"Belki de onca acı,tek bir iyiliğin cefasıdır."-Anonim
------------------------
Azradan;Heves"Bu kadın,bunca zamandır Lara'yı hücrede hangi gerekçeyle tutuyor?"
Yonca"Duymadın mı Azra'nın söylediğini.. bize yardım ettiğinden dolayı bunca zamandır hücrede kalmış...zamanında ona yaptığımız daha doğrusu ettiğim cümleler geliyor da..sevgi gerçekten insanı değiştirebiliyormuş."
Hasret"Bu konuda harbi kadın çıktı"
Oflayarak telefonu masaya bırakmıştım.
"Sesi hiç iyi değildi kızlar. Her ne kadar belli etmemeye çalışsada belli olunmayacak gibi değildi." demiştim. Tekli bir koltuğa oturup,bir tane sigara yakmıştım.
Derya"Şimdi ne olacak?"
Elimi bi saçıma,bi alnıma götürüp duruyordum. Sahi ya,şimdi ne olacaktı?
Dudu"Her şeyin bi sonu var,bunu biliyoru. Eninde sonunda biz de o kodese giriyoru. Amma bu Zerrin gacısına künahlarının bedelini ödetmeden girmek,bunca yıla hakaret olur,ha.."
"Şimdi değil. Şimdi sırası hic değildi.." diyerek elimde duran sigara paketini fırlatmiştım bi köşeye sinirle.
Heves"Azra sakin ol. Bi çözüm yolu bulacağız elbette."
Hasret"Aynen kanka. Bulacağız yolunu. Her zaman nasıl sıyrıldıysak belalardan,bu seferde öyle olacak."
"Farkında değilsiniz ama son sezonu oynuyoruz kızlar. Elimizde delil yok. Kaçağız biz,kaçak! Bize kim neden inansın? Lara'ya kim neden inansın?"
Yonca"Öyle deme Azra. Bak, Lara'ya o hücrede telefonu verip seninle konuşmasıni sağlayan biri var. Bunu söylerken bile inanması guç ama o kişi Özlemmiş. Yani bize ve Lara'ya inanan birisi var,hemde düşmanımızın ininden birisi."
Derya"Haklı Yonca. Bunu fırsata çevirebiliriz."
Ayağa kalkıp yukarıya doğru çıkarken kızlar arkamdan seslense de cevap vermemiştim.
Umut dolu konuşmalar yapacak hâlim yoktu. Işimi şansa bırakıp harekef etmeyi,2 buçuk yıl önce çıkardığımız isyan günü bırakmıştım.Deniz'in odasının önünden geçerken ağrılı bir inleme sesi duymuştum. Anında kapıya vurmadan içeriye dalmıştım.
"Boncuk?" Yatağın kenarında yerde oturur pozisyonda idi. Ayak bileğini ovalıyordu.
Hemen yanına koşmuştum.
"Deniiz.. Deniz, noldu iyi misin?" derken bileğine elimi koyup sişme ya da morarma olup olmadığına bakıyordum.
"Ne oldu?" Diye sormuştum.
Deniz"Yatagın ayaklığına takılıp düştüm. Sanırım incindi bileğim. 10 dakikadır kalkamıyorum ağrıdan"
"Ah be Deniz. Niye seslenmiyorsun bizden birine. 10 dakika beklenir mi bu acıyla?"
sitem ederek söylemiştim bunu.
Bana bi farkli bakıyordu sanki. Nedendir bilmem ama bakışlarımi kaçırıyordum ondan.
Belki de bugün Ecem ile yaptığı konuşmadan kaynaklıydı,bakışlarımı kaçırmam. Onun üzerine çok düşüp ya da çok soğuk davranıp saçma şekilde psikoloji ve algıya sokmak istemiyordum onu.
Bana geldiği kadar gidecektim ona. En iyi yöntem şimdilik bu idi.
Hafif ayağa kalkıp doğrularak bir elini omzuma doğru atmıştım. Çekinir gibi olmuştu.
"Hadi gel de seni yatağa geçireyim uzan biraz."
Bir şey demeden elini omzuma doğru atmama izin verdiğinde kaldırmiştım onu.
Deniz"Ahhh!!!"
"Şş.. Tamam. Çok üzerine basma o bileğinin. Tüm yükünü bana ver şimdi. Hehh.. şimdi iki adımda yatak orada zaten." diyerek onu yatağa oturtmayı başarmıştım.
Yastıklari bi güzel dövüp arkasına doğru yerleştirdim.
Sessizce beni incelemesine izin verirken burkulan bileğinden tutup yatağa doğru uzatmiştım bacağını. Ona daha da sokulup omuzlarından tutmuştum, geriye doğru yatıracakken burnuma dolan kokusu ile duraksamıştım. Gözlerimi kapatıp bu anı ölümsüzleştirebilseydim hic düsünmeden yapardım.Daha fazla bu şekilde kalamazdım. Hafif omuzlarından itelediğimde, o da sırtını yastıklara dayayıp yatmış oldu. Geriye doğru çekildiğimde bi anlığına gözlerine bakmıştım. O da aynı şekilde bana.. Saniyeler süren o bakışma aslında bir şeyler anlatıyor gibiydi. Gozlerimi kaçırıp elimi enseme götürmüştüm..
"Şey.. ben Dudu'ya sesleneyim. Bileğin için bir şeyler yapalım. Sargi bezi felan. Yani doktor olmaz,cünkü..." saçmalıyor muydum ben şu an? Lafımi bölmüştüm kendimce. Gereksiz cümle kurmaya gerek yoktu.
Arkami dönüp gidecekken kolumdan tutup durmamı sağlamıştı.
Kolumda olan eline baktıktan sonra gözlerine bakmıştım.
