43. Bölüm - Kaç Yaz Geçti?

2.4K 308 130
                                    




Olur olmaz gülesi geliyordu genç kadının. Sanki birikmiş gülüş alacakları vardı kaderden ve şimdi alacağını peşin tahsil etmek ister gibiydi. Haksız da sayılmazdı. Tam on yıldır üşüyen bedenine kendi kollarını sarmaktan, sağ eliyle sol elini tutmaktan, aynada kendini teselli etmekten, saçlarını okşayacak bir el bulunmamasından, ağladığında gözyaşlarını parmaklarının tersine silmekten ne kadar yorulduğunu anlıyordu. Asıl şimdi kavrıyordu ayrılığın ne büyük yıkım olduğunu... Bir kadının saçları, bir erkeğin parmakları arasında bir kez anlam bulduysa bir daha o hislerin yok sayılması cinayet demekti.

Madam Natali'nin evine şen şakrak döndüğünde kadına sarılıp yanaklarından öptü, evin ortasında dans etti, valizlerini güle oynaya açıp eşyalarını yeniden odasındaki dolaba yerleştirdi. Madam öyle sevindi ki kızın haline hemen mum yakıp Hz.Meryem'e dualar edip teşekkürlerini sundu. Elissa'yı tebessüm ederek uzun uzun izledi. Kerem, her şeyi anlatmıştı Madam'a dün sabah evinde Elissa'yı beklerken. Madam, gerekli kınama cümlelerini Kerem'in yüzüne karşı sarfettiğinden, Elissa'ya hiçbir olumsuz cümle kurmadı. Neşesine katıldı, pikabına neşeli bir şarkı koyup bir şişe yıllanmış şarap açtı. Elissa, Madam ile balkonda oturup bir kadeh şarabını yudumlarken Andreas ve Ela'yı da arayıp Kerem'le yeniden başlayacaklarını ve evliliğiyle ilgili öğrendiklerini bir çırpıda anlattı.

Edirneli Ela tam anlamıyla hak vermese de Kerem'i az da olsa anlayabiliyordu fakat Yunanlı Andreas'ın aklı mantığı almamıştı, adamın abisinin sevgilisiyle sahte evlilik yapıp çocuğunu sahiplenmesini!..

"Bodrum'a geliyorum, bir de ben göreyim şu Kerem Beyi!" dedi.

Elissa daha da mutlu oldu arkadaşlarının yanına desteğe gelecek olmasıyla ve odasına çekilip huzurla uykuya daldı.

Kerem öte yanda sevdiğine kavuşmanın sevinciyle içi içine sığmaz halde önce gulete gidip biraz vakit geçirdi, plan yaptı. Geleceğe dair sırf kendi arzusuna riayet eden musmutlu planlardı bunlar. Göğsüne yıllardır çökmüş olan lanet karabasan kalkmış gibi hafiflemişti.

Kabristana gidip babasının mezarıyla konuştu. 'Geldi babam. Yazım geldi. Sevdiğim geldi. Sen mürvetimi göremedin ama ilk sana söylüyom işte. Sevdama kavuştum babam. Kerem efen sen gittin gideli ilk kez böylesine mutlu. Artık rahat uyu, oğlun ölse gam yemez gari...' dedi.

Sonra Karan'a gitti. Oğlanı çok özlemişti ve evinden ayrılması fevkalade içini burkmuştu. Nasıl edip de ona yeni durumu izah edeceğini düşünüyordu. En başından beri bir gün bunun olacağını bilse ve Yeşim zaman zaman hatırlatsa da başa gelince başkaydı. Oğlum demişti bir kere...

Canan'ın evinde Karan ile bahçede uzun uzun sarılıp oynaştılar. Canan ve 5 yaşındaki oğlu Doruk da katıldı ve kovalambaç, saklambaç oynadılar, Yeşim eve gelene dek. Yeşim gelince Canan oğlanları Kerem'in tepesinden alıp çocuk odasına götürdü, ikilinin konuşması için.

Yeşim ve Kerem bahçedeki kamelyada oturdular. Kadın yüzünde anlayışlı bir tebessümle sordu,

"Eee? Müjde verecek misin?"

Kerem başını salladı. Gamzeli gülüşündeki keyif Yeşim'i epey rahatlattı.

"Konuşup anlaştınız mı?"

"Anlaştık. Dinledi beni zor da olsa. İnandı, hak verdi. Bugüne kadar hep böyle güzel sevdanın arkasından yas tutup kendime küfretmiştim ya? Ne salakmışım! Meğer ne şanslı adammışım Yeşim. Ne güzel, ne koca yürekli bir kadın sevmişim..."

"O da seni unutmamış değil mi?"

"O kadar olsa iyi. Harap etmiş ya kendini! Kimselere bakmamış, onca yıl yapayalnız benim için kahrolmuş. Sevdamıza verdiği sözü kendi kendine tutmuş."

KARŞI KIYI - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin