Bir süre sonra telefonum masanın üzerinde titredi. Mesaj atanın ismini gördüğümde surat asmayı bıraktım. Taşkın.
'Seni almaya geliyorum.'
'Çıkışta bekleyeceğim.' yazıp gönderdim ve çantamı toplayıp çıkış kapısına doğru yürümeye başladım. Beni fazla bekletmedi ve büyük,siyah jip önümde durduğunda kapıyı açıp hemen bindim.
"Selam." dedim gülümseyerek.
"Selam öğrenci."
Şakayla omzuna vurdum. "Şöyle söylemeyi kes."
Güldü ve bana doğru bir bakış attı. "Günün nasıl geçti?"
Omuz silktim. "Fena değildi. Sınavlar yaklaşıyor ve biraz endişeliyim." Yüzüne baktığımda yola odaklandığını gördüm.
Elini bacağıma uzattı ve hafifçe sıktı. "Merak etme. Senin için çok kolay olacak." dedi inanarak.
"Umarım." dedim. "Bu arada Selen ile konuştum." Selen'in garip davranışı aklıma geldiğinde surat asmamak için kendimi zorladım.
Taşkın elini geri çekti ve sıkı bir şekilde direksiyonu kavradı. "Neden?" diye sordu gerilmiş dudaklarının arasından.
"Dün gece Bahadır ile kavga ettiklerini söylemiştin. Merak ettim." diye açıkladım.
"Ne konuştunuz?" ses tonundaki kasvetin nedenini anlayamıyordum.
İç geçirdim. "Aslında hiç bir şey. Kapatması gerektiğini söyledi."
Taşkın'ın yüz ifadesi gözle görülür bir şekilde rahatladığında içimde yine aynı kötü his belirdi. Gerçekten bir şeyleri gözden kaçırıyor olabilir miydim? Yoksa bütün bu zaman boyunca kuruntulu birine mi dönüşmüştüm?
Sitenin otoparkından çıkarken Taşkın elimi tuttu. Beraber apartmana doğru yürürken "Yarın akşam için giyecek bir şeyler almam lazım sanırım." diye mırıldandı. Yüz ifadesinden bu durumdan hoşnut olmadığı belli oluyordu.
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Yarın okula gitmeyeceğim. Beraber dışarı çıkabiliriz."
Kafasını bıkkınlıkla iki yana salladı. "Tam bir aptal gibi görüneceğim."
"Hayır." diye itiraz ettim hemen. "Sana çok yakışacağına eminim." Hatta bunun için yemin bile edebilirdim.
Sahte bir tiksintiyle yüzünü buruşturdu. "Daha önce hiç kravat takmadım." diye itiraf etti. "Lisede bile." diye eklediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım.
"Ciddi misin?"
"Evet hanımefendi." dedi ve apartmana girebilmem için kapıyı açtı. Öğrenci olan Taşkın'ı gözümde canlandırmaya çalıştığımda başarısız oldum. Muhtemelen çok parlak bir öğrenci değildi. Bütün yaşadıkları göz önüne alınırsa bunun için onu suçlayamazdım.
Akşam yemeğinden sonra Taşkın çalışması gerektiğini söylediğinde onu yalnız bıraktım. Kitaplarımı alıp oturma odasındaki koltuğa yayıldığımda gözüm bir anlığına sehpanın üzerinde duran telefonuma kaydı.
Annemi uzun süredir aramıyordum.
Daha kötü tarafı o da beni aramıyordu. Aramızda ki bu iletişim sürekli kavga edip durmamızdan daha iyiydi ama söz konusu annem olunca bu sessizlik pek hayra alamet sayılmazdı. Telefonu sehpadan kaptım ve hiç değilse bir mesaj yazmam gerektiğine karar verdim.
'Merhaba anne. Sadece iyi olduğumu haber vermek istemiştim. Umarım fikirlerin artık değişiyordur.'
Eğer mutlu olduğuma ve hayatımı düzenli bir şekilde idare edebildiğime ikna olursa artık aramızdaki bu savaşı bitireceğini ümit ediyordum. Telefonu yerine koydum ve biraz olsun çalışabilmek için kitaplarıma odaklanmaya çalıştım. Bir süre sonra ayaklarımı uzattım ve notlarımı elime alıp sırtımı rahat ve büyük minderimize yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022
Ficção AdolescenteAşk, imkansız olan birçok şeyi mümkün kılar. Feza'nın tüm hayatı değişti. Evi,arkadaşları,planları... Hepsi babasının beklenmedik ölümünün bir sonucuydu. Şimdi tek yapması gereken yeni başladığı okuluna odaklanmak, daha sadık arkadaşlar edinmek ve...