(Merhabalar, peşpeşe 2 kısa detay bölümüyle geldim. Kerem ve ailesinin hayatının sıkıntılarına dair açıklayıcı ve biraz üzücü şeyler olacak ama atlamamanızı tavsiye ederim çünkü bu iki bölümdeki detaylar, Elissa& Kerem aşkının geleceğinde önemli olaylara gebe.
Keyifli okumalar, sevgiler 🌸)Kerem, Ebruli Konaktaki şef garsonluk işinden ayrıldıktan sonra babasıyla dertleşmeye gitti. Mıstık 'işi bıraktım daha oraya gitmem' diyen oğlunun halinden bir tuhaflık olduğunu sezip sordu. Kerem olanları anlatmak istemese de Mıstık ısrar etti
"Sen anlatıvermezsen ben gider hesap soruveririm! Benim gıymetli efeme bi yamuk ediverdilerse de fena yapıveririm!" dedi.
Kerem Yunanlı çocukla yaşadığı kazayı ve ardından işittiği sözleri anlattı ama babası hesap sormaya gitmesin diye de Kaptan Alekos'un çocuğu nasıl kınadığını vurguladı. Mıstık o kadar öfkelendi ki ağzına geleni saydırdı,
"Başlayıvecem O Gaptan efendinin Gonağına da gendisine de! Ganere herif! O gendini ne sanıpduru?! Getimişmiş bide o gevurun piçini depene çıkatıvemiş! Gevurun dölüne bakele! Dağdan gelivemiş bağdakini govupduru! Gelisem ümüğünü sıkıveririm o keferenin! Bunla akıllanmadı Egeye dökülmekle, anlamadı Türkün gücünü! Bozmasınla bizim gafamızı, te burdan Garşı Gıyıya yüzerek gider, o palikaryayı bide ordan denize döküveririz AlimAllah!"
Kerem babasını Konağı elinde Türk bayrağıyla basıp, Yunanlı turistleri protesto etmemesi için güçlükle ikna etti. Mıstık sinirlendikçe gazetecileri toplayıp onları rezil etmekten giriyor, konsolosluğa şikayet edip sınırdışı ettirmekten çıkıyor, en sonunda hepsini İzmirden denize döküp rahatlıyordu. Bir sigara yakıp İzmir Marşını söylemeye başlıyor, sonra yeniden celalleniyordu. Kerem babasına anlattığına pişman oldu. Şimdiye dek turistlere karşı en ufak bir tersliği olmayan adamın bu denli sert çıkışmasını, aşırı milliyetçiliğe veya Yunan düşmanlığına değil, kendisine olan düşkünlüğüne bağladı.
Kışın çalıştığı özel yapım gezi teknesi imalatı yapan Hangar açılana kadar 10 gün kadar babasıyla balığa çıktı. Eylül ortasında tenhalaşan Gümüşlük koyunun keyfini gece gündüz tekneyle açılarak, bol bol yüzüp, dalış yaparak sürdü. Bu dönemde enine boyuna düşünüp kendisi için kısa vadede iyi imkanlar sunmayacak olan otelcilik işine dönmemeye karar verdi. Şef garsonluktan idari personel olmaya uzanabilirdi belki ama kazancı iyi olmayan ve her turizm sezonu sonunda yeniden işsiz kalma kaygısı bulunan bu sektörden umudu yoktu. Üstelik şımarık müşteri tavırlarından midesi bulanmıştı.
Kerem artık olgunlaşıyordu ve lise stajlarında zoraki çektiği aşırı kaprisleri çekme tahammülü kalmamıştı. 5-6 senedir çalıştığı otellerde ne eziyetler çekmişti nelere katlanmıştı da sabır taşına dönmüştü. Son olay sabır taşını çatlatmıştı.
Üniversite okuma imkanı da yoktu. Turizm işletmeciliği okusa ve okurken aynı anda çalışmaya devam edip bir yandan ingilizcesini geliştirip hatta iki dil daha ilave etse ancak büyük otellerden birinde, oda 10 yıl sonra belki, yönetici olma şansı bulabilirdi. Zaten herşey dahil konseptinde hizmet veren çok büyük otelleri sevmiyordu.
Butik otellerde hevesi vardı. Ebruli Konak gibi özel mimari dokusu, zevkli yerel aksesuarları, meraklısına hitap eden özel konseptiyle, küçük ama sıcak atmosferi olan işletmeler kurup işletmek, Kerem'in çocukluk hayaliydi. Ebruli Konağı bu nedenle çok sevmiş ve orda çalışmayı kendisi tercih etmişti büyük oteller yerine.
Liseyi dereceyle bitirmişti halbuki... Kerem'i çok seven Tarih öğretmeni lise son sınıfın başında Mıstık'ı görüşmeye çağırmıştı,
"Bu çocuğu üniversiteye yollayın, çok zeki zaten niye turizm lisesine verdiniz keşke Anadolu Lisesine gitseydi iyi bir üniversite kazanırdı. Ama olsun geç değil. Ben Keremle konuştum üniversiteye gidecek imkanım yok hocam dedi. O yüzden sizi çağırdım Mustafa Bey. Siz onay verirseniz biz müdür yardımcımla burs ayarlayacağız. Turizm İşletmeciliği okusun bari diploması olsun. Sınava da hazırlayacağız Kerem'i ama okuldan sonra çalışıyormuş. Bu son senesinde bari evde ders çalışsın." Demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARŞI KIYI - Tamamlandı
RomanceYunanlı güzel Elissa, tatil için geldiği Bodrum'da gönlünü balıkçı çocuğu Kerem'e kaptırır. Modern Aslı&Kerem efsanesi tadındaki çokça romantik bu hikayede aşıklar, ömürlük bir aşk destanı için büyük bir savaş vermek zorundadır. Gülmeli, ağlamalı, m...