"Onunla bugün konuşacağım Taşkın." Şu anda mutlu olduğum zamanı kaybetmek istemiyordum.
Telefonumu tekrar çantama attı ve yanıma yaklaştı. "Babama bakmalıyım.Hazır olduğunda seni eve bırakırım." sesindeki o mesafe geri gelmişti. Odadan çıktığında umutsuzca arkasından bakıyordum.
5 dakika önce hissettiğim mutluluktan geriye hiç bir şey kalmamıştı. Berbat biri olduğumu düşünüyor olabilir miydi? Ama dün gece hiç öyle hissettirmemişti. Can'a ondan ayrılmak istediğimi tabi ki açıklayacaktım. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum ama bir şekilde bunun artık bitmesi gerekliydi. Taşkın'a karşı tarif edemediğim şeyler hissediyordum. Can'ı asla üzmek istemezdim ama artık benim için başka bir çıkış yolu yoktu.
Çantamı omzuma astım ve Taşkın o sırada kapıdan girdi.
"Çıkabiliriz." dedi.
"Evet." diye mırıldanıp odadan onunla beraber çıktım.
Merdivenlerden inerken arkamdaydı ve sessizdi. Sessizliğinden nefret ediyordum.
Arabaya bindik ve evden ayrıldık. Korunun etrafını dolanırken hala konuşmuyordu.
"Bir şey söylemeyecek misin?" sesim umutsuz çıkmıştı.
"Ne söylememi istersin?" Gözlerini yoldan ayırmadan cevap vermişti.
"Bana kızgın mısın?"
"Sana ne için kızgın olacağım? Sevgilin yeni uyandığımız sırada bizi aradığı için mi?" ses tonu o kadar rahattı ki neredeyse bundan hiç rahatsız olmadığına inanacaktım. Ama söyledikleri yine de canımı acıtmıştı. Gözlerimi sımsıkı kapayıp haklılığını sindirmeye çalıştım.
"Bunun için kızgın değil misin?" diye sordum.
"Bu senin problemin Feza." dedi sert bir ses tonuyla.
Yine değişmişti işte. Yine o umursamaz hallerine geri dönmüştü. Beni küçük düşürmeye çalıştığını düşündüm ve eğer amacı buysa başarıyordu.
Evin arka tarafında durduğumuzda hızlıca emniyet kemerini çözdüm ve kapıya uzandım. Kolumdan tutup beni durdurdu.
"Feza.." Konuşmasına fırsat vermeden havaya kaldırdığım elimle onu susturdum.
"Berbat biri olduğumu hatırlattığın için sana kızmayacağım. Sadece sabahki mutluluğumun bu kadar kısa sürmesini beklemiyordum." Gözlerime yaşlar dolmaya başlayınca dudaklarımı birbirine bastırdım. Yüzüne bakmamaya çalışarak başımı pencereden dışarı çevirdim.
Şu an ağlayamazdım. Kolumu tuttuğu elinden kurtuldum ve hızlıca arabadan indim. Eve doğru süratle yürüdüm.Peşimden gelmesini istemiyordum zaten gelmemişti de. Anahtarlarımı bulup kapıyı açtığım sırada annemin hala uyuduğunu düşündüm.
Ses yapmamaya çalışarak odama çıktım ve gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. Yatağımın ucuna oturup ellerimi yüzüme bastırdım ve hıçkırıklara boğuldum. Nasıl bu kadar acımasız davranabiliyordu? Ben nasıl bu kadar salak olabiliyordum? Dün gece bana olan davranışlarından ne anlam çıkarmam gerektiğini bilmiyordum ama farklı olabileceğini düşünmüştüm.
Kendime kahkahalarla gülmek istiyordum ya da kendimi tokatlamak. Şu an Taşkın'a sinirlenemezdim bile. Birlikte güzel bir gece geçirmiştik ve küçük yatağında beraber uyumuştuk. Ne sanıyordum? Sevgilim olmak isteyeceğini mi?
Dün geceyi zihnimden bir kere daha geçirdim ve bana böyle bir imada bulunup bulunmadığını hatırlamaya çalıştım. Belki de ben davranışlarına fazla anlam yüklemiştim. Sonuçta o Taşkın'dı ve bunu kızlarla yüzlerce kez yaptığından emindim.
Bunu düşünürken midemde oluşmaya başladığını sandığım kelebekler ölmüştü.
Annem uyandığında ve odama geldiğinde gözyaşlarım dinmişti, kısa bir duş almıştım ve beynimi kemiren düşünceleri bir kenara itmeye çalışıyordum.Beraber kahvaltı yaparken suratımın asık olduğunu fark etti ve ona iyi olduğumu söyledim. Selen'in evinde iyi uyuyamadığımı eklediğimde gözlerine bakamıyordum.
Salonda otururken Selen aradı ve odama çıktım.
"Dün akşam ne yaptınız?" diye sordu telefonu açar açmaz.
"Ne?"
"Taşkın'la..Ona gittiğini biliyorum." Sesinde yargılayan bir ton yoktu. Taşkın ile aramızda geçenleri Selen'e anlatmayı istiyordum ama utanıyordum. Çünkü anlattıktan sonra beni yargılayabilirdi. Daha da kötüsü onun evine gitmekle aptalın teki olduğumu da söyleyebilirdi.
"Konuştuk." diye mırıldandım.
"Ben senin Taşkın'dan çok hoşlanmadığını düşünüyordum."
"Bilmiyorum Selen..Konuştuk ve hallettik sanmıştım ama.." Saçmalıyordum.
"Bak Taşkın fena biri değildir. Çekici herifin teki olduğunu da göz ardı edemeyiz ama Feza onun daha önce bir kızla sevgili olduğunu hiç görmedim. Yani onu tanıdığım kadarıyla.." dedi anlayışlı bir şekilde. Ve ben kendime bir kere daha acıdım.
"Teşekkür ederim Selen.Ben farkındayım." Aslında bir şey bildiğim yoktu ama konuşmaya devam ederse hıçkırıklara boğulup telefonu yüzüne kapatmak zorunda kalacaktım.
Bana kendime iyi bakmamı ve sonra görüşeceğimizi söyledi. Telefonu kapattıktan sonra daha da umutsuz hissediyordum. Selen Taşkın'ı benden daha iyi tanıyordu ve resmen beni ona karşı uyarıyordu. Aslında beynimin de bir tarafı artık ondan uzak durmam konusunda bana sinyal veriyordu ama diğer tarafı da sürekli gülümsemelerini, dokunuşlarını, bana sarıldığı zaman hissettiğim huzuru hatırlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022
Novela JuvenilAşk, imkansız olan birçok şeyi mümkün kılar. Feza'nın tüm hayatı değişti. Evi,arkadaşları,planları... Hepsi babasının beklenmedik ölümünün bir sonucuydu. Şimdi tek yapması gereken yeni başladığı okuluna odaklanmak, daha sadık arkadaşlar edinmek ve...