydu? Gözlerini tavana dikmişti ve sanki ben orada değilmişim gibi davranıyordu.
Dişlerimi dudaklarıma geçirdim ve ağlamamak için kendimi zor tuttum. "Ayıldığında bana bir açıklama yapmazsan." Bir nefes verdim. "Kirasını ödediğin bu evden ben gideceğim Taşkın."
Tekrar oturma odasına döndüm ve yanaklarımdan süzülen yaşları silip kanepeye oturdum. Bir an için onu zorlayarak yataktan kazımak ve hesap sormaya devam etmek istedim. Ama daha sonra bunun daha kötü sonuçlara yol açacağını bildiğim için kendimi durdurdum. Bunu neden yaptığı konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Bu şekilde ortadan kaybolması ve sonrasında eve zil zurna sarhoş gelmesi tam ona göre bir davranıştı. Ama beni asıl rahatsız eden bunun bizden götürecekleriydi. Taşkın hayatımın merkezindeyken bir an da işleri karmaşık bir hale sokmasından deli gibi korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022
Novela JuvenilAşk, imkansız olan birçok şeyi mümkün kılar. Feza'nın tüm hayatı değişti. Evi,arkadaşları,planları... Hepsi babasının beklenmedik ölümünün bir sonucuydu. Şimdi tek yapması gereken yeni başladığı okuluna odaklanmak, daha sadık arkadaşlar edinmek ve...