/k ı r k i k i /

3K 131 35
                                    

Beğenip yorum yapmayı unutmayın lütfenimsi ❤

Bölüm şarkıları;

Köfn- Bir Tek Ben Anlarım

Derya Bedavacı- Kalbimi Kırıyorlar Anne

Yüzyüzeyken Konuşuruz- Boş Gemiler

Gökhan Türkmen- Mahşer

Kahraman Deniz- Son Durağın

"Kafasını yaşayamadığın sevdanın müptelası olmayacaksın."

FEYYAZ.

Göğüs kafesimi yardı, ciğerlerime ulaşıp nefesimi kesti bu acı.
Kirpik uçlarımı ıslatan yağmur değil, acının zehiriydi sanki. Gece bitmiyordu, hayatımda geçirdiğim en uzun geceydi Amerikadan İstanbul'a geldiğim gece. Vücudumun her santimi sızlıyordu, zihnimi tarumar eden düşünceler dilimde acı bir tat bırakıyordu. Sigaranın dumanından başka bir şey geçmedi boğazımdan, iliklerime kadar nefretle doluydum. Fakat ruhumu sarmalayan bir ışık vardı, inatla sönmeyen. Her zerremi kaplayan karanlığın içinde mum alevi gibi titreyerek kalan o ışığın müptelasıydım.

İçinde ki bebeğin varlığı zihnimi bulandırıyordu, kimin bebeğini dünyaya getirecekti? Kim dokunmuştu tenine, kimin kadını olmuştu. Ben göz ucuyla bile başka bir kadına bakamazken o bensizliğin acısını başka birinin koynunda mı dindirmeye çalışmıştı? Boğazıma bir el yapışmış da sıkıyor, sıkıyor ruhumu teslim edeceğimde bırakıyordu sanki, öyle boğuluyor, kabuğuma dar geliyordum.

Annemle babamı gözümün önünde acımadan öldüren o şeref yoksunu adamın kızı olmasına diyecek hiç bir şey bulamıyordum. Evren, kedinin fareyle oynaması gibi benimle oynuyordu. Ne yapacaktım, evet ne yapacaktım?
O adamın kanını taşıyan herkesin canını almak boynumun borcuydu!
İliklerime kadar titriyordum her zihnimi yağmaladığında, Faruk Bey'in söylediği her kelime beynime ok gibi saplanıyor, oluk oluk kanamama neden oluyordu. Küçük bir çocuk gibi dizlerimi kendime çekerek karanlık bir köşede hıçkırarak ağlamak istiyordum.
Çaresizlik, işte buydu. Babam yerine koyduğum adamın bana yaptığını düşündükçe dişlerimi sıkıyordum, ben şimdi ona nasıl düşman olacaktım?
Ben sevdiğim kadını babasının günahlarına nasıl kurban edecektim?
Bilmiyordum, tek bildiğim herkesin canını yakmaktı, en az benim kadar...

İstanbul'a ayak bastığımda Ali karşıladı beni. Tek bir kelime etmeden başımla selam vererek arabasına ilerleyip bindim. Rain arkadaki yerini aldığında Ali şoför koltuğuna oturdu. Herkes sessizdi, kimse konuşmuyordu.
Ne konuşacaktık zaten, beni nasıl keklediklerini mi?
Yıllarca nasıl benimle oynadıklarını mı? Yoksa kimden hamile olduğunu bilmediğim kadınım hakkında mı konuşacaktık? Düşündükçe anlıyor, anladıkça yüreğim alev alıyordu. Kendime kızıyordum, nasıl bu denli kör olabilmiştim bilmiyorum.

Ali radyoyu açıp sessizliğin kıyametini dağıtırken başımı geriye yaslayıp sevdiğim kadını düşündüm. Gülüşü içime sızıp yaralarıma dokunurken yutkunamadım.
"Teninin üzerinden kayan bir buzdur uzak bakışlarım, hiç izlememiş olsaydım bu filmi canımı acıtırdı. Ama seni bilmek, seni bilmek, seni bilmek beynimde bir kurşun. Seni bilmek... en büyük ceza..."
Şarkının her kelimesi zihnimde dolanırken onu ne kadar çok özlediğimi düşündüm.

Bir şarkı duyarsın, hayatın değişir...

Bostancı'dan geçerken lunaparkı gördüm. Sağ gözümden yanağıma doğru bir damla yaş süzülerek kanayan yaramın içine kor gibi düştüğünde nefes alamadım. Camı indirip rüzgarın yüzümü yalayıp geçmesine izin verdim.
Anılarım bir bir canlandı, mutlu bizi arkamda bıraktığımda kendimi sıktığımı fark ettim.

Dudağında Ölüm VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin