Bölüm 32: Bir Black'in Desteği

4.1K 387 240
                                    

"Seni dinliyorum Morgana

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Seni dinliyorum Morgana." dedi Capella Black.

Sakin sesi son zamanlarda bana karşı beslediği hırsa tezat oluşturuyordu. Konuşmadan önce kendimi toparlamak adına gözlerimi ilk önce müstakbel annemde daha sonra odada gezdirdim. Slytherin Bina Başkanının üzerinde siyah saten bir gecelik ve üzerine aceleyle giydiği belli olan aynı renk ve aynı kumaştan saten bir sabahlık vardı. Dağınık, siyah, kıvır kıvır saçları ve hafif şişmiş gri gözleriyle ortalığı nasıl ayağa kaldırdığımın tek kişilik bir örneği gibiydi.

Capella'yı incelemem bitip gözlerim odanın köşesinde neredeyse endişeli denilebilecek bir ifadeyle bizi izleyen Evelyn'e kaydığında Capella beklemekten sıkılmış olmalı ki dönüp Evelyn'e bir baş hareketiyla dışarı çıkmasını işaret etti. Evelyn ilk önce itiraz etmek için ağzını açtı. Fakat sonrasında vazgeçmiş gibi uysal adımlarla kapıya ilerledi ve odayı terk etti. Kapının aralandığı kısa zaman diliminde Ortak Salon'dan yatakhanelere kadar gelen tartışma seslerini duymuştum.

Capella dikkatimi çekmek istercesine elini yorganın altına gizlediğim ellerimin üzerine koyduğunda ürküp zıpladım. Kaşlarını çattı ve gözleri hala örtünün altında tutmakta ısrar ettiğim ellerimi buldu. Bunu görmemeliydi. Kara büyüyü herkes kullanabilirdi. Ancak onu bir miras gibi almış olmak ve bedeninizde ona özel bir yer bulunması nadir ve korkutucu bir özellikti. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinde düello yaptığımız gün beni zaten görmüştü. Fakat bu - şu an ellerimden fışkıran kara büyü- farklıydı.

Ben daha ne olduğunu anlayamadan sımsıkı kavradığım örtüyü çekip ellerimi ortaya çıkardı. Fakat gözlerimi kara büyünün yaydığı karanlık enerjiyi ve annemin yüzündeki korkuyu görmek için odakladığımda ikisinde de başarısız oldum. Çünkü ellerim şimdi gayet normal görünüyordu. Capella yüzüme şüpheli bir bakış attı.

"Sende tanıdık ve tuhaf bir şey var Pendragon. Bu yüzden Alexander'ın etrafında olmandan hoşlanmıyorum. Kuzeni falan olsan da... "

Evet anne ben senin kızınım. Ve o da babam.

"Fakat şimdi konumuz bu değil. Saat altı ve sen attığın çığlıklarla bütün Slytherin'i ayağa kaldırdın. Hatta sesini Hufflepuff bile duymuş olabilir. Bu basit bir kabus değildi, biliyorum. Ne gördün? Seni bu kadar çok korkutan şey neydi?"

Kafamda yüzlerce yalan dönüyordu. Ve açık konuşmam gerekirse hiçbiri tam olarak yalan değildi. Ona anlatmalı mıydım? Bana yardım eder miydi? Destek olur muydu? Şu an etrafımda bana ne olursa olsun destek olacak birinin varlığına karşı inanılmaz bir ihtiyaç duyuyordum. Annem yanımda olurdu. Ne yazık ki karşımda on yedi yaşında bir genç kız vardı. Annem olması bir yana daha babamla bile birlikte değildi. Yine de denemeye karar verdim.

"Ben... Başarısız olduğumu ve bu yüzden değer verdiğim birinin öldüğünü gördüm."

Mimiklerini ve beden dilini kontrol ederek beni ürkütmemeye çalıştığını fark ettim. Şu an ona karşı ilk kez bu kadar yakın hissediyordum. Başını eğdi ve uzun siyah buklelerinden birkaçı yüzünün önüne döküldü. Tam da bir Black'e yakışacak keskin yüz hatları bu görüntüyle az da olsa yumuşamış gibiydi.

Pendragon Kehaneti [A Tom Riddle Story]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin