Bölüm 107

545 71 2
                                    


Yaklaşık beş dakikadır kapının önünde dikiliyordum. Avucuma bastırdığım anahtar canımı acıtıyordu ama bunu görmezden gelmek kolaydı. Bu kapının ardında Taşkın'ın olmadığını biliyordum. Nedenini ifade edemiyordum ama eğer içeride olsaydı onu hissedebileceğimi düşünüyordum.

Bu ne zaman bitecek? Ya da bir gün bitecek mi?

"Bunu yapmak zorundasın." diye fısıldadım kendi kendime.

Koridorun karşı tarafından bir kapı açıldığında kafamı istemsizce arka tarafa çevirdim. Karşı komşumuz bana gülümseyerek selam verdi.

"Merhaba.Uzun süredir yoktunuz. Taşındığınızı düşünmüştük." Adamın kibar ses tonuna karşılık gülümsemeye çalıştım.

"Şey...Evet taşındım.Bazı eşyalarım burada ve..." Daha fazla konuşamadan bir nefes verdim.

Adam dönüp kapısını kilitledi ve sonra tekrar bana baktı."O uzun boylu çocuk apartmanda olay çıkarmaya başlamıştı. Sanırım annesi onu götürdü."

Taşkın'dan bahsettiğimizde bir acı dalgası göğsüme yayıldı. Apartmanda olay çıkarmak tam Taşkın'a göre bir davranıştı. Sanırım Ayla hanım onu buradan zorla götürmek zorunda kalmıştı. Çünkü Taşkın'ın annesi ile beraber aynı evde kalabildiğine hala inanamıyordum.

Konuyu daha fazla uzatmak istemeyerek "İyi günler." diye mırıldandım ve hızlıca kilidi açmaya koyuldum. Kapıyı hafif bir el hareketi ile ittiğimde nefesimi tuttuğumu fark ettim.Tedirginlik ile bir adım attım ve kapıyı arkamdan kapattım. Boş koridorda etrafıma bakınırken her şeyin nasıl mahvolduğu tekrar yüzüme çarptı.

Girişten görebildiğim kadarıyla oturma odası berbat durumdaydı. Sehpanın etrafında içki şişeleri ve boş bardaklar vardı. Ev resmen havasızdı. Odaya girip, perdeyi sonuna kadar açtım ve pencereyi araladım.Boş şişeleri tekmeleyerek odadan çıktım ve mutfağa bir göz attım. Tezgahın üzeri hazır yemek kutuları ve kirli bulaşıklar ile doluydu.İç çekip yatak odasına yöneldim.Kapısı kapalıydı ve açmadan önce keskin bir nefes aldım.

Burası diğer odalardan daha iyi durumdaydı. Aslında bıraktığım gibi duruyor bile diyebilirdim. Yavaş adımlar ile odanın ortasına doğru ilerledim. Yatak dağınıktı ve üzerinde benim giysilerim vardı.Yastığımın üzerinde pijamam duruyordu.Kaşlarımı çatıp nedenini anlamaya çalıştım. Taşkın pijamalarımı neden yastığımın üzerinde tutuyordu?

Bakışlarım odanın içinde gezindiğinde içimden ağlamak gelmişti. Yine.

Buraya taşınmadan önce, Taşkın'a aşık olmadan önce,Taşkın'ı tanımadan önce hayatımın aslında iyi olduğunu düşündüm. Hiç değilse şimdikinden kat kat iyiydi. Diğer yandan iyi olmak, mutlu olduğun anlamına gelmezdi. Taşkın beni mutlu etmişti. En azından bir zaman için.

Buraya neden geldiğini hatırla Feza. Hızlı olmaya çalışarak dolabın kapağını açtım ve eğilip babamın kutusunu buldum. Kapağı tekrar kapatıp sırtımı yatağın başlığına dayadım ve kutuyu göğsüme bastırdım.Eğer bu kutu olmasaydı belki de Taşkın'la ilgili gerçekleri asla öğrenemeyecektim.

Babam ve Taşkın'ı yan yana düşünmek en kötü kabuslarımdan uyanamamak gibi hissettiriyordu. O son gün, bana arabaya binerken bağırması hala kulaklarımda çınlıyordu.

"Babanı ben öldürmedim Feza."

Gözlerimi sıkıca yumdum. Bunu son bir ay içinde milyonlarca defa düşünmüştüm. Aklım kalbim birbiri ile savaşırken öfkem bir türlü dinmiyordu. İçimde bir yerlerde, kalbimin sessiz köşesinde Taşkın'ın böyle bir şeyi yapmayacağını biliyordum. Buna inanmayı istiyordum ama bir şey sürekli bana engel oluyordu. Bu altından kalkamayacağım kadar ağır bir yüktü.

Yavaşça yerimden kalktım ve odaya bir kez daha baktım. Buraya son gelişim olduğunu biliyordum. Bütün anılar ve sözler zihnime doluştuğunda gözlerim doldu. Elimdeki kutuyu sıkıca kavradım ve çıkmak için kapıya doğru bir hamle yaptığımda gözlerim masanın üzerindeki bir dosyaya takıldı. Taşkın'ın çizim dosyalarından birine benziyordu ama oldukça kalındı.

Taşkın asla onları karıştırmamı istemez ve ben odaya girdiğimde mutlaka saklayacak bir yer bulurdu. Muhtemelen bir daha asla buraya dönmeyeceğimi düşündüğü için, saklama gereği duymamıştı. Kutuyu masaya bıraktım ve dosyanın kapağını açıp içindeki kağıtları incelemeye başladım.

Boş gözlerle sayfaların arasında gezinirken elim titremeye başladı. Hızlıca tüm kağıtları karıştırırken gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırıyordu. Dizlerimin titrediğini fark ettiğim an dosyayı elime aldım ve yere çöktüm. O sırada telefonum çaldı ama aldırmadım.

Tüm bunlar...

"Bu resimdekiler benim..."diye fısıldadım acı içinde.

Tüm kağıtlara tek tek bakıp hepsini önüme diziyordum. Tüm çizimlerin arkasında tarih ve sadece tek bir kelime yazıyordu. Feza. Elimdeki kağıda yanağımdan bir damla düşüp ıslattığında hıçkırıklara boğulduğumu fark ettim. Taşkın,tanıştığımızdan beri neredeyse her gün benim resmimi yapmıştı. Beni düşünmediğini sandığım zamanlarda bile o benim yüzümü kağıtlara aktarıyordu.

En sonunda bir kağıt çemberinin içinde kaldığımda gözyaşlarım akmaya devam ediyordu. Boğazım acımaya başlamıştı ama kendimi durduramıyordum. Gitmem gerektiğinin farkındaydım ama yerimden bir santim bile kıpırdayamıyordum. Dış kapıdaki kilit sesini duyduğumda bile gözlerimi yerdeki kağıtlardan alamıyordum.

Ağır botların sesinin koridorda yankılanmasını duydum ve o esnada yatak odasının kapısı aralandı.Taşkın üstünde deri ceketi ve ayağındaki kaba botları ile nefes nefese bir halde dikiliyordu. Sanki orada olduğuma emin olmak istiyormuş gibi gözlerini kırpıştırdı.

"Feza?" dedi cansız bir sesle.

Avuç içlerime kadar ürperdiğimi hissettim. Beni bu halde bulması çok küçük düşürücüydü. Çünkü o her zamanki gibi mükemmeldi ve ben bir enkazdan farksızdım.Bu kağıt yığınının arasında yok olmayı diledim.

"Buradasın." dedi ve bana doğru bir adım attı. Önümdeki resimlere bakarken bir an için duraksadı ama sonra kendini topladı. "Burada olduğuna inanamıyorum."

Annemin evinin kapısından içeri girebilmek için nasıl uğraştığını ve boğazı yırtılana kadar bana bağırdığını hatırladım. "Feza! Lütfen dinle beni! Seni seviyorum!" Ben yatağımın içine sinmişken onu duymamak için kulaklarımı kapatıyordum. Ama şimdi tam karşımdaydı ve kulaklarımı tıkamak artık bir çözüm değildi.

"Veda etmeye geldim." dedim çatlayan sesimle. Çünkü gerçek buydu. Taşkın Adlı'ya veda etmem gerekiyordu.

Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin