/ o n b e ş /

9.7K 393 197
                                    

Bu bölüme 100 yorum gelmedikçe yeni bölüm gelmeyecektir :)

Bölüm Şarkısı;
Yaşar İpek- Bi tanısan

"Yaramın dermanı daha da kanamak olmamalıydı dedi adam."

Aşk, her defasında yeniden keşfetmiş gibi dinlediğin bir şarkıdır. Ya mutlu olursun, ya acı çekersin...

OĞUZ Kartal.

"Her gün bizim için yeni bir başlangıç, bazılarının hayatı mükemmel olmuyor. Biz hep üzülen çocuklardık. Çocukluğunu yaşayamayan çocuklar. Karanlığın da karanlığıydı hayatlarımız, bir ışık sızıntısı bile girmiyordu oradan içeriye. Her şey normalmiş gibi yaşamayı öğretiyor hayat, hepimizin ortak yalanı da buydu işte. Her yerin yaralı kesik ve kanlı buna rağmen gülümsüyorsun acılarını takındığın maskenin ardına bırakarak. Kimse anlamayacak seni, her ne kadar gizlersen acını daha az yanar canın. Sırlarını paylaşmak, içini dökmek rahatlatıyor olsa da başkalarına koz vermektir bizim dünyamızda. Düşmanın dostundan daha az zarar verir sana bu piyasada.

Biz umutsuz görünsek de aslında her yeni doğan güne umutla bakan karanlığın adamlarıyız. Faydası olmayan teselliler bunlar, bir kaç adım sonra nereye gideceğimizin garantisi yok, konuşmak çözüm değil, dile gelmeyen cümlelerin efendisiyiz. Her duyguyu içinde yaşayan, maskenin ardına nefret koyup, içimiz de nefretle ayakta kalan adamlarız. Biz bu oyunu baştan kaybetmişiz yine de ruhunu dahi ortaya koyarak kazanmak için kendini paralayan adamlarız."

Bu sözler olgunlaştırmıştı beni, Feyyaz abim böyle yetiştirmişti. Kanayan yaramı böyle dindirmiş, hayata dört elle sarılmamı sağlamıştı. Onunda dediği gibi mükemmel bir hayatımız yoktu. On seneyi aşkın bir süre oldu Feyyaz abimi tanıyalı. Tanıdığım günden beri beraberiz, hiç ayrılmadık. Benim için yaptığı iyilikleri asla unutamam, şuan rahat bir şekilde yaşıyorsam bu onun sayesinde.

Babam içkici herifin tekiydi, gün aşırı annemi döverdi, kapının ardından gizlice izlerdim, beni gördüğünde es geçmez beni de döverdi. Annem evimizin küçük bahçesine domates biber eker babamın eve bir şey almadığı zamanlar onları toplar iki tas yemek çıkartırdı. Bende liseye gidiyordum o sene okulu bırakmayı çok istedim, çalışıp eve para getirmek istedim ama annem "Onuda baban alır, yer yine aç kalırız sen oku adam ol."dedi. 

Bir gün okul dönüşü eve geldim babam annemi dövüyordu bahçede hemde. Yoldan geçen herkes bize bakıyor film izler gibi izliyorlar ama yardım etmiyorlardı. Çantamı yere atarak babama doğru koştum.
"Bırak annemi şerefsiz!"

Bağırarak sırtına atladığım da annemi bırakıp bana döndü.
"Büyüdün de adam mı oldun lan köpek? Beni mi döveceksin sen ?"

Elindeki sopayla belime vurmaya başladı. Acıdan ağlarken annemin çığlıklarını duyuyordum babamı parçalamak kafasını delmek istiyordum. 

"Seni pezevenk seni!"

Babamın iğrenç sesinin yanı sıra yabancı daha önce hiç duymadığım erkek bir ses duydum.
"Bırak lan çocuğu!"

Babam adama bakmak için durduğunda ellerinin arasından sıyrılarak yere düştüm.
Gözüm şişmişti, bulanık görüyordum etrafı, annem yanıma gelerek kollarıyla sardı beni.
Babam sesin sahibine doğru ilerleyip "Sen kimsin?" diye sorduğunda adam babamın yüzüne yumruğu geçirdi, oracıkta linç etti. 

Bayılan babamı bırakıp doğrulduğunda benimle göz göze geldi, eliyle gel işareti yapıp alnındaki teri sildiğinde zar zor yutkunarak annemin kolları arasından sıyrılıp ona doğru ilerledim. Annem adımı haykırarak ağlıyordu.

Dudağında Ölüm VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin