Gecikme için özür dilerim. İyi okumalar. :-)***
"Cassiopia, güven bana."
Derin bir nefes aldım. Kendimi ona bıraktığımı belindeki elimi hafifçe sıkılaştırıp başımı omzuna yaslayarak belli ettim. Ve tuhaf bir şekilde içimde kendime karşı duyduğum öfke azaldı. Yerini suçluluk aldı. Belki de yorulduğumda yaslanabileceğim kişi Tom'du. Belki de ona her zamanan böyle güvenebilirdim.
İçimde avaz avaz bağıran vicdanımı ve gelecek kaygımı bastırmaksa Tom'a yaslanıp kendimi sıcaklığına bırakmak kadar kolay değildi. Tom'un söz verdiği güvenli yere gelip yürüyüşümüz son buluncaya kadar Tanrı'ya yalvardım.
'Tanrım ne olur Voldemort'u durdurmak için Tom'a zarar vermem gerekmesin.'
Bana böyle dokunabilen, böyle bakabilen birine zarar verirsem Voldemort'tan ne farkım kalırdı ki?
***
Kısa yürüyüşümüz ikinci kata geldiğimizde durdu. Koridorun ortasındaydık ve gecenin bir yarısı çığlıklarla bir kabustan uyanan birisini rahatlaması için koridorun ortasına bırakmak kulağa saçma geliyordu. Ne olduğunu sormak için başımı Tom'un omzundan kaldırdığımda tuttuğu elimi bıraktı ve cebine soktu. Tek eli artık uykum açıldığı ve ona gerek kalmadığı halde hala belimdeydi. Yine de sesimi çıkartmadım. Çünkü sıcaklığı beraberinde tuhaf bir güven getiriyordu.
Ne garip. Burada en çok güvendiğim insanlardan biri belki de asla güvenmemem gereken tek kişiydi.
Elini cebinden çıkarttığında zümrüt yeşili ve gri şeritlerden oluşan Slytherin kravatını gördüm. Kravatı göz hizama kaldırıp belime yerleşen elini de çektiğinde kaşlarım çatıldı.
Güven veren sıcaklık gitmişti ve şimdi yerinde soğuk bir rüzgar esiyormuş gibi hissediyordum.
Hızla ellerimi kaldırdım ve bileklerini kavrayarak gözlerimi kapatmasını engelledim. Kravatı indirdi ve karanlıkta daha koyu görünen yeşil gözlerini benimkilere kenetledi.
"Sana zarar vermem Morgana."
Bu en ikna edici ses tonuydu. Ki Tom Riddle şu ana kadar gördüğüm en manipülatif insandı. Neredeyse beni bile ikna edecekti. Birbirimize lanetler atmamış, beni kandırıp kendine bağlamaya çalışmamış, zihnime girmeyi denememiş olsaydı yani. Bu yüzden ona tek kaşımı şüpheli bir şekilde kaldırarak cevap verdim. Bana birkaç dakika önceki gibi dokunmasına izin vermem bile aslında ona ne kadar çok güvendiğimin işaretiydi. Ancak onun bunu bilmesine gerek yoktu. Konuşmadan önce başını hafifçe eğdi ve birkaç saniye yeri izledi. Sanki bir şeyden emin olmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pendragon Kehaneti [A Tom Riddle Story]
FanfictionA Tom Marvolo Riddle Story *** Büyücülük Dünyasının en soylu hanesi Pendragonların tek kızı Morgana, ailesinin birden ortadan kaybolmasıyla teyzesi Walburga Black'in yanına taşınır. Karanlık aile sırlarıyla bilinen bu iki ailenin genç cadıdan sakl...