Bölüm 50

671 77 2
                                    


"Feza?" Annemin endişeli sesiyle rahatsız uykumdan uyanmaya çalıştım.

"Feza? İyi misin?" Annem saçlarımı yüzümden çekmeye çalışırken gözlerimi araladım.

Değilim.

"İyiyim anne." Ağlamaktan çatallaşan sesim bana pek yardımcı olmuyordu.

"Emin misin? Hasta falan mısın?" Ateşimi kontrol ederken hala yastıktan başımı kaldıramıyordum.

"Sadece.." Yutkundum ve sesimi düzeltmeye çalıştım. "Gece pek uyuyamadım."

"Neden havluyla uyudun peki?"

Yatakta doğrulmaya çalıştım ve başımın ağrıdığını fark ettim. Elimle şakağıma baskı yaparken iç geçirdim. Annem hala endişeli gözlerle beni izliyordu.

"Yorgundum ve üşendim." Acınası yalanlarım devam ediyordu.

"Başın mı ağrıyor? Sana bir ağrı kesici getireyim."

"Gerek yok. Ben alırım anne."

"Hayır, sen üstünü giyin." Odadan hızlıca çıktığında, iki elimle havlumu sıkıca tutarak ayaklarımı aşağı sarkıttım.

Ne kadar berbat göründüğümü ancak tahmin edebilirdim.

Annem elinde bir bardak su ve ilaçla içeri girdiğinde hala yatakta oturuyordum. "Feza, iyi olduğuna emin misin?"

"Eminim anne. Sadece uykusuzluktan başım ağrıyor o kadar." Annem suyu ve ilacı komodinimin üstüne koydu ve geri çekildi.

"Bugün okula gitme istiyorsan. İşten izin alıp yanında kalabilirim."

"Gerek yok anne. İyiyim." Eğer bütün gün evde olursam daha kötü olabilirdim.

Annem ikilemde kalmış gibi yüzüme bakıyordu.

"Anne işe git. Bende hazırlanıp çıkacağım tamam mı?"

Derin bir nefes aldı. "Peki öyle olsun. Mutlaka bir şeyler ye." Yanıma yaklaşıp alnıma şefkatli bir öpücük kondurdu. "Seni seviyorum tatlım."

"Bende anne."

Annem odadan çıktığında yanımda duran ilacı yuttum ve bu ağrının geçmesini umut ettim. Kendimi yataktan kalkmaya zorladım ve havlumu tutarak dolabıma yürüdüm. Aynaya bakmamaya özen göstererek elime ilk gelen tişört ve kotu alıp banyoya ilerledim. Havluyu bir kenara atıp üzerimi giydikten sonra aynaya bakacak cesareti kendimde bulabilmiştim.

Korkunç görünüyordum.

İrkilerek gözlerimi aynadaki kızın kıpkırmızı olmuş gözlerinden çektim ve yüzümü yıkayıp birbirine dolanmış saçlarımı açmaya çalıştım.

Düşünmemeye çalışıyordum.Zihnimi oldukça kapalı tutacaktım ve Taşkın'ın içeri sızmasına müsaade etmeyecektim.Saçlarımı olabildiğince sert bir şekilde tararken canımın acımasını göz ardı ettim. Dün geceki donuk bakışları gözümün önüne geldiğinde bir anlık öfke ile saç fırçamı yere fırlattım.

Nefeslerim sıklaştığında olduğum yerde bir kaç saniye durdum ve sonra yere eğilip, fırçayı alıp yerine koydum.

Aynada bir kez daha kendimle göz göze geldim. "Bu kadar zayıf olamazsın." diye fısıldadım. Bu kadar zayıf olmadığıma inanmak istiyordum.

Odama girip sırt çantamı hazırladım ve çekinerek telefonuma uzandım. Beni aramış olabilir miydi? Ekranı kontrol ettim ve boş olduğunu gördüğümde aptalca olan hayal kırıklığımı bir kenara ittim.

Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin