Selam arkadaşlar..
Yeni yazmakta olduğum kitap hakkında fikir sahibi olmanız için kitabın ilk bölümü yani birinci gününü burada yayınlıyorum. Kitaptan hoşlanan olacaktır hoşlanmayan da olacaktır. Kendim hiç bir şekilde övmüyorum kitabı sorumluluk da almak istemiyorum. Kendiniz okuyun görün istedim. Kararınızı ona göre verin. Tekrar söylüyorum, almak zorunda değilsiniz...
Saygılar..
İçsel Oyun 101
Programıma küçük bir şeyi fark etmenizi sağlayarak başlamak istiyorum. Hiç birimiz muhteşem değiliz, hepimizin sorunları var. Ama bu programa başlama sebebimiz hemen hemen aynı. Kadınlar konusunda yaşadığımız başarısızlıklar.
Hepimiz güzel bir sevgilimiz olsun isteriz. Hepimiz seks yapmak isteriz. Ama bunları elde etmek için öncelikle kadınlarla tanışmak zorundayız. Eğer bir kadınla tanışamazsak onunla öpüşemeyiz, baştan çıkaramayız. Onunla sevgili olamayız, evlenemeyiz. O yüzden öncelikle bir kadınla tanışmayı öğrenmek zorundayız. Ama tanışmaktan korkuyoruz. Ya bizi reddederse, ya bizi küçük düşürürse, ya bizi öldürürse! ?
Şimdi bu programa başlayan herkesin az ya da çok kadınlarla tanışmaktan korktuğunu varsayıyorum. Sen! Evet, yazdıklarımı okuyan okurum. Sana sesleniyorum. Kadınlarla tanışmaktan korkuyorsun! Şuanda buna odaklanmanı istiyorum. Dikkatini dağıtacak her şeyden uzaklaş. Müziği kapat, televizyonu kapat. Telefonla konuşmayı bırak. Sadece kadınlarla tanışmaktan korktuğunu bil ve bununla yüzleş. Sırf bu korkun yüzünden kadınlarla dolu bir hayatı elinin tersiyle ittiğini fark et. Bu korkunun seni beğendiğin kızlarla konuşmaktan alıkoyduğunu gör.
Bu korkuyu alt etmek için hiçbir şey yapmadığını varsayalım. Bu korkuya yenildiğini düşünelim. Kadınlarla tanışmıyorsun, onlardan çekiniyorsun. Reddedilmekten korkuyorsun ve hiçbir şey yapmıyorsun. Çaresiz hayatına devam ediyorsun.
Üç ay sonrasını düşün şimdi. Üç ay boyunca kaçırdığın fırsatları düşün. Üç ay sonra hayatının hiç değişmediğini gör. Mutlu musun? Üç ay sonraki haline bak, istediğin hayat bu mu? Halen aynı kişi olmak nasıl bir his?
Şimdi altı ay sonrasını düşün. Hoşlandığın kızların başka erkeklerle takılmaya başladıklarını gör. Ve sende halen bir değişme yok. Yerinde sayıyorsun.
Bir sene sonrasını düşün. Evet, gerçekten düşün bir sene sonrasını! Sadece okuyup geçme, bir sene sonrasına git. Halen bir değişme yok mu? Şuandaki hayatını devam ettirmek seni mutlu ediyor mu? Cidden yaşıyor musun sen? Hayatından bir sene eksildi, ölüme bir sene daha yaklaştın. Ve halen aynısın, hiçbir şey başaramadın. Kendine bir bak. Memnun musun?
Beş sene sonrasından ne haber? Görücü usulüyle beğenmediğin bir kadınla mı evleniyorsun yoksa? Ya da daha kötüsü halen kendini tatmin ediyorsun. Mutlu musun?
On sene sonrasını gör. Geçen bu on seneye bakınca gurur duyuyor musun? On sene boyunca anlatacak hiç ilginç bir anının olmayışı seni iyi hissettiriyor mu? On sene önceki arkadaşlarınla halen takılmak nasıl bir duygu?
Ve nihayet öldüğün günü gör. Kendi cenazeni gör. 10 kişi mi geldi cenazene? Senin için ağlayan birileri var mı?
Peki, şuanda ölsen kaç kişi gelir cenazene. Kaç kişi gerçekten ağlar ve kaç kişi seni beş ay sonra unutmaz?
Bunlar gerçekler dostum. Belki de yanılıyorumdur bilmiyorum. Sen daha iyi bilirsin. Fakat bunlar gerçekse ve çaresiz bir hayat yaşamak istemiyorsan harekete geçmen gerekiyor. Eğer şu anda bir şeyler yapmazsan başına gelecekleri okuyabilirsin bu yazıda.
Tekrardan oku bu yazıyı. Hissederek, gözünde canlandırarak oku. Küçük bir korkunun, sana neler kaybettirebileceğini gör. Küçücük bir korku, kadınlar zayıftır. Kadınlar narindir, güçsüzdür. Onlardan korkup koca bir hayatın yok olmasına izin mi vereceksin? Seçim senin. Matrix'deki gibi "Ben sana sadece kapıyı gösterebilirim, oradan geçecek olan sensin."
O kapıdan geçip her şeyi değiştirmek istiyorsanız programa devam edin. Ama unutmayın, canınız yanacak. Ya da rahat ve acısız aynı zamanda zevksiz hayatınıza devam edin ve programı kapatın.
Kibirli miyim? Evet!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playboy Okulu
Non-FictionAmacım başlıktan da anlayabileceğiniz üzere; playboy stili hayat tarzını yaşayabilmektir.. Peki bu nasıl olacak derseniz: Öncelikle söylemek isterim ki playboy gibi yaşamak için çok zengin olmanıza gerek yok. Marka giyinmenize, pahalı arabalara, yak...