"Teşekkür ederim.. Azra.." demişti hafif sessizce..
"Teşekkür etmene gerek yok boncuk. Bundan sonra yalnız değilsin. Ben varım,biz varız. Buna alış bence" diyerek gülümsemiştim ona."Alo Kübra hanım,benim Azra. Deniz'i bulduk. Evet,evet.. Şimdi bizim evdeyiz. Durumu mu? Bildiğiniz gibi aslında,değişen bir şey yok. Sadece birkac anı hatırlıyor ve bunlar olduğu zaman da bayılıyor.. aslında biz doktora gidemiyoruz. Evet,evet. Onu dicektim bende size. Buraya gelseniz,hem Deniz'in durumuna bakarsınız hem de sizi görmesi ona iyi gelebilir. Yarın müsaitsiniz,hım.. Tamamdır o zaman. Ben size yolluyorum adresi. Tamam. Hoşcakalın,sağolun" dedikten sonra telefonu kapatmıştım.
Ecem"Deniz, Kübra doktordan bahsetmişti bana. İyiliği baya dokunmuş ona. Güveniyor"
"O yüzden bu süreçte güvenebileceği kişi sayısıni artırmamaız lazım"
Ecem"Bir de size alışsa"
Yonca"Olur güzelim,o da olur."
Masada oturup, akşam yemeklerimizi yiyorduk bir yandan. Deniz'e yemeğini Dudu götürmüştü ve yardım ediyordu onun yemesine.
Derya bir anda gülümsemişti.
Heves"Neden güldün kız?"
Derya"Aklıma Deniz ile birlikte maç yaptığımız an geldi aklıma da ahahah"
Hepimiz gülümsemiştik.
Yonca"Valla o andan aklıma kalan bir diğer anıyi da ben size söyliyim;Hasret'in bağırısları"
Dedikten sonra hepimiz kahkaha atmıştık.
Ben tabağımdan bir çatal daha alırken,Yonca Hasret'in bağrışlarıni taklit ediyordu.
Yonca"Hayır Deniz apla orası bizim kalee..
Deniz apla yeter artık dahaa gol atma bizim kaleye.. ya ben oynamıyorum ya bu ne abi..
Sol ileri vuracaksın,sag arkagaa değil"
Hepimiz guluyorduk.
Hasret"Ne yapayım çok sinir olmuştum o gün. Bi de kazanan takım çikolata kazanmiş olacaktı. Onun stresi de vardı üzerimde. Deniz apla yüzünden kaybettik."
Derya"Ben Heves'in bağrışlarıni da hatırlıyorum"demişti.
Ecem'e gözüm kaymıştı. Meraklı merakli anlatilanlari dinleyip ortama uyum saglıyordu. Mutlu olduğu belliydi.
Derya"Ya Deniz 10-2 yeniliyoruz. 9 golu sen nasil başardın kendi kalene atmayı... Allahım bu kulunu neden yeteneksiz yarattın filan seklimde bağrıyordu"
Heves"Ay tamam.. durun. Vallaha gülmekten karnım ağrıdı"
"Bi de kaleler değişiyor haber vermiyorsunuz diye sitem ediyordu. Oyuncu degişikliği yaptığimizı da anlamamıştı. Derya bizden olmasına rağmen,ona pas atıp durmuştu" demiştim. Hepimiz gülüyorduk.
Ecem"Gerçekten eglenceli bir arkadaşlığınız varmış. Hapishane de olmanıza rağmen mutluluğunuzu kaybetmemişsiniz." Demişti.
Derya"Her şeye rağmen devam ediyordu hayat. Baksana sana. Sen de onca olanlara rağmen şu an gülebiliyorsun"
Ecem"Doğru. Ama benim,sizin gibi dostum yoktu. Öyle bir şansı elde edemedim hiç,ta ki Deniz ile tanışana kadar."
Yüzler bir anda solmuştu.
Ecem"Özellikle sen Azra.." ismimi duymamla ona bakmıştım.
"Sen ve Deniz'in arasında ki o arkadaşlık bağı gerçekten bildiğim bağlara,duyduğum o dostluk masallarına benzemiyor"
Heves buna gülerek lafa atlamıştı,
Heves"Kızım onlar dost deği-" masanın altından yanımda oturan Heves'in,ayağım ile ayağına vurmuştum.
"Ahhh" diye inlemişti.
Ecem"Ne oldu?"
Yonca"Iyi misin Heves?"
Heves bi anlığına bana baktığında anlamıştı, neden bunu yaptıgımı.
"İyiyim kızlar iyiyim. Ayağımi sallarken masaya carptım da" diyerek yalan konuşmuştu.
Ne Deniz'in ne de Ecem'in şu an da bunu ögrenmeleri gerekiyordu. Deniz her seyi hatırlayana kadar,bizi onlardan saklayacaktım.-----------------------
80.Bölüme özel,size bir şeyler yazayım istedim buradan.Bu karantina zamanları ne yapıyorsunuz canlar?
Umarım hepiniz iyisinizdir.
Ben kendimi eve kapatıp ortalık duranana kadar kişisel gelişimime daha ağırlık verdim. Yapmak ve denemek istediğim birkac şeye de fırsat vermeye başladım.
Bu zamanlar da hikayeyi de çok ara vermeden devam ettirmeye çalışıyorum. Aramıza yeni gelen arkadaşlar var. Tüm okuyan,mesaj atan,oy veren herkese teşekkür ederim.Ben buralardayım. Konuşmak,tanışmak ya da bu karantina zamanlarında,konu ne olursa olsun, bir-iki sohbet etmek isteyen olursa diye söylüyorum; mesaj kutusunun yerini biliyorsunuz. Öpüldünüz ama uzaktan 😉