"Dünya bir acayip bilmece."-Şarkı Sözü
--------------------------
Denizden;~~~2 hafta sonra~~~
"Ecem,nerdesin?"
"Buradayım Deniz" üzerindeki tozları silkeleyerek yanıma gelmişti..
"Yine mi o çocuklarla dalaştın?"
Elimde ki ekmeği ikiye bölerek birini ona doğru uzatmıştım.
"Ne yapayım Deniz? Sürekli bize laf atıyorlar. Hadi beni geçtim ama sana bir şey diyemezler" gülumsemiştim. O sıra o da kendi yerine çömelerek oturmuştu. Yer sofrasında hazırladığım peynir ekmek seansını gerçekleştircektik. 2 haftadır gecekondu tarzi bir evde kalıyorduk. Sağdan soldan bulduğumuz kapları kullanarak ihtiyaçlarımizı karşılamayi ögrenmiştik. Sanırım komadan uyandığımdan beri ilk defa kendimi mutlu hissediyordum.
"Bırak ne istiyorlarsa söylesinler. Kulak asmamak bu kadar da zor olmamalı Ecem."
Ağzıma bi lokma götürmüstü.
"Olmaz Deniz. Tek dostum sensin. Sana laf etmeye kimsenin hakki yok. Ben seni herkese karşı korurum."
"Korumacı Meleğim misin sen benim?" Tebessüm ederek bakmıştım ona.. bu söylediğim hoşuna gitmişti sanırım.
"E-evet. Sen de benim meleğimsin ama.."
"Ben de senin meleğinim" birbirimizie tebessüm ettikten sonra yemeğe devam etmiştik.Birini sahiplenmek? Birini kaybetmekten delicesine korkmak.. bu duygulara sanki yıllardır çok uzakmişım gibi geliyor. Yanımda uyuyan Ecem'e bakmıştım. Beni hayata bağlayan evsiz bir çocuk. Bu duyguları 14 yaşında bana ögreten o küçük kız..
Derin nefes alıp verdim. Ecem'in varlığına şükrederek ona sımsıki sarılmıştım. O soğuk yanağına öpücük kondurmuş ve gözlerimi kapatmıştım."Kes sesini bücür"
"Sen kime bücür diyorsun lan?"
Seslere uyanmıştım. Elimi yanıma attığımda Ecem'in olmadığını fark ettim. Bi hışımla ayağa kalkarak arka tarafa doğru seslerin geldiği yöne yürüdüm hızlıca. Gündüz olmamıştı.
Karşımda gördüğüm manzara ile bağrmıstım.
"HEY HEY HEY..." yanlarına giderek onları ayırmaya calişıyordum.
"Deniz bırak beni.. kime diyorum bırak beni"
"Ecem bi rahat dur" derken iki çocuğu da birbirinden ayırmaya çalışıyordum.
Sonunda başarmıştım. Hepimiz nefes nefeseydik.
"Ne ya-ptığınızi zanne-diyorsunuz siz?"
"Deniz sen bu işe karışma" diyerek cocuğa atılan Ecem'in önune geçip engellemiştim onu.
Sakin bi ses tonu ile " yapma" demiştim.
"Bu abla mı koruyor seni? Bana bak kizım seni kimse alamayacak elimden." Ecem bu sözleri söyleyen cocuğa tekrar atılmaya kalkmıştı
"Kimse alamazmışmış. Yapsana lan. Şimdi yapsana patates kafa"
Patates kafa? Gülmemek için dişlerimi sıkmıştım. Ecem'i ileriye ittirerek cocuga dönmüştüm. Ates püsküren surati ile bana bakıyordu.
"Adın ne senin?"
"Alp"
Elimi omzuna koymuştum.
"Bak Alp'cim. Bi tatsızlik olmasın aramızda, arkadaşlarıni da al ve git yoluna. Bir daha da Ecem'in karşisına çikmayın"
Omzunu geri çekerek elimi bosluğa düşürtmüştü.
Kafasını sağa eğerek arkamda duran Ecem'e bakmıştı.
"Bittin sen kızım. Sonun ben olacağım. Kimse koruyamayacak seni. Bir daha bizim alanımızda gezinme"
Arkamdan atılan Ecem'i durdurmuş ve öylece Alp'e bakıyordum.
'Çocuk o Deniz'
Sakin olmaya çalışmıştım.
'Sadece çocuk o' iç sesim de bana yardımcı olurken arkadaşlarıni da alıp gitmişti Alp.
Ecem önume geçmişti.
"Neden durdurdun beni ya. O patates kafaya gösterecektim ben gününü. Bi de tehdit ediyor ya. Bitirecekm-"
"Şşş tamam. Bitti gitti. Bi daha bulaşma bu çocuklara. Lütfen"
Gözlerimin içine bakmıştı,derinlere dokunmuştu bu bakışı.
"Seni kaybetmek istemiyorum Ecem. Bana söz ver "demiştim.
Oflayarak "tamam" demişti.Saat öğlen 3'e gelirken uyanmıştım. Ecem yoktu. Büyük ihtimalle kağıt toplamaya çıkmıştır diye düşünmüştüm.
Bende o sıra da onun en sevdiği oyuncağı almak için kalan son paramızla hediye almıştım ona. Eminim çok sevinecekti. Bana anlattığına göre annesinin ona aldığı ilk oyuncaktı bu. Tarif ettiği şekilde olan oyuncagı geçenlerde görmustüm vitrinde. Kendisininkini zamanında kaybetmiş ve çok uzülmüş. Şimdi ise mutluluktan havalara uçacaktı kesin. Benim bile içim içime sığmıyordu.