66.Bölüm-Hesap günü

642 50 10
                                    

"Kırılan bütün kalplerin hesabını soracağız!" - Emrah Serbes
------------------
Azradan;

"Çekil önümden Hasret!!"
"Kanka bi geç otursana ya,yeni kendine geldin zat-"
"Hasret! Gözünu seveyim çekil şu kapının önünden" omzundan tutup kenara itmeye kalkışsam da başaramamıştım.
Yatağımın oraya doğru kafamı çevirmiştim. Eline törpü yapan Heves'e bakıyordum.
"Heves. Lütfen su saçmalığa bir son verin. Çıldırtmak mi istiyorsunuz beni?"
"Valla Azracım sen iyi olana kadar kuralları biz koyuyoruz. Dinlenmen gerekiyor. Boşuna uğraşma,geç yat bence" bu söylediklerine göz devirmiştim.
"Siz delirmişsiniz. Deniz yaşıyor ve ben sizin yüzünüzden buradayım" derken dolabıma sinirden vurmuştum. 
"Yaşıyor değil kanka yaşıyor olabilir. Bak hemen bel bağlamışsın cümleye. Sen böyle umutlanıyorsun sonra hüsran oluyor her şey"
Yere çömelip oturmuştum.
"Hayır Hasret. Hissediyorum. Yani.. Yani onun varlığını hissedebiliyorum. Deniz yaşıyor. Ve ben onu bulacağım"
"Bu dört duvar arasında tıkılıp kalmışken kilometlerce alanda Deniz'i nasıl bulacaksın acaba Azracım?"
"Heves ilk defa mantıklı konuştu kanka. Sen ya da biz buradan ne yapabiliriz ki?"
Derin nefes alıp vermiştim.
"Gerekirse... Gerekirse kaçacağım"
"NE?" İkisi de aynı anda söylemişti.
"Duydunuz işte. Öyle bakmayın bana. "
Ayağa kalkmıştım.
"Olmaz Azra. Bu.. bu çok tehlikeli. Delirdin mi sen?"
"Delirdim Heves. 2 yıldır bunun hayalini kurdum ben. Deniz'in mezarına gitmeyi düşledim hep. Şimdi ise yaşıyor olabileceğini öğrendim. Bundan emin olmam lazım. Benim o Allah'ın belasi dışarıya çıkmam lazım. Ya sizin yardımınızla ya da tek başıma"
İkisi de karşma geçmişlerdi. Hasret öylece bana bakarken Heves'in gözünden yaş damlamıştı.
"Üzüldüğünüzü görebiliyorum. Ama benim daha iyi olmami istiyorsanız kaçmam için bana yardım edersiniz."
Bir an birbirlerine bakmışlardı. Ardından bana  cevap vermeden çıkmışlardı odamdan.

Blok'da gezinirken Hüseyin'e bakınıyordum.
"Hüsoo.. Hüsoo"
Kafasinı çevirip beni gördügünde etrafına bakinıp hemen yanıma gelmişti.
"Azra. Sen istirahat etmiyor muydun? İyi misin?"
"İyiyim ben. Bana bak,beni Lara'nın yanına götürür müsun be Hüsocum?"
Tam ağzını açacakti ki,
"Hasret'e gelen mektupların sana ait olduğunu kimseye söylemem"
Şaşırmıştı.
"S-sen nerden bili-"
"Benim adım Azra Kaya. Kaçmaz yani"
Derin bir nefes alıp vermişti. Koluma girmiş,etrafı kolaçan ederek hücreye doğru götürüyordu beni.
'Akıllı Hüsocan' diye söylenmiştim içimden.

Kapının kilidini çevirdikten sonra elimi kapının kulpuna götürdüm. "Sakin olacaksın kızım Azra" diyerek söylenmiştim.  Derin bir nefes alarak kapıyı açıp içeriye girdim.
Beni görünce şaşırmıştı.
"Azra?"
Karşısına geçip durmuştum. Gözleri şiş gibiydi. Bayaa da halsiz görünüyordu. Hiçbir şey demeden sadece "Anlat" demiştim soğukkanlılıkla.
"A-Azra ben gerçekten özü-"
"Bana bildiklerini anlat Lara. Gerisi ile ilgilenmiyorum. Ruhsal olarak kötüyüm de.. Sen malum anlamazsın" dalga geçer gibi konuşmuştum.
Of'lamıştı.
"Senin derdin ne Azra? Senin kötü hissettiğin kadar ben de hissediyorum."
Bu sorusuna 'ciddi misin' der gibi bakış atmıştım.
"Benim derdim ne biliyor musun? Benim derdim sensin Lara. Bu kadar şeyi bilipte benden saklaman. Duydun mu saklaman." Sesimi yükseltmiştim. Ayağa kalkmıştı.
"Beni hiç tanıyamamışsın Azra. Daha hiç bir şey belli değilken sadece sen üzülme  istedim. 2 yıldır ne çektiğini en yakından ben gördüm. Ben yanındaydım. Sabırla okşadım yaralarını. Sadece eğer bu kelime Zerrin'in boş cümlelerinden ibaretse tekrar canın yanmasını istemedim.  Aynı acı kalbini tekrar yaksın istemedim. Bir kanıt peşindeydim öğrendikten sonra"
Alaycı şekilde gülmuştüm.
"Her şeyi bilip öylece susmak daha kolay geldi desene şuna"
"Peki. Bir şey soracağım. Zerrin'in boş cümlelerden ibaret bir şey ise nasil devam edeceksin hayatına Azra? Hayatta ki en tehlikeli şeydir,umut. Umudun yıkılinca napacaksın Azra?" Oda sesini yükseltmişti bana.
"Belki öyle. Belki de değil. Bunu bana gelipte sen söylemedin. Sen bunu benden nasıl saklarsın ya? "
"Anlamıyorsun Azra. Bunu öğrenmek beni bile değiştirmişken seni düşünemiyorum bile. Ayni acıları yaşama istedim,hata mi ettim?"
"HATA ETTİN. Bu sefer Hata ettin Lara. Bana söylicektin. Buna sen tek başina karar veremezsin. Bunu bana söylicektin!!!" Bağırmıştım.
Iyice yaklaşmıştı bana.
"Öğrenmek mi istiyorsun? Al o zaman bunu da öğren. Buradan kaçıp yanına gideceğin mezar vardı ya. O mezar BOMBOŞ" sesini yükseltmişti.
"N-ne?" Bir adım geri sendelemiştim.
"Deniz'in mezarı boş. Öğrendiğim tek şey bu. Heves biraz daha bekleseydi ben gelecektim yanına.."
Kalbim.. kalbime ne oluyordu? Hızli hızlı nefes alıp veriyordum.
"A-Azra?"
Biliyordum. Biliyordum. Deniz yaşıyordu işte.
"Azra?"
Lara'nın tekrar seslenmesi ile ona dönmüştüm.
"Ögrendikten sonra boş durmadım. 2 yıl önce ki hastane kayıtlarına baktırdım. Zerrin'i takip ettirdim. En son,en son Deniz'in mezarıni açtırdım. Ve ondan bi sonuç alabildim. Ama bu bile onun yaşadığıni kesin olarak göstermez. "
"Göstermez mi? "
"Önce Zerrin esir tutuyor sandım. Ama öldürmek istediği kişiyi neden yaşatsın diye düşünmeye başladım. Nasıl olsa suçlamalardan da kurtulmuştu. Belki dedim Belki Deniz,Zerrin'in elinden kaçmış olabilir"
Kalbim bu duyduklarıma sacma saçma atarak cevap veriyordu âdeta..

"Azra. Hadi çıkman lazım. Zerrin müdür giriş yapmış hapishaneye"
Gelen Hüsocan'dı.
Kafamı olumlu anlamda salladıktan sonra Lara'ya dönmüştüm.
"Bu burada bitmedi." dedikten sonra çıkmıştım.
Hüseyin'e teşekkür ettikten sonra beni koğuşa göturmesine izin verdim. Zerrin'e olan öfkem,kinim daha da büyümüştü.
Kudret'ten daha şeytandı. Sebepsiz yere uğraşiyordu herkesle.
Köşeyi dönmemle onu görmuştüm. İti an çomaği hazirla!!! Durmuş ve ona bakıyordum. Öfkelenmiştim.
Kartını okuttuktan sonra gecmişti biz tarafa.
Cebine kartı koyduktan sonra kafasinı kaldırmasıyla beni görmüştü.
Sırıtması beni tahrik ederken aklımdan geçen düşünceme engel olmamıştım. Hızla ona doğru koşarak beklemediği anda yumruğu suratına geçirmiştim. O yere yığılırken tekrar vurmak isteyince arkamdan bağırarak gelen Hüseyin buna engel olmuştu.. Kollarına hapsetmiş,beni sakinleştirmeye çalişıyordu.
"Katill... Her şeyi oğrendim. Duydun mu beni?  Katilll. "
"Azra Dur!"
"Bırak beni Hüseyin" kollarından kurtulmaya çalışıyordum.
Zerrin üzerini başını silkeldikten sonra ayağa kalkmiştı.
"Her şey yeni başlıyor duydun mu? Senin
Ölümün benim elimden olacak. Yalvaracaksin bana" ifadesizce suratıma bakıyordu bir şey söylemeden.
Hüseyin beni çevirip ileriye doğru götürmeye koyulmuştu.
"Bırak beni Hüseyin.. ZERRİİNN. Bu burada bitmedi. HESAP GÜNU GELDİ ÇATTI. Duyuyor musun? BİTTİN SEN"

Iyice uzaklaştıktan sonra blok kapısının önünde bırakmiştı beni .
Ters ters Hüseyin'e baktıktan sonra içeriye girmiştim. Masa da oturan kızların hepsi başıma toplanmıştı.
"Nerdeydin Azra?"
Yonca'nin sorusunu cevapsız bırakarak masalardan birinin üzerine çıkmiş ve çömelerek bakıyordum kızlara.

"Nerdeydin Azra?" Yonca'nin sorusunu cevapsız bırakarak masalardan birinin üzerine çıkmiş ve çömelerek bakıyordum kızlara

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hepsi merakli gözlerle ne yapacağımı bekliyordu.
"Olanları anlatmama gerek yok. Malum herkes biliyor artık. Yeni bir bilgi daha var yalnız."
Dudu"Neymiş o ?"
"Deniz'in yatıyor olarak bildiğimiz mezarı boş çıkmış. "
"Ne?"
"Oha"
"Ne deyiveriyoru sen?"
Koguşta uğultu sesleri yükselmeye başlamıştı. Hasret ve Heves'e dönmuştüm.
"Ne o şaşırdinız mı? Bunu da öğrendikten sonra herhalde bana yardım edersiniz. Benimle misiniz?"
Birbirlerine baktıktan sonra bana dönüp kafalarıni olumlu anlamda sallamışlardı.
Artık bize sağlam bir plan gerekiyordu..

Dönence:Azden (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin