''Gittin mi büyük gideceksin. Ayrılık bile gurur duyacak seninle''- Can Yücel
-----------------------------------
Denizden:
Odama geçip yatağın üzerinde duran battaniyemi almıştım. Tam odadan çıkacakken bir an duraksadım. 'Ne yapıyorum ben?' iç sesim beni sorgularken kafamı iki yana sallayıp odadan çıkmıştım. Merdivenleri bir bir inerken herkesin yatmış olduğunu gördüm. Dış kapıyı da sessizce çektip kapattıktan sonra bahçede olan Azra'nın yanına hızlı adımlarla ilerliyordum. Kalbim ona yaklaştıkça daha da hızlı atmaya başlamıştı. Bu ne demek oluyordu şimdi? Neden heyecanlanıyordum?
Yanına geldiğimde gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Uyuyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek elimdeki battaniyeyi açıp üzerine örtmüştüm. İç sesim oradan ayrılmamı söylese de sanki ayaklarım bağlanmış,kıpırdayamıyordum. Uyurken onu izlemek çok garipti. Masum bir çocuk gibiydi adeta. Eğilmiştim ona doğru. Artık sıcaklığını daha yakından hissedebiliyordum ve bu durum beni gereksiz heyecanlandırıyordu. Önceden onunla sevgili olduğum aklıma gelmişti. az-çok hatırladığım ve bana anlatılan anılar.. Azra gerçekten çekici bir insandı. Onu çekici yapan en önemli özellliği güçlü olmasıydı. İçinde ki fırtınaları hissedebiliyordum. Onun şu anda bu halde olmasının nedeni bendim ve bu beni çok üzüyordu. Günlerdir yanıma gelmemişti,yüzüme bile bakmamıştı. Belki de umudu kesti benden. O an hafif bir rüzgar esintisi Azra'nın kokusunun burnuma dolmasına sebep olmuştu. Anında gözlerim kendiliğinden kapanmıştı. Uzun yıllar sonra sanki ilk defa bu koku bana bir şeyler anımsatıyorve huzur veriyordu. İnsan beyni en son kokuları silermiş. Ama anladım ki Azra'nın kokusu hala hafızama kayıtlı ve taptaze duruyordu.
''Özür dilerim Azra'' demiştim ellerimle saçlarını okşarken. Bir an içimi ona boşaltırken bulmuştum kendimi. ''İçimde bir şeyler oluyor. Hele ki bu son günlerde daha iyi anladım. Akıp gidiyorum sana karşı. Sen benimle küsünce, sanki herkes küsmüş gibi hissettim. Ama bu hissettiğim duygulara alışkın değilim. Yıllardır olmayan şey oluyor;Kendimi kaybediyorum. Sende kayboluyorum Azra. O yüzden seni kendimden uzaklaştırdım belki de...'' gözümden akan iki damla yaşı silip saçlarını okşamaya devam ediyordum. ''Bu duygularımı ne sen,ne kızlar,ne ecem bilmeli.. Hatta ben bile.. Sizleri hayal kırıklığına uğrattım. Belkide olması gerekiyordu,bilmiyorum. Bana davranışlarına,herkesten önce beni düşünmene,diğerlerinden farklı davranmana dayanamıyordum. Çünkü ben eski Deniz değilim artık. Ve sen bunu kabul etmedikçe daha çok hırçınlaşıp kalbini kırıyordum senin. En son yaptığım şey de buydu. Planını bozarsam benden uzak durursun diye düşünmüştüm çünkü sen yanımda oldukça yakınımda oldukça düşünemiyordum Azra. Şimdi ise istediğim oldu. Benden uzaklaştın. Konuşmuyorsun benimle. Ama kendimi o kadar yalnız hissediyorum ki.....'' koca bir iç çekmiştim sessizce,ağlamaya başlamıştım.. ''Ben iyi değilim Azra. Yıllar benden çok şey alıp götürdü. Sokaklarda kaldım. Aç kaldım. Korktum. Ağladım. Ben gerçekten iyi değilim,ne istediğimi bile anlayamıyorum.. Bu konuşmayı senin gözlerine bakarak söyleyemezdim,ondan güç alarak döküldüm. Lütfen... Lütfen beni anla ve beni affet. Sabah uyandığımızda ben yine o Deniz olucam. Çünkü en iyi bildiğim tek şey bu...'' göz yaşlarımı silmiştim..Son kez onu süzererek ayağa kalkmıştım.
--------------------------------
Azradan;
Burnuma Deniz'in kokusu geliyordu. Kaşlarımı çatmıştım. Hafif gözlerimi açtığımda üzerimde battaniye olduğunu gördüm. Battaniyeyi derinlemesine kokladım. Deniz kokuyordu. Deniz'in battaniyesi idi bu. Ama nasıl olur? Ben üzerime bir şey almamıştım ki.. Deniz mi getirmişti acaba? Bir an gözlerimi Deniz'in kaldığı odanın balkonuna çevirmiştim. BUUMM!! Ve göz göze geldik Deniz'le.. Beni mi izliyordu o? Çok geçmeden içeriye girmişti.. Ne olduğuna anlam veremesem de battaniyeyi salıncağa bırakmıştım. Artık fazla düşünmek yoktu.. Bugün kızların hepsi 1 haftalığına şehrin bir ucuna gidip Lara'nın hazırladığı kimlikleri alacaklardı ve birkaç gerekli işleri halledeceklerdi. Çoğu değişiklik olması için giderken ben burada kalmayı istemiştim. Hem kimse yokken daha çok kafamı dinlerim diye düşünmüştüm. Yutkunurken,hafif boğazlarım ağrıyordu. Aldırış etmeden eve girmiştim. Kimse yoktu. Mutfağa girdiğimde masada not bulmuştum. ''Gudubetcim günaydın. Biz erken gitmek zorunda kaldık. Kahvaltıdan size de ayırdık. Evde sadece sen ve Deniz kaldınız. Hadi bu kıyağımı unutma.. kıpsss..(Güzeller güzeli Heves'in notudur efenim)'' Heves'in yazdığı nota gülümserken evde Deniz ile yalnız olmamız aklıma geldiği gibi gülümsemem solmuştu. O neden gitmemişti acaba? Neyse.. Kural neydi? Fazla düşünmemekti..
Televizyonun karşısında bir şeyler atıştırırken merdivenlerden ayak sesleri duymuştum. Aldırış etmeden televizyona bakmaya devam ediyordum. Mutfağa girmişti. O an burnumda bi kımılım hissedip hapşırmıştım.. ne tatlı bir hapşırma diye içimden geçirirken ikincisi gelmişti. Sonra üç,dört... Sıçtık... Hasta olacaktım. Zaten üzerimde halsizlikte vardı. hepsi hastalığın belirtileri idi. Daha kötü olursam hastaneye de gidemezdim. Elimde ki yemeği önümde duran masanın üzerine bırakmıştım. Televizyonu da kapatmıştım. Mutfaktan takur tukur sesler geliyordu. Sanırım mutfak ile kavga ediyordu Deniz. Kanepeyi biraz silkeledikten sonra uzanmıştım oracığa.. Yyılların yorgunluğu bir anlığına sanki üzerimde belirmişti. Burnumu da çekmeye başlamamla kendimi tebrik etmiştim. Gece gece o soğukta salıncakta yatılır mı Azra.. ah Azra .. diye kendime söyleniyordum.
10 dakika sonra mutfaktan çıkan Deniz yanıma gelmişti. Elinde nane limon vardı. ''Senin için'' demişti. Ben bu hareketine şaşırsamda halsizliğimden belli edemiyordum. İçindeki insani duygular ölmemişti demek ki.. ''Teşekkür ederim'' demiştim. Tebessüm ederek,nane limonu masaya bırakıp gitmişti. Yattığım yerden hazırladığı içeceğe uzanmak istemiştim ama kolumu bile kaldıramamıştım. Nasıl içecektim onu? Ve o an Deniz tekrar yanımda belirmişti. Omuzlarımdan tutup beni biraz kaldırmış ve masada duran nane limonu eline alarak içmem için dudaklarıma sunuyordu.. Hadi Azracım gurur sırası değil şimdi. 1 hafta kızlar yok ve iyi olamazsan hastaneye bile gidemeyeceksin. Bunları düşünerek içmeye başlamıştım. Bardağı o tutuyordu. Hiç bir şey konuşmuyorduk. Beni öyle izliyordu kii içerken gözlerimi kaçırıyordum. Onca olandan sonra nasıl bakacaktım o mavi gözlere? Dayanamazdım.. Bardaktakini Deniz'in yardımıyla içip bitirmiştim. Bardağı alıp içeri götürmüştü. bense uykuya dalmak için tekrar uzanmıştım kanepeye..
''Ah Azra.. Ah Azra.. Hasta olacağın aklına hiç mi gelmedi acaba?.. off yanıyorsun'' duyduğum ses ile gözlerimi aralarken Deniz'in bumbuz elleri tenimde gezinirken irkilmiştim. Üşüyyordum..
''De-niz..Deee..''
''SUS AZRA!! Ateşin çıktı. Nasıl inecek bu şimdi. Örtme üstünü dur.. Düşün Deniz düşün... '' kolumu kaldıracak halim yoktu. Ne kadar uyumuştum bilmiyorum ama hava kararmıştı. Kendi kendine konuşan Denizin cümlelerini bile zor seçiyordum. Bir anda beni kaldırmıştı.
'' De-Niz napı-YOR-SUN?'' kesik kesik konuşmuştum.
'' Bu ateş düşmezse daha da tehlikeli bir hal alacak bu durum. Seni ılık bir duşa sokmaya götürüyorum..'' son cümlesi ile gözlerim belermiş kocaman açılmıştı. Benim için böyle uğraşmasını uzun zaman sonra garipserken özlediğimi anlamıştım. Kendimi onun kollarına bırakmıştım artık..