Bölüm 3: Sirius "Faciası"

4.8K 496 69
                                    

1 sene sonra/ Morgana 11 yaşında yaz tatili bitince Hogwarts'a gidecek.

Regulus ile salonda şöminenin önünde oturmuş heyecanla Orion amcanın Sirius'u Hogwarts Ekspresi'nden alıp eve getirmesini bekliyorduk. Hogwarts'a bu sene başlamıştı. Bu ilk senesinin sonuydu. Seçmen Şapka'nın onu Gryffindor'a seçtiğini öğrenmek benim dışımda herkesi şoka uğratmıştı. 

"Sevgili kardeşim Regulus ve biricik kuzenim Morgana,
Umarım iyisinizdir. Noel tatilinde yanınıza gelmek için sabırsızlanıyorum. Anlatacaklarımdan sonra umarım sizin de beni görme istediğiniz devam eder."

Mektubu heyecanla okurken ikimizde burada duraklamıştık. Ben ne geleceğini tahmin ediyordum fakat Regulus gerçekten gerilmişti.

"Trene bindiğim anda çok iyi arkadaşlar edindim. Onlarla da sizinle eğlendiğim gibi eğlenebileceğimi ve muziplik yapabileceğimi umuyorum. Okula kayıklarla gittik ve şato resimlerde gördüğümüzden bile muhteşem. "

Buradan sonra Sirius'un elyazısı titremeye başlamıştı. Ne kadar cesur olursa olsun sadece 11 yaşındaydı ve karşısına almak üzere olduğu şey Black ailesiydi.

"Şaşıracaksınız biliyorum ancak seçmen şapka beni Gryffindor'a seçti. Anneme ve babama daha mektup yazmadım. Tepkinizi merak ediyorum. Bana en kısa zamanda yazın ancak bilmenizi istiyorum ki burada mutluyum. Gryffindor bana sadece sizinle beraberken hissedebildiğim aile sıcaklığını sunuyor.

Sizi seven kardeş, kuzen

Sirius Orion Black"

İkimizde bir süre ne diyeceğimizi bilemedik. Regulus ailenin geri kalanı kadar olmasa da büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Geçmişte hayal meyal hatırladığım annem ve babamla ettiğimiz sohbetlerden birinde babamın binamızın sadece 11 yaşındaki kişilik özellikleriyle belirlendiğini ve bizi biz yapan şeylerin bu özellikler değil yaptığımız seçimler olduğunu söylediğini hatırlıyordum. Örnek olarak annemi ve kendisini göstermiş, şakacı bir tavırla şeytani olarak tanımlanan Slytherinler olmalarına rağmen ne kadar mükemmel olduklarını söylemişti.

Fakat sevgili kuzenim Regulus benim kadar şanslı değildi. Slytherin dışındaki binaları doğduğundan beri bir safkan için kanıbozukluk işareti olarak biliyordu. Çok sevdiği abisinin "kanıbozuk" olduğunu öğrenmek onu resmen yıkmıştı. İnanmak istememişti. Kısa bir sohbet sonucunda zaten inanmak zorunda olmadığına karar vermiştik. Abisini seviyordu ve kanıbozukluk bize göre "aileye,  seni sevenlere ihanet etmek" anlamına gelmeliydi. Sirius bize ihanet etmemişti. Asla böyle bir şey yapmayacağını biliyorduk. Ne olursa olsun ayrılmayacaktık.

Böylece Sirius'a mümkün olduğunca destek olmak için güçlerimizi birleştirdik. Yaklaşık bir aydır evdekileri yumuşatmaya çalışıyorduk. Sirius'un Gryffindor'a seçildiğini anlattığı mektup geldiği andan beri planlar yapıyorduk.

Mektup geldiği gün Diagon Yolu'na gitmiş en pahalı bitki soğanlarını alıp gizlice eve sokmuştuk. Regulus'la birlikte teyzemin çok sevdiği ama diğer safkan cadılarla vakit geçirmekten nadiren uğrayabildiği -En son Sirius gitmeden önce onu çiçekleri sularken görmüştüm. - arka bahçeye aldığımız tüm bitki soğanlarını özenle dikmiştik. Bahçe zaten güzeldi fakat şimdi cennetten bir parçaya benziyordu.

Teyzem bahçeyi görüp şokla eve girdiğinde ilk bana bakmıştı. Bahçesine çiçek ekip ona sürpiz yapanın doğal olarak "Küçük Prensesi"  olacağını düşünmüştü ancak ben Sirius'un gitmeden önce yaptığını, çiçekler daha büyümediği için ona gösteremediğini söylemiştim. Yüzündeki mutluluk buruk bir ifadeyle baskılanmıştı ancak arkasını dönüp odasına yol almadan önce gözlerindeki gururu azda olsa görebilmiştim.

