'Aşk cennetin dilinden bize kalan tek andır' -Bulor
------------------------------
Azra'dan
Zerrin'i bulamıyordum. ''Ulan yine girecek bir delik buldun değil mi?'' diye kendimce söylenirken belime soktuğum bıçağı elime aldım. Eğer onu bulmayı başarabilirsem içimde kalan intikamımızı da alacaktım. Krizi fırsata çevirecektim.
''Zerriiiinn'' nerdesin be allahın cezası. Radyodan cızırtı sesleri geliyordu, biri konuşacaktı belli ki.
''Mahkum arkadaşlar lütfen, herkes koğuşlarına geri döns-'' Ses Murat'a aitti. Ama sözünü tamamlanamadan tekrar cızırtı sesleri gelmeye başlamıştı ve en sonunda susmuştu. Acele etmeliydim. ''Zerriiinn elma dersem çık armut dersem çık hadi bak işimiz gücümüz var be ablacım oyalama insanları'' elimde ki bıçağı sallarken artık son çıkış kapısına kadar gelmiştim ve hareketlerimi ağırdan alıyordum.
''Beni mi arıyorsun Azra?'' duyduğum sesle arkama dönmüştüm. Gözlerimi kısarak 'Zerrin' demiştim sinirle dişlerimi birbirine vurarak. Her zaman ki ifadesiz, ruhsuz, suratı şimdi endişe ile doluydu. Totosu tutuşmuştu belli. Gözleri elimde ki bıçağa kaydıktan sonra tekrar bana bakmıştı. Anında ifadesi değişmiş her zaman ki suratına geri dönmüştü; soğuk bir ifadeye.
''Çok şaşkınım yani gerçekten çok şaşırdım Azra. Ne o? Beni mi öldüreceksin yoksa?'' sesi dalga geçer gibiydi, gülmüştüm. Elimle ağzıma vurarak;
''Upss.. Gördün mü bak yakaladın beni. Ne o korkuttum mu yoksa?'' adımlarıyla biraz bana yaklaşmıştı. Ben onu dikkatlice izlerken bir anda arkamdan iki kişinin saldırısına uğramıştım. Elimde ki bıçağı almış ve sıkıca kollarıma girmişlerdi. ''Ulaaann.. Bırak lann'' beni derken debelenmekle olmayacağını anlamıştım. Belli ki Zerrin'in emrinde olan ve ondan korkan mahkumlardı bunlar. Her şey bir anda olmuştu.
''Neler olduğu hakkında bi fikrin yok değil mi Azra? Bak, sizleri türlü akıl oyunlarıyla buraya tekrar sokabilecek kadar zekiyim ancak Deniz'in içeriden yardım alarak beni bu denli sıkıştırabileceğini düşünemeyecek kadar da dikkatsizim. Ama bak şimdi sen elimdesin. Paradoksun mükemmelliğini görebiliyor musun? '' şizofrence gülümsüyordu karşımda. Deniz... burada mıydı?
''Deniz ne alaka??'' demiştim.
''Bende aynı soruyorum inan bana Azra. Sizin bu arkadaşınız artık çok canımı sıkmaya başladı. Tam bir baş belası. Neyse ki artık ipler sayende benim elimde'' yanımdakilere götürün işareti attığı sırada gitmemek için direndim. Bir şey söyleyeceğimi anlamış ''Durun'' demişti.
''Biliyor musun? 7 ölümcül günahın en tehlikelisidir kibir. O kadar tehlikelidir ki, eğer o kibri törpülemezsen bu hapishane hatta bu şehir seni çiğner sonra da tükürür.'' Demiştim suratına bakarken. Sonra da tükürmüştüm bir ağız dolusu, dolu dolu. Sinirlenmişti. Cebinden çıkardığı mendil ile suratını temizlerken sinirli halde gitmemiz için tekrar emir vermişti koluma giren mahkumlara.
--------------------------------------
Deniz'den
''Deniz ne alaka?'' ismimi duymamla hemen kapı arkasına geçmiştim. Azra'nın sesiydi bu.