22. Bölüm - Aslı Olmak

1.8K 269 82
                                    




Genç kız daha ne kadar sevebilirim, daha ne kadar çok aşk taşabilir gönlümden diye hayret ettikçe daha derinden bağlanıyordu Kerem'e.

Kavurucu Ağustos sıcaklarında artık emin olduğu bir şey vardı. Önceleri sadece kibirli bir his peydah olmuştu ama şimdi tam adını koymuştu. Yaşadığı sıradan bir aşk değildi. Öyle Ahmet ve Kadriye gibi, iki hafta önce düğününe katıldıkları Fatih ve Selen gibi, hatta belki Madam Natali ve Alekos gibi değildi.
Herkesin başına gelen sıradan bir sevme hadisesi değildi hissettiği.

Elissa, ilahi bir vahiy gibi kalbinin derinliğinde fısıldayan bu hissin adını kesin olarak koymuştu. Herkes herkesi sevebilirdi, bir kadın bir erkeği çok sevebilirdi. Ancak Elissa, Kerem denince, güneşi avuçlarına sığdırmış kadar güçlü ve aydınlık hissediyordu.

Bu fikirlerini sevdiğine açtı bir akşam buluşmalarında. Kerem dalgın dalgın dinledi. Başını salladı. Biraz susup düşündü. Sonra Elissa'ya dönüp,
"Bu bir aşk değil sevdiğim. Bu bir sihir, masal, hayal, bu güneş, bu kainat... Bu bir emir! Bana öyle geliyo ki doğmadan kanıma yazılmış senin adın? Sen hep varmışın, bulup çıkarınca ben tamam olmuşum? Ama gidersen kururum? İnsan mahlukatı hiç kuruyarak ölür mü? Ben ölürüm. Hem de toprağımın üstünde kururum. Kurumuş ağaç neye yararsa ona dönerim. Çıraya. Çıra neye yarar onu biliyon mu? Yanmaya..."

Elissa cümlelerin anlamını tam olarak kavramak için dikkatli ve içi titreyerek dinlediği bu sözlere hak verdi. Gülümsedi,
"Aynen böyle. Anliyorsun. Kelimeler farklidir ama hisler ayni Keremu."
"İsimler farklı ama, hikaye aynı Aslımu?"
"Ne?"
Kerem başını sağa sola sallayarak gülümsedi.
"Sonu benzemesin!"

Nihayet vakti gelmişti efsanenin...
"Aslı ile Kerem efsanesini anlatayım sana. Büyük aşk. Sizin Romeo ve Juliet gibi."
"Ahh? Kerem, yani Romeo gibi büyük bir aşıkın ismidir?!"
"Öyle."
"Anlamı ne?"
"Kerem; asil, soylu ve cömert demekmiş. Sahi Elissa'nın anlamı ne?"
"Elissa, Elizabeth isminin modern bir versiyonu. Bazı dillerde sonradan ilave edilmiş. Kendi anlamı yok. Elizabeth isminden evrilmiş."

"Elizabeth Yunanca mıymış ki?"
"İlk Yunan İncilinde tam olarak geçiyor. Anlamı, Tanrıya adanmış, Tanrıya teslim olmuş kadın demek. Elia, Lis, Lizi gibi yüzlerce Avrupalı kadın isminin asıl kökeni bu."
"Bilmiyordum bak... Güzel anlamı varmış."
"Efsaneyi anlat?"

"Kerem, Isfahan şahının oğludur. Şahın hazinedarlığını yapan Ermeni Keşiş'in kızı Aslı'yı sever. Şah, Keşiş'ten kızı oğluna ister. Keşiş, Müslüman'a kız vermek istemezse de, şahın dileğini açıkça reddedemediği için biraz mühlet diler, mühlet sona ermeden karısını ve kızını alıp memleketten gizlice kaçar. Bunun üzerine Kerem de aşkından, Aslı'nın peşinden yollara düşer. Kuzeybatı İran'ın, Kafkasya'nın ve Doğu, Orta ve Güneydoğu Anadolu'nun bir çok şehir, dağ ve yaylalarını böylece dolaşır. Yanında sadık arkadaşı Sofu vardır. Elinde sazıyla, diyar diyar dolaşan bir âşık olmuştur. Her gittiği yerde rastladığı kimselere, dağlara, taşlara, ırmaklara, dağlardaki hayvanlara saz çalar, onlara  Aslı'nın izini sorar."
"Ahh yazik?!"

"Yıllarca süren bu gurbet ateşinde pişe pişe olgunlaşır, keramet sahibi bir 'Hak âşığı' olur. Tanrı onun her dileğini yerine getirir, önüne çıkan engeller kalkar, dağların karı, dumanı gider, ırmaklar geçit verir, beddua ettiği kimseler ya da nesneler harap olur. Yıllarca kovaladıktan sonra Kayseri'de Keşiş'e yetişir. İlkin kızdan yüz bulamaz. Kendi sevgisinin üçte birini olsun Aslı'ya vermesini Tanrı'dan diler; duası kabul olunur, Aslı da Kerem'e âşık olur. "

"Aslı sevmiyor muydu?"
"Aslı, Kerem'i hiç görmemişti."
"Ne?! Kerem, kendisini görmeyen, sevmeyen bir kızın peşinde mi dünyayı yürüdü?"
"Efsane öyle işte... Dinle;

KARŞI KIYI - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin