Vücudunun röntgen filmini çekseler doktor kendisine
'Heveslerin kursağında kalmış senin' derdi. Öylesine uzanırım sanmış ta boyu birkaç milim fazlasına yetişememiş, zıplamakla elde edememişliklerle doluydu ömrü. Kursağı, üstüne soğuk soğuk sular içtiği heveslerinin yatağıydı. Bir kuş gibi, bazen de böcek gibi hissetmesi bundandı. Dünyada anlamlı bir varlık gösteremeden geçip gitmemek için, yazgısını kıracak bir yol bulmanın nasıl mümkün olabileceğini düşünür haldeydi.Korhan, daha fazla para kazanmanın daha çok çalışarak mümkün olmayacağını çok erken yaşta kanıksamıştı. Askere gitmeden önce sevdiği bir kızın ailesi tarafından söylenen, 'biz sefil bir balıkçıya kız vermeyiz!' sözü kursağını kanırtarak böğrüne inip oracığa lök diye oturmuştu mesela. Sefil bir balıkçı olmak yada olmamak meselesi ise babası gibi daima helal kazanmaya, yetinmeye ve şükretmeye meyilli olmayan kafasının baş köşesine taht kurmuştu. Korhan babası gibi olmayacaktı. Nasılsa nasıl... Kafasının içindeki türlü dolambaçlı yollarda, kızıl kurnaz tilkiler kuyrukları birbirine çarpışmadan cirit atıyordu ya, o tilkilerden birini kuyruğundan yakalasa yeterdi.
Sabah kahvaltı sofrasında yine kavga etmişti babasıyla. Korhan geceleri çalışmak için Mıstıktan emektar balıkçı teknesini istiyor, Mıstık vermiyordu oğlunun yasak olan bazı balık türleri avcılığını yapıp başını belaya sokmasını istemediği için. Korhan babasına öyle söylüyordu ama tekneyle sadece avcılık yapacak olsa iyiydi. İnsan kaçakçılarıyla münasebet kuralı, bir kaç seferde hayal ettiği hayatı kurmasına yetecek kadar çok para kazanabileceğini öğreneli, rahat uyku uyuyamıyordu. Deneyecekti. Azdan az, çoktan çok giderdi, kaybedecek neyi vardı. Babasının şeref, gurur, adamlık, delikanlılık, helal, günah, sevap lafları para etmiyordu.
Adama şerefi kadar kız vermiyorlardı mesela. Gururu kadar elbise giydirmiyorlardı. Sevabı kadar ev sahibi olamıyordu. Delikanlılığı kadar iyi arabalara bindirmiyorlardı. Adamlığı kadar hürmet etmiyorlardı. Her şey parayla ölçülüyordu, her şey.
"İnsan gibi yaşayıvercem ben be! Bıktım senin boş laflarından Mıstık Reis! Akıl vercene para ver emme o da sende pek yok! Aha şu gızı ameliyat ettiricem ameliyat! İlik buluvercem, gerekirse parayı basıp dönör satın alıvercem! Aha bu anama gocaman düzgün ev alıvercem, yepyeni eşyalar düzüvercem! Pazarlara iğne oyası yetiştirivercem diye genç yaşında kör olmaycak benim cefakar gadın anam! Aha bu saf oğlunu garson parçası olmaktan gurtarıvercem! Sana Hal'de dükkan açıvercem! İnsan gibi yaşayıvercez, bizde gıçımızın dibindeki denizde yüzcez, turistlere eşşeklik etmeycez! Çalış çalış ebenin amı beş karış Mıstık Reis! Sen eşşek adamsın ben senin gibi eşşek olmeycem görcen, senin yapamadığını yapıvercem!" dedi.
Kerem avlunun bir ucunda, Gülşen diğer ucunda, Nazlı eski ahşap kapının içindeki sineklik olarak asılı eski tülün altında, babaannesi evin salon camında, Mıstıkla Korhan avlunun ortasında dikilip dururken bu ağır cümlelerin hepsini saydı döktü Korhan. Avlunun ortasına devasa bir gök cismi gibi bıraktı. Son cümlenin yarattığı krater çukuru gibi derin boşluğun etkisi en ağırıydı. Gülşen kocası eline bir sopa alıp, askerden gelmiş büyük oğlunu eşşek sudan gelinceye kadar dövüp mahallede 3tur döndürecek diye bekledi.
Mıstık ise bedenine inme inmiş gibi dudakları çarpık bir şekilde aralık, gözleri donuk bir ifadeyle kalakalmıştı.
Gülşen
"Ayyy!" diye feryat etti ama olduğu yerden kıpırdayamadı. Kocasının felç geçirdiğini sandı. Kerem acı acı yutkunup başını eğdi. Babası yerine yüreği ezildi. Abisi yerine utandı. Nazlı ağlamaya başladı.Mıstık baktı, baktı. Başını salladı. Bir sigara yaktı, derin bir nefes çekip dumanını üfledi.
"Allah versin yapıver. Ben adam olamadım, sen ol eşşoğlueşşek olarak galıveme, adam oluver gari... Nasihat etmeyi bilen bu gariban buban, başarıverdiğinde takdir edivemeyi de bilir elbet."
deyip başını eğdi. Ağır adımlarla sallana sallana ve sanki yer ters dönmüşte o avlu başına geçmiş gibi bir ağırlığı daha sırtına yüklenip yürüdü gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARŞI KIYI - Tamamlandı
RomanceYunanlı güzel Elissa, tatil için geldiği Bodrum'da gönlünü balıkçı çocuğu Kerem'e kaptırır. Modern Aslı&Kerem efsanesi tadındaki çokça romantik bu hikayede aşıklar, ömürlük bir aşk destanı için büyük bir savaş vermek zorundadır. Gülmeli, ağlamalı, m...