Hayatımda verdiğim belki de en büyük kararı veriyordum. Daha on dokuz yaşında olmama rağmen aşık olduğum çocukla birlikte yaşamayı ve hayatı birlikte paylaşmayı kabul ediyordum. Hem hiç olmadığım kadar heyecanlı hem de hiç olmadığım kadar endişeliydim. Üstüne çok fazla kafa yormadan verdiğim bu kararın bana getireceklerini şu an için düşünmüyordum.
"Sen ciddi misin?" Gözleri sevinçle parlıyordu ve o da benim gibi nefes nefeseydi.
Heyecanlı bir şekilde gülümsedim ve alt dudağımı dişlerimin arasına alıp kafamı aşağı yukarı salladım.
Hiç düşünmeden belimden tutup beni havaya kaldırdığında dudaklarımın arasından kaçan minik çığlığa engel olamadım. Ayaklarım havada bir şekilde beni odanın ortasına taşıdı. Dengede durabilmek için boynuna sarılıyordum. "Taşkın beni indirebilirsin!" dedim kahkahalarımın arasından.
Beni indirmek yerine etrafında bir tur döndü ve uçuşan saçlarım gözümün önüne geldi. Bu kadar sevinebileceği kimin aklına gelirdi ki? En sonunda beni yere indirdiğinde yüzünde bir joker sırıtışı vardı.
"Seni seviyorum Feza."
Öpücüğün etkisi ve beni havada döndürmesi zaten başımın dönmesi için yeterliydi. Ama bu iki kelime dünyamın durmasına neden olmuştu. Nefes almayı bıraktım ve kocaman açılmış gözlerimle ona bakmaya başladım. Birden onu ilk gördüğüm an geldi aklıma. Uzun bir zaman önce değildi fakat üzerinden aylar geçmiş gibi hissediyordum.
Sırıtışı yavaş yavaş kaybolurken gözlerime bakmayı sürdürdü. "Feza?"
"Seni seviyorum Taşkın." dedim sadece dudaklarımı kıpırdatarak. Bunu tüm kalbimle söylediğimi biliyordum.Tıpkı onun gibi. Elini yavaşça yanağıma koyup oradaki bir damla yaşı sildiğinde ağladığımı yeni fark etmiştim. Oysa ki şu an dünya üzerindeki en mutlu kız ben olabilirdim.
Kaşları hafifçe çatılmıştı. "Neden ağlıyorsun?" diye sordu.
Gözlerimi kırpıştırdım ve gözyaşlarımın beni terk etmesini sağladım. "Bilmiyorum." diye mırıldandım. Gerçekten bilmiyordum. Son zamanlarda yaşadığım şeyler ve hayatımın bir anda farklı bir yönde değişmesi verdiğim tepkilere de yansıyordu.
Ellerini yanaklarıma koyup alnını alnıma yasladığında soluklarımız birbirine karışıyordu. "Pişman olmayacaksın." dedi bir çırpıda. Ellerimi onunkilerin üstüne koyduğumda yalnızca ona değil aslında kelimelerine de tutunuyordum. Buna ihtiyacım vardı. Ona ihtiyacım vardı.
Bir kaç saat sonra hala yatak odasını düzene sokmakla meşguldük. Ben valizimdekileri dolaba yerleştirirken Taşkın kolilerini açmış çalışma masasını düzenliyordu. Tabi buna düzenlemek denirse. Çoğunlukla eline geçen her şeyi masaya yığmakla yetiniyordu.
"Sol tarafı senin için ayırdım." dedim çekmeceleri açmaya başlarken. Elindeki kağıt yığınından gözünü ayırmadan başını salladı. "Fark etmez." diye mırıldandı.
Taşkın'ın yanında iç çamaşırlarımı çekmeye diziyor olmamın verdiği utanç duygunu bir kenara bıraktım ve "Evin kirası ne kadar?" diye sordum. Sanırım bunları konuşmanın artık zamanı gelmişti.
Kaşlarını çatıp başını kaldırdı. "Ne yapacaksın?" Sanki çok gereksiz bir soru sormuşum gibi bakıyordu.
"Kirayı paylaşacağız ve.."
Açıklamama fırsat bırakmadan sözümü kesti. "Hayır Feza. Kirayı ben ödüyorum. Konu kapandı."
"Tabi ki de sen ödemiyorsun." diye itiraz ettim. "Seninle yaşamayı kabul ettim. Beni evine almanı değil." Böyle düşündüğüne inanamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022
Teen FictionAşk, imkansız olan birçok şeyi mümkün kılar. Feza'nın tüm hayatı değişti. Evi,arkadaşları,planları... Hepsi babasının beklenmedik ölümünün bir sonucuydu. Şimdi tek yapması gereken yeni başladığı okuluna odaklanmak, daha sadık arkadaşlar edinmek ve...