Jisung--"Senin ağzına sıçayım Minho."
Alt tarafımda acıdan başka bir şey hissetmezken konuşmuştum. Babamlar gelene kadar elinden geldiğince duvarları zorlamıştı. Babamlar geldiğinde ise sessiz olmamız gerektiğini söyleyip devam etmişti.
Sonuç olarak makineye bağlamış gencin kafasına tekme atacak raddeye gelmiştim.
Minho--"Ama dayanamıyorum Jisung."
Dudak büzerek düştüğü yerden kalkıp tekrar yanıma uzandığında göz devirdim.
Jisung--"Minho yıllık meni boşaltımı yaptın neyine dayanamıyorsun?"
Minho--"Kudurtmasaydın ben mi kudurt dedim."
Bu nasıl bir savunma? Ben bir kere iki kere yapar uyuruz dedim, olması gerektiği gibi.
Jisung--"Minho, kalçamın ikiye ayrıldığını hissediyorum, nolur uyuyalım artık."
Minho--"Lütfen, lütfen, lütfen.." Omzuma öpücüklerini sıralamaya devam etmişti.
Ağlamaklı sesler çıkarıyordum ama asla bana mısın demiyordu.
Jisung--"Çok istiyorsan dön arkanı."
Büyük bir sevinçle arkasını döndüğünde tekrar göz devirmiştim.
.
.
.
Büyük bir baş ağrısı ile gözlerimi açtım. Ne zaman uyuduğumu bile hatırlamıyordum.
Minho--"Kapı mı çalıyor?"
Gözlerini dahi açamayan genç sese uyanmıştı.
Jisung--"Boşver."
Şu an kalkıp kapıyı açabilecek bir halde değildim. Çok geçmeden telefonum çalmaya başladı, bu sırada kapı sesi de durmuştu.
Hemen yanımdaki komidinden telefonumu aldım, arayan kişi babamdı.
Jisung--'Efendim'
Jinyoung--'Bu kapı neden kilitli ve açılmıyor, siz hala uyuyor musunuz?'
Jisung--'Evet'
Zorlukla konuşuyordum resmen, o kadar uykum vardı ki.
Jinyoung--'İyi alıştın sen okula gitmemeye.'
Jisung--'Söz veriyorum bu son, çok uykum var.'
Jinyoung--'Uyumadınız mı gece?'
Jisung--'Hayır aramız bozuktu ya, onu düzelttik gece boyu.'
Jinyoung--'Ben şimdi işe gidiyorum, sizde toparlanıp kalkın. Bir daha da okula gitmemek gibi bir şey yok. Anlaşıldı mı?'
Jisung--'Evet.'
Ardından bir şeyler demiş ve telefonu kapatmıştı. Kapanan telefonu tekrar komidine indirip, tek gözünü zor açan gence döndüm.
Minho--"Ne diyor baban?"
Jisung--"Uyanmadık ya bir de yine okula gitmedik, bir daha olmasın diyor."
'Anladım' diye mırıldanıp kolunu belime atmıştım. Diğer kolu de boynumu sarıp kendine çekmiş ardından şaçlarımın arasına bir öpücük kondurup, derin bir bir nefes aldı.
Minho--"Çok güzeldi, dün gece."
Başımı evet anlamında sallayıp boynundan derin bir nefes aldım. İçimden bir de bana sor demiştim.
.
.
.
Minho--"Jisung, kalk hadi."
Beni sarsan kollar ile gözlerimi zorlukla açtım.
Minho--"Yarım saattir uyandırmaya çalışıyorum ya, çok şükür."
Jisung--"Saat kaç?"
Minho--"Saat bir oldu. Duş al sonra yemek yiyelim."
Yerimden zorlukla doğrulduğumda sadece kalçamın değil tüm vücudumun ağrısını iliklerime kadar hissetmiştim. Derince inleyip oturduğumda gözlerim endişeli gözler ile karşılaştı.
Minho--"Noldu?"
Jisung--"Minho her yerim ağrıyor ya."
Minho--"Oy kıyamam ben sana."
Gözlerim fal taşı gibi açılırken oda yanıma oturmuştu.
Jisung--"Bu kıyamadığın halin mi?"
Minho--"Özür dilerim tutamadım kendimi."
Şakağıma küçük bir öpücük kondurup geri çekildiğinde gülümsedim. Bu çektiğim acıya bile değdiğini hissetmiştim.
Jisung--"Bende tutamadım ki, özür dileme bunun için. Sıcak bir duş alırım geçer diye düşünüyorum."
Minho--"O zaman ben bebeğimi taşıyayım."
Ayağa kalkıp bir kolunu bacaklarımın altından diğerini de sırtımdan geçirip kucağına aldı. Banyoya bıraktığında dudaklarıma öpücük kondurup çıktı.
Duş alıp odama gittim. Havluyu üzerimden indirip vücuduma baktığımda ağzım açılmıştı. Minho'yu öldürmemem için bir bahane lazımdı.
Kısa bir şort giyip üzerine kolsuz bluzumu geçirdim. Saçlarımı da kurutup aşağı inmiştim.
Minho--"İyi geldi mi banyo?"
Minho arkasını dönmeden konuştuğunda yanına gidip tezgaha yaslandım.
Jisung--"Vücudumun içine sıçmışsın Minho'cuğum."
Gülerek bana dönüp vücudumu izlemeye başladı bu seferde.
Jisung--"Hiç öyle bakma, zor yürüyorum zaten."
Minho--"Neyse yemeği yiyelimde."
Göz kırptığında gülerek masaya oturdum. Oda içeceklerimizi doldurup yanımdaki sandalyeye oturdu.
Güzel bir şekilde devam eden sohbet Minho'nun telefonu ile bozulmuştu. Kalkıp mutfağa gittiğinde arkasından bakıyordum.
Telefon ile ilk defa bu kadar haşır neşir gördüğüm gencin arkasından gittim.
Jisung--"Hayırdır kiminle konuşuyorsun yarım saattir?"
Minho--"Kuzenimle."
Jisung--"Tamam yeter hadi yemek yiyelim."
Ben içeri gittiğimde oda zar zor kapatıp yanıma oturdu.
Jisung--"Yüzünde güller açıyor."
Minho--"Boşuna kıskançlık yapıyorsun güzeller güzelim, yapma."
Yanağıma küçük bir öpücük kondurduğunda gülümsemiştim.
Jisung--"Ee ne konuştunuz bu kadar uzun?"
Minho--"Şehir dışında oturuyorlar, buraya geleceklermiş. Eniştem her şeyi ayarlamış o yüzden aramış beni de."
Jisung--"Temelli mi?"
Minho--"Seninle aynı yaşta, üniversite için geliyor.İyi anlaşırsınız."
Jisung--"Anladım, adı neydi?"
Minho--"Seungmin."
----------------------------
Merhaba gençler, nabersiniz bakalım? Bugün kısa bir bölüm atıyorum, inşallah karın ağrım geçerse bir bölüm daha atarım.
Sizi çok seviyorum, yorum ve oyları unutmayın. Devil-Minsung ve benimle kalın, görüşmek üzere.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil/Minsung
FanfictionAnnesi öldükten sonra babasının başka bir kadınla evlenisini kaldıramayan bir çocuk ve ona çoktan kapılmış yeni kardeşi. --------- Smut içerir.