Jisung uyanıp ne ara salona geldiğini bile anlamadan kendini diğer aile ile otururken bulmuştu.
Babası geleceklerini söyleyip birden uyandırmış ve acele bir şekilde aşağı indirmişti. Elini yüzünü yıkadığına ve üzerini giyebildiğine şükür etmişti Jisung.
Kadın--"Ee Sung nasılsın?"
Kendisine birden yöneltilen soru ile şaşırsa da bozuntuya vermeden o yöne dönmüştü.
Jisung--"Nasıl olunabilecekse öyleyim. Ayrıca adım Jisung."
Kadın--"Ah özür dilerim.. Baban hep öyle anlattığı için adını Sung sanıyordum."
Babası araya girip bir şeyler söyleyecek gibi olmuştu tabi Hwall sözünü kesmeseydi.
Jisung--"Sadece yakın olduğum kişiler Jisung der bana. Yani sizin Jisung deme ile yakından uzaktan alakanız olmamalı. Hoş bence artık babamında olmamalı da neyse."
Babası anlını ovuşturup yüzüne yapmacık bir gülüş ekledikten sonra kadına dönmüştü.
Baba--"Sen onun kusuruna bakma."
Jisung aynı duygudan yoksun dümdüz suratı ile ikisini baştan aşağı süzdü.
Jisung--"Ben sizin kusurunuzu görmezden geliyorumda siz mi benim kusuruma bakacaksınız?"
Yüzüne kurnaz bir bakış yerleştirdikten sonra konuşmasına devam etti
Jisung--"Güldürmeyin beni."
Aslında bir suçları veya kusurları yoktu ne o kadının ne de babasının ne de hepsinin çoktan unuttuğu içten içe çöken o küçük çocuğun.
Jisung kendi kırıklıklarını başkalarına batırmaya çalışıyordu sadece.
Baba--"Jisung hadi Minho ile odaya çıkın siz. Biz de yemek hazırlayalım hadi oğlum."
Jisung hiçbir şey demeden ayağa kalkıp odaya yöneldiğinde, annesinin kaş göz yapması ile Minho da kalkmış ve Jisung'ın arkasından gitmişti.
İkisi de odaya girdiğinde kadın tuttuğu gözyaşlarını bırakmıştı. Adam ise sadece özür dilemeye çalışıyordu kendi gözyaşlarını umursamadan.
Jisung yatağına oturduğunda ayakta dikilen Minho'yi görüp seslice bir nefes verdi.
Minho hiçbir suçu veya konu ile alakalı hiçbir bilgisi olmadığı halde kendini yerin dibine girmiş hissediyordu.
Sonunda bir babası olacağını düşünüp mutlu olmuştu. Arkadaşları onunla dalga geçmeyecekti veya artık ezilmeyecekti, tabi hayallerinde.
Jisung--"İstediğin yere oturabilirsin."
Minho duyduğu cümle ile kendine gelip etrafa bakındı. Bir koltuk ve bir sandalye vardı. Bir de Jisung'ın oturduğu yatak.
O seçimini Jisung'ın yanında oturmaktan kullanmıştı.
Yavaşça yatağa yan bir şekilde oturup, utangacça Jisung'a döndü.
Minho--" Neden böyle davranıyorsun?"
Jisung kendine yöneltilen sorunun saçmalığına gülerek çocuğa döndü.
Jisung--"Sen nasıl kabul edebiliyorsun?"
Minho--"Ben çok küçükken kaybettim babamı. Ebeveyn olmadan büyümek ne demek bilmiyorsun. Ben de senin babana baba demeyeceğim. Kimse senden gerçek anneni unutmanı ve benim anneme anne demeni beklemiyor."
Biraz durup tekrar devam etti konuşmaya.
Minho--"Şu an kabullenemiyorsun anlıyorum fakat bilmelisinki ben babam olacağı için çok mutluyum annem seni çok sevdi, sen geleceğin için çok mutlu. Sana yatak bakıp ne seversin diye düşünüyor. O bu durumun suçlusu değil bende değilim babanda değil. Lütfen en azından kırma bu kadar "
Jisung ne diyeceğini bilmeden gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu. Nihayet yüzüne aynı umursamazlığı yerleştirdiğinde Minho'ya döndü.
Jisung--" Kim sana yatağıma oturabileceğini söyledi? Baba mı istiyorsun? Alabilirsin. Hiç çekinme. Benim ne bir babaya ne bir anneye ne de bir kardeşe ihtiyacım var."
Minho--"Şu an iyi değil--"
Jisung--"Çık odamdan, hemen!"
Minho gördüğü muamele ile odadan hızla çıkmış annesi farketmesin diye tuvalete gitmişti.
İkisi de paramparça olan içlerini dökmeye başlamışlardı.
------
Umarım beğeniyorsunuzdur.İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil/Minsung
FanfictionAnnesi öldükten sonra babasının başka bir kadınla evlenisini kaldıramayan bir çocuk ve ona çoktan kapılmış yeni kardeşi. --------- Smut içerir.