Bölüm 18: Canavarın Sakladığı...

3.9K 398 275
                                    


"Pekala, Bayan Morgana yeni uyandı. Odayı biraz boşaltsak iyi olacak."

Soyadımı kullanmadığı dikkatimden kaçmamıştı. Aptal herif bana inanmıyordu. Gerçekler ortaya çıktığında suratının halini görmek için sabırsızlanıyordum.

"Albus." Dumbledore başını sallayarak Dippet'ın isteğini onayladı. Riddle'ın daha yeni kalktığı tekli koltuğa oturdu.

Dışarı çıkmakta olan Riddle ile göz göze geldiğimizde odada tuhaf bir atmosfer oluştu. Dudağının kenarı sinsi bir ifadeyle hafifçe kıvrıldı. Ancak kıvrım gerçekten görüp görmediğimi sorgulayacağım kadar kısa bir sürede kayboldu. Ardından kapıyı da kapatarak hızla odadan çıktı.

"Bay Riddle ile aranızda gerçekten bir bağ var. Öyle değil mi Bayan Pendragon?"

Şaşkınlıkla ona döndüm. Güvenilir olduğunu biliyordum ama kehaneti biliyor muydu yani?

"Siz gelmeden birkaç gün önce Anka Kuşum Fawkes aracılığıyla bir mektup aldım Bayan Pendragon. Mektupta bir kehanetten bahsediliyordu. Kehanete göre zamanın ötesinden gelecek kişi sadece bir insanı değiştirerek milyonlarca kaderi tekrar yazacaktı."

Durduğunda başımı sallayarak devam etmesini işaret ettim.

"Belki bilmiyorsunuz ama Bay Riddle'ın kabuğunu kırmak için yıllardır uğraşıyorum. Şimdilik sadece ufak tefek birkaç suç işledi. Bu zamana kadar bunları kanıtlamaya çalıştım. Ancak sanırım sizin izleyeceğiniz yol çok daha farklı bir yol. İzin verin size mektupta ilgimi çeken bir bölümü aktarayım."

Cebinden buruşmuş ve yer yer yanmış bir parşömen parçası çıkardı. Tuhaf tuhaf baktığımı görünce açıklama gereği duydu.

"Parşömen Fawkes'ın ateşinde belirdi. Altında da Morgana Pendragon'ın imzası vardı. İlk önce bunu bir şaka sandım. Ancak sonrasında zamanında Ejderhaların Dostu olan bir cadının iletişim için ateşi kullanmış olma ihtimali kafama yattı. Eh, mektubu ateşten çıkarana kadar biraz yanmış olması doğal."

"Ama... Ama büyükannem öleli yüzyıllar oldu!"

Dumledore bilge bir şekilde güldü. Bakışkarı tekrar ellerinin arasındaki parşömene döndüğünde gözlerinde saygı vardı.

"Haklısınız Bayan Pendragon fakat bu yüzyıllar önce söylenmiş bir kehanet. Büyük büyükanneniz saygıdeğer bir cadıydı. Olacakları tahmin etmiş olması çok da şaşırtıcı değil."

Sanırım yalnız değilim diye düşündüm. Büyükannem her şeyi planlamıştı. Güvenebileceğim insanları bile seçmişti.

"Şimdi şu kesiti paylaşayım sizinle..." Bir saniye durdu ve önenli bir konuşmaya başlıyormuş gibi boğazını temizledi.

"Ejder onunla karşılaştığında çabuk olmalı.
Görünmeyenin ardını görüp canavarın herkesten sakladığını bulmassa saklı tutulan yitip gidecek."

Dumbledore'un dudaklarında muzip bir gülümseme oluştu. Kendimi zeki olarak tanımlardım ama Morgana Pendragon'ın yazdıklarından hiçbir şey anlamamıştım. Biraz daha açık olsa ne olurdu ki?

"Açıkçası ben hiçbir şey anlayamadım profesör. Siz anladınız mı?"

Dumbledore başını salladı.

"Aslında gayet açık Bayan Pendragon. Fakat anlaşılan o ki sizin bunu yaşayarak çözmeniz gerekiyor."

Sinir olduğumu açıkça belirten bir bakış attım. Çevrem bunaklarla çevriliydi ve engin hayat tecrübelerini anlatmaktan özenle kaçınıyorlardı. Birden Dumbledore kıkırdadı. Sağlam bir zihnim vardı. Buna rağmen ne düşündüğümü sezebiliyordu. Tom'un neden onun yanında hep huzursuz olduğunu o an anladım. Şeytani planlarının hepsi bir anda ortaya saçılabilirdi.
"Biraz da sizi neşelendirecek konulardan konuşalım Bayan Pendragon. Anlaşılan kehanetiniz aile içinde çok eskiden kalma bir efsane gibi nesilden nesile aktarılıyor. Pendragon ailesi yolda. Eminim sizi büyük bir memnuniyetle aralarına kabul edeceklerdir. Yani kimliğinizi saklamanıza gerek kalmayacak.
Diğer öğrencilere Alexander Pendragon'ın çok uzaktan bir kuzeni olduğunuzu söyleyin."

Pendragon Kehaneti [A Tom Riddle Story]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin