"Bana haber verirsiniz." dedi ve telefonu kapattı.
Ona ne olduğunu anlamaya çalışan gözlerle bakarken bana bir kaç büyük adımda yaklaştı ve kollarına alıp sertçe öptü. Öpücüğünün etkisi başımı döndürmüştü. Çok beklenmedik ve...güzeldi. Onu gerçekten özlemiştim.
Ellerimi saçlarına geçirdiğimde bana bir inleme ile karşılık verdi. Dudakları ihtiyaçla benimkileri kavrarken neredeyse az önceki olanları unutacaktım.
Neredeyse.
"Taşkın.." Adını fısıldayıp kendimi biraz geri çektim.
"Seni.O.Kadar.Çok.Özledim.Ki." Her kelimesinden sonra dudaklarıma öpücükler konduruyordu. Kalbimin boğazımda attığını hissettim.
"Bende.." Nefes nefeseydim ve başımı göğsüne yaslamıştım. Kollarını daha sıkı doladı ve saçlarımı öptü.
Kalp atışlarım nispeten normale döndüğü zaman kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Öfkeli ifadesi kaybolmuştu. Bakışları sıcaktı ve dudakları küçük bir gülümseme ile kıvrılmıştı.
"Kiminle konuşuyordun?" diye sordum. Aslında bu sorunun cevabını zaten biliyordum.
"Bir emlakçı ile." dedi dürüstçe.
Gerçekten taşınıyor muydu? Bu beni neden bu kadar endişelendiriyordu?
"Taşınıyor musun?"
Sorumla beraber belime dolanan kollarını geri çekti. Bana temkinli bir yüz ifadesi ile bakıyordu.
"Evet." dedi sadece.
"Neden?" Ona boş gözlerle baktığımın farkındaydım.
Anlayamıyordum.
"Çünkü böyle olması gerekli." dedi soğukkanlılıkla.
Sanki bana dünyanın en saçma şeyini söylemiş gibi yüzümü buruşturdum. Tekrar başladığımız noktaya geri dönmüştük.Yine benden bir şeyleri gizlemeye çalışıyordu.
Sıkıntı ile iç çektim.
"Taşkın,buraya gelirken bizi yolda durduran adamın arabasını gördüm." Sesim istediğimden daha sert çıkmıştı.
O adamla bunun bir alakası olduğunu biliyordum. Aniden taşınma kararı almasının başka bir mantıklı açıklaması olamazdı.
Sinirle ofladı ve gözlerini bana dikti. " Ne demeye çalışıyorsun Feza?" diye sordu yavaşça.
Ona şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırarak baktım.
Bir an beni sevgiyle kucaklarken bir an sonra tam tersine dönüyordu. Tüm bunları geride bıraktığımızı sanıyordum ama yanılmıştım.
"Ben..Sadece anlamaya çalışıyorum." diye cevap verdim.
Küçük bir adım atıp kafasını yana yatırdı. "Neyi anlamaya çalışıyorsun?"
Dudaklarım aralandı ama sesimi bulamadım. Bana öyle keskin gözlerle bakıyordu ki konuşmam imkansızdı.
"Sadece taşınacağımı söyledim Feza. Bunda abartılacak bir şey yok." dedi kendinden emin bir şekilde.
"O gördüğüm araba..Aynı arabaydı değil mi?" Boğazımı temizleyip devam ettim. "Buraya geldi."
"Evet buraya geldi." Gözlerini benden kaçırıp elini sinirle saçlarının arasından geçirdi. Sonra işaret parmağını yüzüme doğru tutarak "Bak aklından neler geçiyor bilmiyorum ama o her neyse düşündüğün gibi değil. Buradan taşınacağım çünkü öyle olmasını istiyorum." diye çıkıştı.
Söyledikleri ile bir adım geri çekildim.Yine o göremediğim kırmızı çizgisini aşmıştım. Ani duygu değişimleri beni tedirgin ediyordu.
"Zaten en başından buraya gelmem hataydı."diye mırıldandı.
Nedenini bilmediğim bir şekilde kalbimin kırıldığını hissettim. Sebebi şu an bana kızgın olması olabilir miydi? Ya da yine benden bir şeyleri gizlemeye çalışması..
İç sesim öyle olmadığını fısıldadı.
"Tamam." dedim sadece gözlerine bakarak.
Bir anda yüz ifadesi yumuşadı. "Feza.."
Başımı sallayıp onu susturdum. "Hayır, anladım." Gözlerime yaşların dolduğunu hissediyordum ama onları geri bastırdım.
Beni duymazdan geldi ve sözlerine devam etti. "Babam hastanede ve..Ve ben burada kalmak istemiyorum."
Elleri ile gelişi güzel bir şekilde evi gösterdi.
"Bana göre büyük ayrıca.." dudağının bir kenarı zorla yukarı kıvrılmış gibiydi. " Bu eve bayılıyor da sayılmam."
Bunlar mantıklı nedenler olabilirlerdi. Eğer gördüklerini idrak edemeyen bir kız olsaydım.
"Buraya geldiğimde neden o kadar çok sinirliydin?" Neredeyse kollarımı göğsümde kavuşturup tek ayağımı ritmik bir şekilde yere vurarak cevabını bekleyecektim ama bu onu sinirlendirirdi.
"Çünkü o it evime kadar gelme cüretini gösterdi. Sana dediğim gibi ondan hoşlanmıyorum." Rahat bir şekilde omuzlarını silkti.
Gözlerimi şüphe ile yüzünde gezdirdim.
"Feza, gereksiz konulara çok fazla kafa yoruyorsun."
Her şeyin en kötüsünü düşünen tarafım beni yine yanıltmış olabilir miydi?
"O arabayı buradan giderken gördüm ve geldiğimde seni öfkeden köpürmüş bir halde taşınmak istediğini söylerken buldum." Çaresiz bir şekilde başımı salladım. "Ne düşünmemi bekliyordun?
Bana bir cevap vermedi ama ellerimi tutup kendine çekti. Başımı göğsüne yasladı ve en sevdiğim kokuyu içime çektim. Beni sakinleştirmesini umdum.
"Çok yorgunum.Uyuyalım mı?" diye fısıldadı kulağıma.
Kafam allak bullaktı ve ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Kavgalarımız beni gerçekten yoruyordu.Geriye düşünecek bir ton şey bırakıyordu.
"Uzun süre kalamam eve gitmeliyim." dedim
Annem ile daha yeni aramı düzeltmişken tekrar başa dönmek istemiyordum.
"O zaman ben uyuyana kadar benimle kalabilirsin." İsteği beni şaşırtmıştı.
"Sana masal anlatmamı mı istiyorsun?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Sesimdeki alayı gizleyemiyordum.
Küçük bir kahkaha attı.
"Aynen öyle." dedi ve elimi tutarak odasına çıkardı beni.
Direkt yatağına yöneldi ve bana yanında yer ayıracak şekilde uzandı. Ona gülümsedim ve küçük yatağında yanına uzandım. Bir süre beni izledi ama gözleri uykuya kısa süre içinde yenik düştü. Dudakları hafif aralıktı ve düzenli nefeslerini duyuyordum.
Bir an uyurken ne kadar küçük göründüğünü fark ettim.
Aklıma çocuk yaşında bulaştığı işler geldiğinde yüzümü sıkıntı ile buruşturdum. Onu öyle düşünmek kalbimi acıtıyordu. Bana ne derse desin bu haksızlıktı.Başına gelenlerin hiç birini yaşamaması gerekiyordu.
"Feza.." Kolunu tutunmak istercesine bana doğru uzattı.
Uyandığını düşündüm ama gözleri hala bilinçsiz bir halde kapalıydı.
Uyuyordu.
Ama benim ismimi sayıklıyordu.
Güneş dışarıda batmak üzereydi fakat benim içimde açan güneşin yerini şu an hiç bir şey tutamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022
Roman pour AdolescentsAşk, imkansız olan birçok şeyi mümkün kılar. Feza'nın tüm hayatı değişti. Evi,arkadaşları,planları... Hepsi babasının beklenmedik ölümünün bir sonucuydu. Şimdi tek yapması gereken yeni başladığı okuluna odaklanmak, daha sadık arkadaşlar edinmek ve...