Bölüm 42: Marvolo

3.1K 323 197
                                    

'''' Bugün daha da garipleşemez. Diye geçirdim içimden. Fakat yeni yeni aklıma gelen ve üzerinden oldukça zaman geçmiş bir söz, Tom'un giderek yakınlaşan ayak sesleriyle zihnimde birleştiğinde biliyordum ki gün daha bitmemişti''''

__________________________________

Oğlanların neşeli tavırları Tom önlerine geçip hızlandığında kaybolmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oğlanların neşeli tavırları Tom önlerine geçip hızlandığında kaybolmuştu. Beynimin çalışırken adeta gürültü yaptığını hissettim. Karar almamı sağlayan bütün faktörler ve bütün organlar birbirleriyle savaş halindeydiler. Aklımdan geçen plan harekete geçirilmeyi bekliyordu. Fakat önündeki engel Morgana Pendragon'ın ejderhasının cüssesiyle yarışabilecek büyüklükteydi.

Gururum

İşime yarayabilecek bir sinyal yakalamak için enerjilere odaklandım. Ancak bahçe kış havasının tadını çıkarmak isteyen öğrenci gruplarıyla doluydu ve Tom'un grubu da arkamda kalmıştı. Belli bir gruba ve onlardan tamamen ayrılmak üzere olan yeşil gözlü çocuğa odaklanmaya çalıştım. Tüm dikkatimi onlara verirken aynı zamanda yürümeye de devam etmek hiç kolay olmuyordu.

Gri rengin hakim olduğu boğucu bir küçümsemeyi içimde hissettim, sıcak renklerin karışımından oluşan korkuyu neredeyse ben de tadacaktım. Daha birsürü duyguya sinir uçlarımla dokundum. Fakat hepsi birbirinden alakasızdı. Bazıları ona yönelik olmasına karşın hiçbiri aradığım kişiye ait değildi. Sonunda sadece, sadece bir anlığına çığ gibi büyüyen bir duygunun varlığını hissettim. Adımlarım benim komut vermeme gerek kalmadan durdular.

Koyu bordo kıskançlık kendisiyle neredeyse aynı renkte olan öfkeye sarılmıştı. Enerjisini oluşturan duygular sanki bir şeyi koruyormuş gibi bibirlerine sarılmıştı. Ve hepsinin üstünde, bana oraya ait olmadığını belirgin bir şekilde hissettiren ve damarlarıma baskı yapan bir karanlık vardı. Enerji bana o kadar yaklaştı, üzerimdeki etkisi o kadar büyüdü ki bir an tekrar gözlerimden kanla karışık yaşlar gelmeye başlayacağını sandım.

Bir anda enerji dağıldı. Kolumu sadece bir saniyeliğine sıyırıp geçen bir temastan sonra  zihnimi işgal eden saldırgan renkler yavaş yavaş solmaya başladı. Derin bir nefes aldım. Bu kadarı fazlaydı. Bu kadar öfkeyi, kederi ve karanlığı kimse taşımamalıydı.

Kara Gölün koyu yeşil suyu, gökyüzünün griye çalan mavisi, ayaklarımın altında yer yer sarıya çalan otların görüntüsü tekrar yerine oturmuştu. Ayrıca artık gözlerimi açmış olmama rağmen bana bir lanet gibi çarpan enerjiyi hala hissedebiliyordum. Kulaklarımdaki çınlamayı görmezden gelerek gözlerimi ileriye diktim ve yanımdan geçen kişiyi görmeye çalıştım.

Tom Riddle'dan başkası düşünülemezdi zaten.

Hava kararmak üzereydi. Belli ki bu yüzden hızlı adımlarla Slytherin Ortak Salonuna dönüyordu. Ne yüzünü görebiliyordum ne de kafasından geçirdiği herhangi bir şeye ulaşabiliyordum. Fakat bir şekilde -belki omuzlarının gerilmesinden, belki sadece öyle olması işime geleceğinden- biliyordum ki aklı bendeydi ve gittikçe gerisinde kalan varlığımın farkındaydı.

Pendragon Kehaneti [A Tom Riddle Story]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin