Hızla mutfağa gitmiş ve kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı Jisung. Bu güne kadar hiç yalnız başına mutfağa girmemiş olmanın tecrübesizliği ve yumurta kırmayı biliyor olmanın gururu vardı üstünde.
Neyi nasıl yapacağını düşünmeye başladı, sadece iki kişi oldukları için çok abartmamalıydı.
Dolabı açıp tabaklara konulacak yiyecekleri çıkardı. Çikolata,domates,salatalık, peynir, krem peynir, örgü peynir,süzme peynir bir an durdu ve düşündü bu kadar peynir niye var diye fakat anlam veremediğinde konuyu kendi kendine kapatıp kahvaltısına döndü.
Onu dışarıdan gören biri neden dans ediyor diyebilirdi çünkü kendisi de bunu sorguluyordu, kahvaltı hazırlarken neden dans ediyorum? Bu konuyu rafa kaldırmıştı.
Tabaklanacak yiyecekleri küçük tabaklara koyduğunda daha ne yapabilirim diye düşündü.Yumurta haşlamak fikri gelmişti aklına ve mesuttu.
Yedi tane yumurta haşlama kararı aldığında sadece iki kişi olduklarını unutmuştu bile.
Yumurta haşlanana kadar çay işini de halletmeye çalışıyordu.Google amcasına sorduğu binbir çeşit çay nasıl yapılır, en mükemmel çay nasıl olur sorularından sonra yöntemini keşfedip çayını ocağa koydu.
Mutfak annesinin özel yeriydi ve burada yemek hazırladığı için kendini garip hissediyordu Jisung. Duygulanıp bir yandan da gururlanıyordu, annesi burada olsaydı oda çok gururlanırdı.
Düşünmek için uygun zaman değil diyerek işine döndü Jisung. On beş dakikanın ardından büyük bir savaş ile yumurtaları ocaktan aldı. Çayın ise altını kısmış yumurtaları soymaya başlamıştı.
Elleri yanıyordu ve bir yandan da Minho'ya küfürler ediyordu. Nerede kaldı bu çocuk?
Son iki yumurtaya geldiğinde olan çayın altını kapatıp telefonunu aldı eline. Tam Minho'yu arayacakken çalan kapı ile derin bir nefes verdi.
Koşar adım kapıya gidip kapı gözünden gelen kişiye baktı, evet Minho'ydu.
Kapıyı açtığında karşısında ki çocuk güzel bir gülümseme sundu ona.
Jisung 'hoşgeldin' diyerek geriye çekilmiş ardından kapıyı kapatmıştı.
Minho--"Hoşbuldum, kahvaltı nasıl oldu?"
Jisung--"Bitmek üzere."
Minho mutfağa girdiğinde gördüğü masaya baya büyük çaplı bir şok geçirmişti. Tamam iyi bir şeyler bekliyordu ama bu kadarını değil.
Minho--"Cidden sen mi hazırladın?"
Jisung--"Evet ve ilk kez biliyor musun?"
Jisung gururla kollarını bağladı.
Minho--"Şanslıyım o halde." Minho içten bir gülüş ile kalan yumurtalara yöneldiğinde Jisung onu kollarından tutarak yerine döndürdü.
Jisung--"Ben yapacağım hem mutfağa giren Jisung zor gelir, sen otur ve tadını çıkar."
Minho hiçbir zaman görmediği bu Jisung'u çok sevmişti fakat yumurtaları soyarkenki inlemeleri sadece yumurta mı soyuyor diye düşündürüyordu.
Ayağa kalkıp Jisung'un yanına gittiğinde yumurtanın suyuna parmağını daldırdı.Bildiğin kaynamış sudan alıp soyuyordu.Manyak mı bu çocuk?
Minho--"Niye soğuk suya katmadın yumurtaları?"
Jisung şaşkınca yanında ki gence döndü.
Jisung--"Soğuk suya katılır mı ki?"
Minho--"Tamam hadi onları katmadın elini niye soğuk suya koymuyorsun? Mahvolmuş elin."
![](https://img.wattpad.com/cover/194831631-288-k996478.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil/Minsung
FanfictionAnnesi öldükten sonra babasının başka bir kadınla evlenisini kaldıramayan bir çocuk ve ona çoktan kapılmış yeni kardeşi. --------- Smut içerir.