7. Bölüm - Bodrum Sakinleri

2.2K 343 164
                                    




"Buradan bakınca karşı kıyı ne kadar yakın görünüveriyo dimi Madam?"

Madam gözlerindeki rutubeti ipek fularına silip başını salladı, düşünceli halde. Kerem'in koluna girdi. Rum aksanlı Türkçesiyle,
"Ne, pedimu!* Ancak gözüktüyü kadar yakin değildir, belki de karsı kiyi diye bir sey yoktur, hepimiz hayaller görürüz?" (*Evet çocuğum)
Kerem cevap vermeden başını eğdi ve Madam Natali ile birlikte Ebruli Konağa döndüler. Yapılacak temizlik ve tadilat işleri vardı.

Bodrum öyle cazibeli bir yerdi ki deprem felaketi bile, havasına, suyuna, doğasına ve imkanlarına hayran olanları çok değil depremden 10 gün sonra kendine çekmesine mani olamadı. Bunda yıkım yaşanmaması ve dolayısıyla can kaybının olmaması elbette baş etkendi. Yeşil ve turkuazın sarmaş dolaş olduğu, küp şeker beyaz evler ve nakış gibi pespembe sarmaşık begonvillerle bezeli bu yeryüzü cenneti yine sevenlerinin rağbetinden pek eksik kalmadı. Ebruli Konak, sezon sonuna kadar yine ortalama dolulukla misafirlerini ağırladı.

Fakat birileri için misafirlerin misafiri, gönül misafirleri uğurlandıktan sonra gidip gelenler, ancak taş duvarların üzerine konup göçen kuşlar kadar anlamlıydı. Gönül hancılarının en mağrurlarından biriydi Madam Natali. 12 senedir Bodrum'da bu binanın gönüllü hancısıydı. Günlük işleri bitirdikten sonra otelde hiç müşteri bulunmamasını fırsat bilerek babasının yadigarı gramofona bir taş plak koydu. Kendi kendine yarım bir gülüş bıraktı, taş plağın aşınmış kapağına doğru. Bir teşekkür gibiydi tebessümü. Anılarını, şimdisini ve gelecek hayallerini duygu seliyle canlandıran, sanki odanın içinde kendisine has bir konser veriyormuş gibi capcanlı çağlayan sesin sahibine...

Babasıyla annesi, İstanbul'un ılık bahar akşamlarında Kalamıştaki köşkün verandasında Boğaz'a karşı içkilerini yudumlayıp hoş sohbet eşliğinde gramofondan Münir Nurettin Selçuk, Müzeyyen Senar dinlerdi. Gözlerini kapatınca hala kendini o meltem kokulu Boğaz manzarasında, çocukluğunun son mutlu aile tablolarından birinde görürdü.

İkinci katın bekleme salonundaki ceviz oyma gümüşlüğün rafından çıkardığı kristal kadehi almışken vazgeçip yerine koydu, kadeh yerine dar, uzun, silindir, cam bardak çıkardı iki tane. Şarap eşlik etmeye yetmeyecekti efkarına o gece Natali'nin. Rakı içecekti. Odasındaki buzdolabından 30'luk Uzo'sunu alıp geldi. Türk rakısını içemiyordu hala sert geliyordu içimi bu yüzden Alekos'a ve diğer hemşerilerine Yunanistan'dan Uzo getirtiyordu. Ancak o gece rakı da kesmeyecekti Madam Nataliyi. Mutfağı arayıp
"Bana azicik beyaz peynir, caciki ve ahtapot salatasi yavrimu?" diye kendine meze istedi. Az sonra elinde tepsiyle gelen Kerem, kadının önündeki sehpaya mezeleri dizerken Natali içmeden yarı sarhoş ve melankolik ruh haliyle sordu,

"Sana bir soru soracağim pedimu, rakının en iyi mezesi nedir?"
Kerem düşündü, hiç içmemişti ama Turizm Otelcilik öğrencisi olarak bu sorunun cevabını bilmesi gerekiyordu. Tahminlerde bulundu, Madamın hazırladığı mezelerden yola çıkarak,
"Saganaki? Caciki?"
"Yook."
"Lüfer? Pilaki? Haydari? Uskumru dolması?"
"Sen ne diyorsun vre? Ochi! Hiçbirisi, eğer bir yemek ya da meze adı söylüyorsan bilemezsin! Rakının en iyi mezesi muhabbettir, muhabbet!"

"Haa?!" dedi Kerem gülerek. Mezelerde tutturmuştu en azından... Tecrübe dersen, işte o eksikti. Madam karşısındaki koltuğu işaret etti.
"Otur çocuk! Muhabbet edeceyiz!"
"Olur mu?"
"Oldu bile pedimu? Baban bu gece seni gelip almayacak, öyle demedin mi? Benimle oturacaksin bu gece, ayde Yasu!" Ahmet düğün izninde olduğu için Kerem, Ahmet izinliyken Onun yerine Madamla Konakta kalacaktı. Kadehini kaldırıp ilk yudumu aldı Natali ve yüzünü ekşitti rakının buruk acılığından. Kerem'e de işaret etti,

"İçmek istiyorsan kendine kadeh al?"
"Yok."
"Ne zaman deneyeceksin, yoksa hiiç?"
"Bilmem, şimdi olmaz."
"Kalâ, güzel çocuğum... Ah bu sarkiyi biliyorsun? Selanik Türküsüdür? Siz Türkler pek sever bizim Selanik'i ?"
Kerem başını salladı bizim vurgusuna canı sıkılarak.
"Ata'mızın doğduğu yer ya, severiz elbet. Osmanlı toprağıydı?"

KARŞI KIYI - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin