Kerem nezarethaneye karakolun arka kapısından sokulmuştu babası ve avukatıyla görüşmesine izin verilmeden. Alekos'un vekalet verdiği avukatı nüfuslu biriydi ve elinden gelen her türlü zorluğu önüne koymak üzere yüklü bir ödeme almıştı Kaptan'dan.Kerem oturduğu ahşap bankın üzerinde başını ellerinin arasına almış kabustan uyanacağı anı bekliyordu sabırla. Olanlar o kadar mümkünsüz, o kadar saçmaydı ki şaka veya bir yanlışlık var denilecek diye her an bekliyordu.
Kimse gelip şaka demedi. 1-2 saat sonra aynı arka kapıdan çıkarılıp rutin sağlık kontrolü için devlet hastanesine götürüldü. Orada acil servis girişinde Alekos ile karşılaştılar. Elleri kelepçeli ve 2 polisin arasındaki Kerem'i görünce koşup saldırmak istedi Alekos oğlana. Polisler zar zor durdurdu adamı. Alekos gelen geçen herkesin duyacağı şekilde bağırarak, öfkeden iyice belirginleşen Rum aksanıyla,
"Vre seni hain Türk köpek! Sen kim oluyorsun da kendini benim kızıma layik görebiliyorsun?! Sen kendini ne saniyorsun vre garson parçasi?! Sen kimsin benim kızım kim! Seni mahvedeceyim lanet Türk! Seni doğduğun güne pişman edeceyim! Kapımdaki köpek idin sahibini ısırdın demek?! Seni kalleş, sefil, aşağılık, ırz düşmani!"
Kerem böylesi bir nefret ve hakarete neyin sebep olduğunu anlayamadı, bin yıl düşünse bile anlayamazdı. Şaşkın, korkmuş, boş bakışları ve uğuldayan kafasının içi hariç hiçbir şey hissetmiyordu. Hala bir karabasanın içinde olduğuna emindi.
Hastanede muayenesi yapıldı. Polislerden nihayet bir bardak su istemek aklına geldi saatler sonra. Ve sordu,
"Elissa nerde?"
"Kim?"
"Rum Gızı, sevdiğim?!"
Genç polis güldü oğlana.
"Hala sevdiğim diyor! Bu Kaptan denen adam senin sevdiğini uçuruvermiş aslanım! Kıza psikiyatristten ifade vermeye uygun değildir raporu çıkartıp ilk uçakla Atina'ya yallah!.. Sevdiğine güvenme yani? Sen elinde ne kanıtın varsa biran önce çıkarmaya bak. Yoksa Allah yardımcın olsun gitti 10 sene!"Kerem oturduğu sandalyede geriye yaslanarak başının arkasını sertçe duvara vurdu. Canı acımadı. Bir kez daha vurdu, daha sert! Güm sesine dönüp koridordaki herkes baktı, yanındaki polis durdurdu Onu.
Kerem uyanmayacağını anladı. Kıyamet herkese birden kopacak diye öğretilmişti ya neydi bu kulağına üfleyen Sur sesi, neydi bu başına yıkılan günahlarının hepsi, neydi huzurda kıyama duran zavallı ömrünün son günü neydi?..
Gözlerini sıkı sıkı yumdu.
"Deme abi?! Deme, deme! İşte Onu bana deme! Gitti deme... Öldür ama gitti deme!..."
"Kalk hadi karakolda ifade vereceksin."
.......
Polis memurunun Kerem'e dediği gibiydi aynen. Elissa jinekolojik muayene sonrası sinir krizi geçirip titremeye, öğürmeye, yerde kıvranmaya başlamıştı. Alekos avukatının yönlendirmesiyle derhal uzman psikiyatristten kızının karakolda ve savcılıkta sorgulanıp hırpalanmaması için travma raporu aldı. Elissa'yı Rum bir Kaptan arkadaşıyla derhal Atina'ya yolladı ve kendince, ebediyen bu Kerem defterini kapatmış oldu.
Elissa, peşpeşe yediği sakinleştirici iğnelerin etkisinden gözünü açamıyordu. Bir morfinman gibi 10 saattir uyuşturuluyordu. Kendine geldiğinde Atina'daki odasına kilitlenmiş olduğunu anladığında ise Kerem için çok geç olacaktı...
Kerem ifade vermeden önce avukatı ile görüştürüldü. Mıstığı yıllardır tanıyan ve bilen tecrübeli avukat, Kerem'e her türlü kurtuluş yolunu anlattı. İfadesinde neler söylemesi gerektiğini, telefon kayıtlarını mahkemeye sunacağını, kimlerin şahitlik edeceğini...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARŞI KIYI - Tamamlandı
Storie d'amoreYunanlı güzel Elissa, tatil için geldiği Bodrum'da gönlünü balıkçı çocuğu Kerem'e kaptırır. Modern Aslı&Kerem efsanesi tadındaki çokça romantik bu hikayede aşıklar, ömürlük bir aşk destanı için büyük bir savaş vermek zorundadır. Gülmeli, ağlamalı, m...