Bölüm 26

739 69 0
                                    

Bana karşı hissettiklerini doğrudan söylemiyordu ya da söyleyemiyordu. Ama yine de bunu ifade etme biçimini seviyordum. Sanki çaresizce buna ihtiyacım vardı ve söylediklerine tutunuyordum. Kendimi hem acınası hem de mutlu hissediyordum. Onun yanındayken hissettiğim şeylere o kadar yabancıydım ki.

"Nefes al Feza." Dudağının bir kenarı yukarı kıvrılmıştı ve bana aklımı okumak ister gibi bakıyordu.

"Bir gün kalp krizi geçireceğim ve bunun sebebi sen olacaksın." dedim gözlerimi gözlerine dikerek.

"O kadar çabuk kurtulamazsın benden." Gülümsüyordu ama bakışları ciddiydi.

Cevap veremeden telefonum çaldı ve anın büyüsü bozuldu. Arayanın annem olduğunu biliyordum. İç çekip telefonu meşgule aldım ve Taşkın'a döndüm.

"Gitmeliyim."

"Biliyorum..İyi geceler hanımefendi." Bana 'hanımefendi' diye seslenmesi artık eskisi kadar sinirlendirmiyordu beni. Sanırım alışmıştım.

"İyi geceler." deyip son kez gözlerine baktıktan sonra arabadan indim.

Babamla arabada giderken mutluyduk. Hava çok güzeldi ve önümüzde uzanan yolun bizi harika bir yere götürdüğüne emindim. Babam kahkahalar atarken gözlerim onu buldu. Sonra ön cama çevirdiğim bakışlarım bir anda donuklaştı.

Taşkın?

Baba.Taşkın yolda.Onu da almalıyız.

Babam beni duymamış gibiydi ve hala kahkahalar ile gülmeye devam ediyordu.

Baba! Lütfen! Tam önümüzde!

Taşkın neden yoldan çekilmiyordu?

Baba onu ezeceksin!

Direksiyonu kavrayıp sola kırdım ve yoldan çıktık.

Yataktan resmen sıçradım.

Bir süredir kabus görmüyordum ve bu durumun iyiye gittiğini düşünmeye başlamıştım. Ama görünüşe bakılırsa beni terk etmeye niyetleri yok gibiydi. Bu sefer buna Taşkın'ın da dahil olması onları daha korkunç kılıyordu. Yataktan kalktım ve sırtımı esnettim. Terden sırılsıklam olmuştum. Kendimi banyoya attım ve soğuk suyun beni rahatlatmasına izin verdim.

Duştan çıkıp üstümü giyindiğim de aşağıdan annem seslendi. Beraber kahvaltı masasına oturduk.

"Bugün bir planın var mı?" Diye sordu annem. Sesindeki imayı anlamıştım.

"Selen bize gelecek." dedim.

"Gerçekten mi? Bu harika olur. Hem daha yakından tanımış olurum onu." Sonra biraz daha düşünüp devam etti. "Sürekli vakit geçirdiğin arkadaşlarını tanımak isterim."

Taşkın'dan bahsettiğine adım gibi emindim. Aslında Taşkın annemle tanışmanın onun için sorun olmayacağını bana söylemişti ama zamanı henüz kararlaştırmamıştık.

"Biliyorum anne. Merak etme." deyip konuyu kapattım.

"Can ile artık görüşmüyor musunuz?" Sorusuyla bakışlarımı tabağıma indirdim.

"Görüşmüyoruz." dedim kısaca.

"Neden?"

"Öyle olması gerekti anne." diye mırıldandım.

"Can senin iyi bir arkadaşındı Feza. Sevgilin var diye onu öylece bir kenara atamazsın. " dedi yargılayıcı bir şekilde.

Hiç bir şeyden haberi yoktu. Olmaması daha iyiydi çünkü bütün suçu Taşkın'ın üzerine atacağına şüphem yoktu.

Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin