Bölüm 30

727 71 0
                                    

"Ne bilmek istiyorsun?" diye sordu yavaşça.

"Neden buraya geri döndüğünü.." Sondan başlamak saçmaydı belki ama en çok merak ettiğim şey buydu.

"Gittiğim yolun beni kendimden uzaklaştırdığını fark ettiğim anda bu kararı almıştım." Parmakları ile omzuma daireler çiziyordu. "Babamın yüzüne bakamadığımı fark ettiğim anda.." Başka bir şey düşünüyor gibi gözleri uzağa dalmıştı.

"Nedim Özaka.." boğazımı temizleyip devam ettim. "O sana ne yaptırıyordu?"

"Beni kullandığı falan yoktu Feza." dedi rahatlatmak istercesine. "Sadece ben kendimi borçlu hissediyordum."

"Taşkın sen küçük bir çocuktun!" diye inledim. Kim annesi babası yanında olmayan bir çocuğa karanlık işler yaptırırdı ki?

"Ona yardım etmeye başladığımda o kadar küçük değildim."

Sıkıntı ile iç çektim.

"Hala soruma cevap vermedin." diye hatırlattım.

"Nedim Özaka bir demir-çelik fabrikasının sahibi." dedi düz bir sesle. Bunun neresinde yasa dışı bir iş olacağını düşünürken kaşlarımı çattım.

"Aynı zamanda bir silah kaçakçısı." diye düşüncelerime cevap verdi.

Nefesim boğazımda takılı kaldı ve öksürmeye başladım.

"Feza iyi misin?" Yüzümü ellerinin arasına almış endişe ile beni inceliyordu.

"Devam et." dedim öksürüklerim yatıştığında.

"Eğer bu halde beni dinleyeceksen başka zaman konuşsak daha iyi olur sanırım." Gözleri yüzüme bakarken kısılmıştı.

"Hayır.. Bilmek istiyorum Taşkın." dedim kendimden emin bir sesle.

Çaresizce başını salladı ve devam etti.

"Ben hiçbir zaman olayların merkezinde olmadım." O olayların ne olduğunu düşünmek istemedim. "Nedim beni dışarıda ama yine de en yakınında tutardı." yüz ifadesi ciddiydi.

"Teslimat sırasında adamları kontrol etmek benim görevimdi. Kimseye kolay kolay güvenmez."

"Korumak için yanına aldığı bir çocuğu bu şekilde kullanması çok.." yüzümü buruşturdum. "Adice." diye tısladım.

"Benim için geride kaldılar Feza." dedi yumuşak ses tonuyla.

Onları geride bırakmak istediklerini görebiliyordum. Ama sanırım bunu başarabilmesi kolay değildi. Yolumuzu kesen adam, verdiği paket, Taşkın'ın yaralı eli, Nedim Özaka'nın evine gelmesi..

Onu bir türlü bırakmıyorlardı.

"Bundan emin misin?" diye sordum gözlerinin içine bakarak.

"Benim için endişelenmen gereken hiçbir şey yok." dedi net bir şekilde.

Şüpheyle yüzünü inceledim. Sanki benden sakladığı her hangi bir şey kaldıysa yüzünden okuyabilecekmişim gibi.

Şu anda her hücrem deli gibi ona inanmayı istiyordu.

Ellerimi kaldırdım ve yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Yüz hatlarının gevşediğini fark ettiğimde içim sızladı. Bütün bunları bana anlatırken korkuyordu. Bu kapıdan çıkıp gitmem onu korkutuyordu.

Şakaklarını okşarken gözlerini kapattı. Bu kötüydü. İçime işleyen o yeşil gözlere bakabilmek istiyordum.

"Eğer gerçekten benimle bir daha görüşmek istemezsen.." Hala gözleri kapalıydı.

"Şşş." diye onu susturdum.

Taşkın Adlı hiç beklemediğim bir anda, bir şekilde hayatıma girmişti. Daha önce karşılaştığım kimseye benzemiyordu ve bana daha önce hiç hissetmediğim, bana çok yabancı gelen duyguları tattırmıştı. Bu kadar kısa zamanda hayatımın büyük bir bölümünü kaplamayı başarmıştı. Şu an ellerimin arasından kayıp gitse ne kadar büyük bir boşlukla karşı karşıya kalacağım gerçeğiyle irkildim.

Uzanıp dudaklarımı dudaklarına bastırdığımda iç çektiğini duydum.

Ona güveniyordum.

"Feza." diye inledi ve elini dağınık saçlarıma geçirdi. Beni kendine daha çok yaklaştırırken nabzım hızlanmaya başladı.

N'olur.. dedim içimden. N'olur pişman olmayım.

Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin