Minho--"Jisuuung gelsene yemek yiyelim."
Minho'nun çağırması ile daldığım yerden hayata dönmüş ardından koşarak aşağı inmiştim.
Minho bana şaşkınca döndüğünde soluklanmak için eğildim. Hiç dünden hazır değilmişim gibi yapamam kusura bakma Minho efendi, kaç saattir bekliyorum ya.
Minho--"Işınlandın mı naptın?"
Jisung--"Acıkmıştım da o yüzden hemen geldim."
Minho güldüğünde dil çıkararak tezgahın yanına gittim. Minho çoktan bir şeyler hazırlamıştı bile, niye bu kadar geç çağırdı peki?
Jisung--"Niye daha erken çağırmadın ki yardım ederdim."
Minho--"Derslerini bitir istedim."
Jisung--"Pekala."
Hiçbir şeyden demeden önüme döndüm fakat ne yapacağımı bilmiyordum ki?
Jisung--"Bunları masaya yerleştireyim mi?"
Minho--"Tabiki."
Minho bana neyi nereye katacağımı anlatıyor bende ona göre masayı yerleştiriyordum. Oda bu arada içeceklerimizi doldurmuştu. Herşey tamam olduğunda ikimizde oturmuş ve yemeğe başlamıştık.
Minho çok sessizdi arada benim açtığım konuşmalar ve verdiği kısa cevaplardan başka bir iletişim olmamıştı.
Moreli bozuk değildi yani daha çok dalgın gibiydi. Sabahtan beri ders çalıştığını ve kafasının iyi olmadığını düşünürsek normal sayılabilirdi.
Jisung--"Ben toplarım sen içeri de bekle olur mu?"Yemek bittiğinde zaten hazırlayan o olduğu için geri kalan şeyleri ben yapmalıydım.
Minho--"Olmaz." Elini uzatıp burnumdan makas aldığında tebessüm ettim. Bu hareket bu kadar güzelmiymiş ya?
Jisung--"O halde yardım edeyim."
Minho--"Onu yapabilirsin tabiki, sen toparlamaya başla bende makineye dizeyim."
Küçük bakışmalar ve temaslar halinde birazda sohbet ile bitmişti mutfakta işimiz. Bu çocuğun acilen ders çalışmayı bırakması gerekiyordu.
İşimiz bittiğinde içeriye geçtik. Minho elinde telefon ile bir şeyler yaparken canım sıkılıyordu. Yanındayım niye o telefon ile o kadar takılıyorsun?
Yarım saat daha kafasını kaldırmasını bekledim ama nafile yok yani insan yorulmaz mı o ekrana o kadar bakmaktan? Yorulmadı bende elinden çektim aldım telefonu.
Birden boşluğa düşen gözlerle bana döndüğünde sinirle ona baktım. Hiçbir şey demeden elini uzattığında boş boş bakıp geri yerime oturdum.
Minho--"Verecek misin şunu?"
Jisung--"Hayır vermeyeceğim."
Minho--"Kaç yaşındasın,3 mü? Ver şunu."
'Koç yoşondoson 3' mo' bu çocuk cidden gerizekalı.
Jisung--"Kafanı kaldırıp etrafına bile bakmıyorsun be ne bu? "
Minho--"Uğraşamam seninle ver şunu."
Uğraşma o zaman aptal.
Jisung--"Al."
Telefonu kucağına atıp kendi odama çıktım. Sinirlerimi niye bu kadar bozduki şimdi bu?
Gözyaşım sinirden gelirken yanımdaki yastıkları bir bir kapıya fırlatmıştım. Sabah iyiydik odadan çıkarken iyiydik, yani iyiydik, aramız iyiydi. Anlamıyorum, sabahtan beri onu bekliyorum ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil/Minsung
FanfictionAnnesi öldükten sonra babasının başka bir kadınla evlenisini kaldıramayan bir çocuk ve ona çoktan kapılmış yeni kardeşi. --------- Smut içerir.