Elissa sıcak bir Temmuz sabahının başında kendi kendine çocukça bir tutturmayla Kerem'e tekne gezisiyle ilgili şartlarını sıralarken Kerem tekneyi demir almaya hazırlıyordu. Elissa bir eli belinde diğer elinin işaret parmağı havada kararlı bir tavırla,
"Bak Keremu! Şimdi seninle denize açılacağız diye hemen gevşemek yok! Denizci adamlar nasıl yelkenleri suya indirmek! Ondan yapmak yok! Seninle günübirlik bir gezmek istiyorum, akşam herkes kendi evlerine gidecek! Beni kaçırmaya teşekküs etmek yok!"Kerem bıyık altından gülerek tekrar etti,
"Tamam Rum Gızı, seni kaçırmaya teşekküs etmem."Elissa kaşlarını çatıp ciddi bir tavırla işaret parmağıyla sözlerini destekleyerek konuşmasına devam etti,
"2 kere ettin! Kadın kaçırmak kötü bir şeydir! Sonra belki içip sarhoş olabilirim. Sarhoş olsam dahi beni kaçırmayacaksın! Eğer sızarsam beni Madamın evine kucağında taşıyıp yatağıma götüreceksin.""Tamam sevdiğim sızarsan seni kucağımda yatağına taşır, üstünü örter, alnından öper çıkarım. Alnından öpebilir miyim? Şuan ayıkken bunu da söyle, sonra ırz meselesi olmasın?"
"O nedir?.. Tamam alay etme, küçük masum bir öpücük olur, izin veriyorum. Ama o kadarcık."
"Burnunun ucundan peki?" derken teknenin halatını çözüyordu Kerem.
Elissa düşündü.
"Burun niye? Yanak olsun. Ama orda dur.""Aşağıya inme diyorsun? Peki..."
Kerem için için çok eğleniyordu Elissa'nın alışık olmadığı korkak bir tavırla şartlar bildirmesine. Cesaretine aşık olduğu kadının endişesine de başka türlü bayılıyordu."Kaçırmak kötüdür dedim anlaştık mı? Sana güveneyim mi, yoksa şimdi söyle geri gideyim?"
"Tamam kaçırmak yok. Rızan olmadığı hiçbir şey olmayacak merak etme."
"Tamam! Aa dur, yoook!"
"Ne oldu?"
"Rızam olsa da bazı şeyler yok."
Kerem bir kahkaha attı,
"Yani?""Yani..." deyip yutkundu, eliyle saçlarını karıştırıp sağa sola bakındı Elissa,
"Yani ben... İstesem de bana dokunmak yok! Sevişmek yok! Bu tekne çok güzel ve deniz... Mmm?.. Biz ikimiz yalnız olacak seninle? Ben bu geziden hiç de emin değilim? Acaba Ziya Amcaya mı gitsek?"Kerem arka güvertede dikilip Elissa'ya boş gözlerle bakmaya başladı. Söyleyecek bir şey bulamadı, daha sabahtan gerilmişti ortam ve günün geri kalanının bu düzlemde zor ve dalgalı geçeceği belliydi. Hatta muhtemelen fırtınalı! Şeytan diyordu yapış dudaklarına sustur! İçindeki şeytanı susturdu önce, gözlerini hızlıca kırpıştırdı. Omuz silkti. Deliliğe vurdu,
"Bana ne yav! Sen istersen ben seni nasıl reddedebilirim Rum Gızı, aşkım, sevgilim, bi kere centilmenliğe sığmaz o dediğin! Rızan varsa sevişiriz, yoksa sevişmeyiz bu kadar! Kendinden şüphen varsa in!"
Elissa bir çığlık attı,
"Neee?! Sen in! Koca kafalı ben öyle mi dedim sana şimdi?!""Ya ne dedin?"
Elissa kızardı, dudaklarını ısırdı, kaşlarını çatıp ayrılmak üzere oldukları limana baktı, inmeyi düşündü. Tekrar parmağını havaya kaldırdı,
"İstemiyorum! Öyle bir şey olmayacak. Tekneyi ikiye bölüyorum, şu taraf senin bölge, bu taraf benim! Yakın gelmek yok.""Bitti mi kuralların, gönlümün Türkan Şoray'ı, biricik sultanı?"
"O kim? Hem?.. Tamam demedin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARŞI KIYI - Tamamlandı
RomanceYunanlı güzel Elissa, tatil için geldiği Bodrum'da gönlünü balıkçı çocuğu Kerem'e kaptırır. Modern Aslı&Kerem efsanesi tadındaki çokça romantik bu hikayede aşıklar, ömürlük bir aşk destanı için büyük bir savaş vermek zorundadır. Gülmeli, ağlamalı, m...