Son görüşmelerinin üzerinden üç gün geçmişti. Kerem telefonla sabah akşam arıyordu fakat görmeye gelmemişti Elissa'yı. Hem hafta içi ikisi de yoğun çalışıyordu hem de biraz canı sıkkındı.Ahmet'in evindeki yemekten dönüşte Kerem çok sarhoş olmuştu ve Elissa'yı kaçırmaya kalkınca biraz tartışmışlardı. Kerem yanında kalmasını istiyor, boşanana kadar ayrı gayrı durmayı içine sindiremiyor, sevdiğiyle aynı şehirde hele bunca yıl sonra bu ayrılığa razı gelemiyordu bir türlü. Elissa ise kararında inatçıydı ve haklı sebepleri vardı. O gece Kerem'in laftan anlayası yoktu, sarhoşça işi şakaya vurup Elissa'yı kaçırmaya kalkışmıştı da, limanda kavga etmişlerdi ilk kez.
Elissa da aynı hasret ve hüzün girdabında boğulurken Kerem ile aynı şeyleri hissedip bocalıyordu bu zor durum karşısında. Yine de anlatmaya çalışmıştı, 'Sahte de olsa evlisin evli! Bana metres dedirteceksin he? Hastanede herkes bizi konuşuyor biliyor musun? Bana yuva yıktı diyorlar, adamın çocuğu var, onun için kaç yıllık karısını bıraktı diyorlar! Ne kadar zoruma gidiyor hiçbir fikrin var mı? Bir de sen daha resmi olarak ayrılmadan seninle yaşayacağım he? İyice kötü kadın olacağım bunu mu istiyorsun?'
Kerem ağlayarak 'Ben seni istiyorum, bana ne be el alemden! Ceza mı bu? 10 senedir ağzıma sıçtın, şimdi sürün mü diyorsun? Yoksa bana inanmıyor musun? Allah kahretsin beni! Yeter ulan bıktım! Biz ne zaman vuslata ereceğiz? Peki! Öyle olsun... Bu ilk sürünmem değil, bunu da bil Elissa! Babam adımı Kerem koymuş bir kere... Yana yana kül olacağız mecbur...'
Deyip Elissa'yı Madamın evine bırakmış ve perişan halde Konağa gidip eline ne geçirdiyse kırıp dökmüştü.
Ertesi gün kendisini toparlayıp Elissa'ya çiçek ve yine bir şiir yolladı, bu kez Nazım Hikmetin dizeleri tercüman oldu duygularına. Elissa'nın o mavi gözlü devi pek sevdiğini biliyordu.
<<Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle.
Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
Ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
Ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile...>>Elissa bir süre düşünüp sonra Piraye'ce cevap vermişti Kerem'e,
Tozpembe pastel boyalarım,
Kendi dünyamı kendim boyuyordum...
Puslu, gri, soluksuz bu havada,
Kendim boğuluyordum...Güneş'in oğlu,
Ruhuma yoldaş, yanıma eş,
Artık kokmuyor Yasemin çiçekleri,
Mektupların...Önce kendini mi kaybettin de,
Piraye'n yok oldu?
Beni hayatta tutan sözlerindi,
Birer birer yok oldu.Düşlerim beynimde kilitli kalmış kafesteyken,
Hadi götür beni.
Götür ki diyarına, inanayım yeniden.
Hayatımdan daha güzel bir hayat olduğuna.Bahanem olsun yaşamak için,
Götür beni buralardan...
Hastalıkların ve ölümlerin uğramadığı bir kente,
Yalnız Güneş'in olduğu,
Hayallerin aş olduğu,
Ruhuma eş olduğun
Bir kente...Bir tek şiirlerin iyi gelir bana
Nâzım...
Göz kapaklarım milyon yıl kadar ağır,
Hiç kapanmamış gibi
Ve kirpiklerim...
Seni gölgesinde serinletecek kadar,
Serin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARŞI KIYI - Tamamlandı
RomanceYunanlı güzel Elissa, tatil için geldiği Bodrum'da gönlünü balıkçı çocuğu Kerem'e kaptırır. Modern Aslı&Kerem efsanesi tadındaki çokça romantik bu hikayede aşıklar, ömürlük bir aşk destanı için büyük bir savaş vermek zorundadır. Gülmeli, ağlamalı, m...