"Yine alacakaranlık, başka bir son daha. Günün ne kadar mükemmel olduğunun önemi yok, her zaman sona ermek zorunda.." -Stephenie Meyer
---------------------
Denizden;Kendi sonumdan kaçmak isterken, kendime daha beter bir son yazmıştım.
Bir anlık öfkenin nelere mâl olduğunu yaşayarak öğreniyordum.
Yaşadığım tüm acılara öfkeli, yaşayamadığım tüm mutluluklara kırgın bir şekilde ceza evine giriş yapmıştım.Dışarıda ki işlemler halledilirken gözüm sağ tarafta ki mahkumlara takıldı. Kadın mahkumlardan oluşan bir grup, kendi aralarında futbol oynuyordu.
Boğuk boğuk duyduğum bağırış seslerini anlamaya çalıştım .
" HAYDİ AZRAA BAŞKAN "
Duyduğum bağırış seslerinden, topu elinde tutan kızıl saçlı kadının 'Azra' olduğunu anladım. Sanırım kaleciydi ve herkes topu atmasını bekliyordu.Tam o anda sol taraftan avluya
uzun siyah saçlı, gözünde güneş gözlüğü ve elinde bastonu olan, arkasında yaklaşık 7 mahkum kadının daha olduğu bir kadın giriş yapmıştı.. Gözlerimi Azra'ya çevirdiğimde bastonlu kadına bakıyor ve öfkeli gözüküyordu. Ben neden öfkeli duruyor acaba diye düşünürken kafasını bir anda çevirdiğinde göz göze gelmiştik.Gözlerini kısıp sanki daha net görmeye çalışmak ister gibi bakıyordu bana.
Yüzüne bir gülüş yerleştirmişti. Kafasıyla sol tarafta ki bastonlu kadını işaret ederek, ve bana karşı ağzını oynatarak 'izle' demişti.
Bir anda elindeki topu kadının kafasına fırlattı. Kadın, iki elini de acıyla kafasına götürerek yüksek sesle 'ah'larken, bastonunu düşürdüğü için ayakta duramayıp yere düşmüştü.Azra: "NOLDU NENEEM BAŞINA TAŞ MI YAĞDI?"
diye gülerken, ben olanları ağzım açık bir şekilde izliyordum. Neden yapmıştı ki bunu?İki tarafında insanları bir anda kavgaya tutuşmuşlardı. Kısa bir süre sonra, Müdür olduğunu anladığım kadın avluya öfkeli şekilde bir kaç memurla girerek;
"NOLUYOR BURADA" diye bağırdı.
Taraflar kendilerini ayırıp, üstlerini düzeltmeye başlarken Müdür, Azra'ya doğru bir kaç adım atıp sorduğu sorunun cevabını bekliyordu.
Azra: "TOP TOPU ÇEKTİ, VALLA BEN ŞEY ETMEDİM MÜDÜRÜM" diye sırıtmaya devam ederken benim işlemlerim bittiği için içeriye girmiştik.İstemsizce az önce ne izledim diye düşünürken korkuyordum. Nasıl bir yerdi burası?
Bir saatin ardından işlemlerimin hepsi bitmişti.
Yaka kartında 'Özlem' yazan memur ile koğuşuma doğru yol almıştık.
Bir sürü kapı koridor geçerken konuşuyordu."Burada kendilerini koğuş lideri sanan iki kişi var. Birbirlerine bitmek bilmeyen bir de öfkeleri var. Zaten isimlerini duyarsın.
Biri Kudret B2 blok'un lideri, diğeri Azra; senin koğuşunun bulunduğu B1 blok'un lideri.."Azra ismini duyduğumda gözlerim kocaman açılmıştı. Cezaevinde başka Azra ismini taşıyan yoksa, az önce gördüğüm kadın ile ne yani ben o kızıl saçlı ile aynı blokta mı kalacaktım? Korkmaya başlamıştım.
Avlu da gördüklerimi şimdi daha iyi anlayabiliyordum. Bastonlu kadın da Özlem'in bahsettiği Kudret olmalıydı."Senden taraf seçmeni isteyeceklerdir. Bunun için her iki taraf elinden geleni yapacaktır. Yeni gelen mahkumlar onlar için göz bebekleridir.
Seni, istemediğin bir şeye zorlarlarsa bana ya da başka memura şikayet etmekten sakın vekinme. Burada sakın kendini ezdirme Deniz Demir."Ben daha çok korkarken,
B1 blok'un kapısının önünde durdu ve nefes alıp devam etti."Toplamda A,B,C,D olmak üzere 4 blok var.
Blokların hepsi kendi arasında 2 ye bölünür.
B1 blok, B2 blok gibi.
Farklı blokları asla göremezsin.
Yemek ve havalandırma saatlerini bölünen blok ile birlikte geçirirsin.
Her blok'un kendi duş yerleri vardır. Duşları sabah 7-10 , akşam 6-10 arası kullanabilirsin.
Her gün 2 kere sayım yapılır .
Biri sabah 6 da diğeri akşam 11 de.
Sabah sayım yapıldıktan sonra blok kapıları açılır, akşam da sayım yapıldıktan sonra kapılar kapanır.
Yemekhane senin bulunduğun blok'un solunda kalıyor. Sabah kahvaltısı 8 de başlar 11 de biter .
Akşam kahvaltısı da 6 da başlar 8 de biter.
Bloklardaki herkes hücrelerde tekli kalır.
Geceleri blok kapılari kitlenirken hücreler kitlenmez.
Ziyaretçi günleri haftasonu, telefon gunleri de perşembe günüdür.
Anlamadığın bir yer yok değil mi?"Olumlu anlamda kafamı salladım.
"Oda numaran 290. Ha bu arada Deniz odalarda acil buton düğmesi var. Gece bir şey olduğunda basmaktan çekinme sakın."
Tamam deyip teşekkür ettikten sonra gitmişti, bende odama ilerledim. Blokta kimse yoktu.Oda da bir masa bir sandalye ve yatak vardı.
İçerisi rutubet kokuyordu.
Sanırım uzun süre kimse kalmamıştı burada.
Yerler pis, yatak beyaz renginden griye dönük bir hâl almıştı. Odanın bu halini görünce tüm ağlama isteğimi yıllarca biriktirmişim gibi boşaltmaya başladım.
Hayatımı zindan eden kocamı yine beni döverken kendimi korumak için elime aldığım bıçakla öldürmüştüm. Amacım o değildi ama olan olmuştu. Onun yüzünden hayatım artık gerçekten zindan içerisinde geçecekti.
Ne yapacaktım ben?Dışarıdan sesler duyduğumda diğer mahkumlarım geldiklerini anladım. Gözümdeki yaşları silip oda da biraz oyalandıktan sonra, yeni çarşafımı almak üzere Özlem'i bulmak için odamdan çıkmıştım.
Sağ tarafa baktığımda Azra ortak masanın baş tarafında oturuyordu. Bir ayağını masaya uzatmış vaziyette, diğer arkadaşları ile kahkahalar atarken beni fark etmişti .
Yanında ki şişko kadının kulağına bir şeyler söyledi ve bana doğru gelmeye başladı. Ben korkmaya başlarken kolumdan tutup odama soktu pardon daha doğrusu odama itekledi ve yere düşmeme sebep oldu.Bu hareketine sinirlendim ve ayağa kalkıp kolumu ovaladım. Korkmanın sırası değildi.
Özlem'in dediğini yapıp kendimi ezdirmeyecektim.Gözlerimi kocaman açıp,
"Sen böyle herkesin yere düşmesine mi sebep olursun acaba?" Dedim sesimin yüksek çıkmasına özen göstererek.Gözlerimde bir anlam arayarak sessizlik oluşmasına sebep oldu. Bana doğru bir adım atarak,
"Başını dik tut ve kendini ezdirme. Hııımm..
Güzel taktikte keşke o boncuk gözlerinde oyuna dahil olabilse.. baksana ne kadar korktular benden" deyip öfke ile suratıma bakıyordu.Kolumu ovalamayı bırakıp
"Ne istiyorsun benden?" diye sordum.
O bana karşı adım atmaya başladığı sırada ben de uzaklaşmak için geri geri adım atıyordum.. O yaklaştı ben geriledim derken sırtım duvara 'merhaba' demişti bile.
Bileğimi sertçe acıtacak biçimde tutarken, gözlerini gözlerimden ayırmadan bakıyordu bana. Korktuğumu anlamasın diye dua ederken konuşmaya başladı.
"Senden ne mi istiyorum? Ahh boncuk..
Ben kimseden bir şey istemem önce bunu bil.
Yaparım olur ,denerim..."Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve önce dudaklarıma baktı sonra gözlerime. O kadar yakından nefesini hissetmek vücudumu germişti . Fısıldayarak "..biter." diyip bileğimi bıraktı.
O an ne kadar çok sıktığını bıraktıktan sonra çektiğim acı ile anladım. Bileğimi ovalarken bile acı çekiyordum.
"10 dakikaya ortak alana gel" deyip odadan çıkmıştı.
Özlem'in söyledikleri geldi aklıma.
Evet Deniz Demir. Aldın başına belayı.
Ne yapacaksın şimdi?