Regulus Nockturn Yolu'ndan amcam için goblin yapımı bir asa sapı almıştı. O sokağa girmemiz tehlikeliydi ve teyzemi atlatmamız çok zor olmuştu ancak başarmıştık ve değdiğini söylemek yalan olmazdı. Asa sapı kuzgun şeklindeydi. Gümüşi bir parıltı yayan kuzgunun kanatları asanın tutma kısmını saracak şekilde yapılmıştı. Kanat tüyleri öyle ayrıntılıydı ki bir kuzgunun küçültülüp gümüşe batırıldığını düşünmüştüm. Gözleri yerinde ise iki zümrüt vardı ve asalatle parıldıyorlardı. 
Sirius geldiğinde okul gezisinde onun için aldığını söyleyerek amcama verecekti. Gerçekten pahalı bir hediyeydi. Öyle ki Regulus ve ben ortaklaşa almıştık. Orion amcamın böyle pahalı bir hediyeye kayıtsız kalamayacağını biliyorduk.

Sık sık sohbetin içinde fazla dikkat çekmeyecek şekilde Sirius'un ne kadar yetenekli bir büyücü olduğundan bahsetmiştik. 
Kısacası Sirius gelene kadar boş durmamıştık.
Sorun şuydu ki Sirius'un bize gönderdiği mektuplara karşılık sadece manasız şeyler yazabilmiştik. Planlarımızın hiçbirinden haberdar değildi.

Bir akşam ev tamamen sessizken aşağı iniyordum ki salondan bir ses duydum. Başımı tırabzanlardan uzatarak aşağı baktığımda sadece elindeki asadan gelen cılız ışıkla aydınlanan kaltak Druella'nın yüzünü gördüm. Baykuşlara verilmek üzere masadaki kaseye bırakılmış mektupların başındaydı. Elinde açık bir mektup tutuyordu ve çatık kaşlarla onu okuyordu. Okuması bitince bir şeyler mırıldandı ve mektup kendi kendine tekrar mühürlenip diğer mektuların arasına döndü. Sabah kalktığımda Regulus'a olayı anlatmıştım ve Sirius'a özel bir şey yazmamamız gerektiğine karar vermiştik.

İşte böyle geçen ayların sonunda şimdi şömine başında alevlerin içinden belirecek kuzenimi bekliyordum.
Şömineden birkaç çıtırtı geldi. Ardından önce Sirius sonra amcam ortaya çıktı. Üstlerini çırparak salona geçtiler. 

Soğuk geçen karşılama seremonisi ve Gryffindor'a dolayısıyla Sirius'a yapılan iğnelemelerle dolu bir yemekten sonra nihayet benim odamdaydık. Sirius kendi odasına yönelmeye kalkışınca Regulus onu omzundan tuttuğu gibi en yakındaki ve en güvenli görünen odaya, benim odama fırlatıverdi. Biz ikimizde odaya geçtiğimizde özlemle Sirius'a sarıldık. Şaşkınlığını atınca o da bize karşılık verdi. Kırgın olduğunu biliyordum. Haklıydı da. Ağzından çıkan ilk cümle de bununla ilgiliydi zaten. 

"Neden yazdıklarıma doğru düzgün cevap vermediniz? Aylardır ne haldeyim biliyor musunuz? Bana evdeki durumdan biraz bahsedebilirdiniz! En azından kendi düşüncelerinizi yazsaydınız. Tanrıya şükür en azından yeni arkadaşlarım yanımdaydı."

Yeni arkadaşlar kısmına biraz kırılmış olsam da onun da kırgın olduğunu bildiğimden sakinleştim. Benim yerime Regulus cevap verdi.

"Abi, sana her şeyi yazmak istedik fakat Druella cadısı gönderdiğimiz bütün mektupları kontrol ediyor. Sana özel bir şey yazsaydık üçümüzün de başı derde girerdi."

"Fakat artık buradasın. Sana her şeyi anlatacağız." dedim güven vermeye çalışarak. 

Gecenin geri kalanında Sirius'a o yokken onun için yaptığımız her şeyi anlattık ve söylemesi gereken yalanları ezberlettik. Orion amcaya hediye vermek konusunda biraz sızlansa da sonunda onu bile kabul etti. Sirius ve Regulus odamdan ayrılırken hepimizin yüzünde sonunda buluşmuş olmanın verdiği bir gülümseme vardı. Buna ek olarak Sirius minnettarlıktan neredeyse ağlayacakmış gibi bakıyordu. 

Bölümler dediğim gibi bir süre kısa olacak.  Morgana'nın aile üyeleri ve arkadaşlarıyla ilişkilerinin üzerinde duracağız bir süre. Tom'la tanışmamıza biraz var ama çok güzel olacağına inanıyorum. 

Sihirli Günler /*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sihirli Günler /*

Pendragon Kehaneti [A Tom Riddle Story]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin