'Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir.' -Leonardo da Vinci
------------------------
Deniz'den;
''Gerçekten çok teşekkür ederim Kübra hanım. Siz olmasanız inanın ben ne ya-''
Gülümsemişti. Hastaneden kaçtığım günden beri doktor Kübra hanım bana evini açmıştı.
''Teşekkür etmene gerek yok Denizcim. Ben her zaman haklının yanında oldum bundan sonra da öyle yapacağım. Zerrin hanımın da cezasını çekmesi için elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım.''
''Cezasını çekecek'' demiştim.
''Peki ne yapmayı düşünüyorsun Deniz?'' diye sormuştu.
Koca bir iç çekmiştim. Bir planım yoktu. Daha doğrusu var olan planıma güvenim yoktu. Şimdiye kadar kendisine düzenlenen tüm durumlardan kurtulmayı başarmıştı Zerrin. Ya bu plandan da bir şekilde kurtulursa?...
''Sessizliğinden anladığım kadarıyla bir planın yok'' demişti Kübra hanım.
Oturduğu yerden kalkarak, kahve bardaklarını mutfağa götürmüştü.Benim Azra ile konuşmam gerekiyordu. Affetmese bile bunu neden yaptığımı bilmesini istiyordum. Onları satmadığımı bilmesini istiyordum. Yaşanan onca şey insanı derinden değiştirse de kalbine etki etmiyormuş. Belki bunu yeni Deniz'e ilk kez söyleyecektim. Farkına varması gibi düşünmesi de söylemesi de zordu bu duygunun. Ya da dur. İlk söyleyeceğim kendim olmayacaktı. Bunu bizzat Azra'ya söyleyecektim. İlk o duyacaktı içimdeki ateşin sesini.
--------------------------
Azra'dan;
Zerrin'in yapacağı konuşmadan dolayı hepimiz avluda bekletiliyorduk. Kızlarla aram pek iyi olmadığından onlar tam karşımda, yan yana duruyorlardı. Yanımda sadece Hasret vardı.
''Neden buradayız bir şey öğrenemedin mi Haso?'' sessizce sormuştum.
''Yok valla kanka alelacele aldılar hepimizi. Hüsocan'a da soramadım''
''Neyse çıkar kokusu şimdi'' demiştim. Arada sırada gözüm Yonca'ya kayıyordu. Bitkin ve üzgün olduğunu pek belli etmemeye çalışsa da anlamıştım. Ona doğru baktığımı görmemesi için hızlıca gözlerimi kaçırıyordum. Ama bu durumu Hasret anlamıştı.
''E be Azo ne olacak böyle ayrı gayrı?''
İç çekmiştim. ''Bana bir şey sorma Hasret, bana bir şey sorma''Yaklaşık 1 saattir bekliyorduk. Buz gibi hava da hepimizi dışarı çıkartıp 1 saat bekletmek hangi planın parçasıydı acaba? Gözüm Öykü'ye ve Ecem'e kaymıştı. Soğuktan burunları kızarmıştı artık.
Heves ''Eee ben çok sıkıldım ama bu ne ya ceza verir gibi bu havada dışarıda bekliyoruz. Totişim dondu burada ALOOOO GERRİİN KIZ DUYUYON MUU?''
Dudu ''He valla hade bizi geçip duru çocuklar donuyoru'' telaşlı ve bir o kadar kırılgandı sesi...Yonca ve ben göz göze gelmiştik. Bu bakışları tanıyordum. Gözleri bir şey yap der gibiydi. Sonra sinirli bir yüz ifadesi ile gözlerini ayırmıştı benden. Sırtındaki yeleği çıkartıp Ecem ve Öykü'nün üzerine örtmüştü. O an içeriye Zerrin ile birlikte Melis Müdür ve tüm memuriyet gelmişti.
Heves ''Ooo düğün mü var herkes burada'' deyip saçında ki kuyruğu sallayarak gülmüştü
Derya ''Hoop müdür olmuyor böyle saatlerce bekletiliyoruz çocuk var burada çocuk''demişti. Kızlarımla gurur duyuyordum. Zerrin ortada durmuş ve gözlerini bana dikmişti. Sanki biraz sinirliydi. Bende gözlerimi ayırmadan, kilitlenmiş gibi bakıyordum; öldürmek istercesine aynı zamanda...
Melis ''Arkadaşlar size söylememiz gereken önemli haberlerimiz var.'' gözüm Melis müdüre kaymıştı.
Yonca ''Bu havada burada haber vermeniz şart mıydı Melis müdürüm? Bu şekildee?'' diyerek çocukları göstermişti.
Melis ''Haklısın Yonca. Ben de burada söylemek istemezdim ancak Zerrin hanımın emri ile buradayız. Sizlere burada bu haberleri söylememizi istedi''
![](https://img.wattpad.com/cover/185435817-288-k457771.jpg)