KARŞI KIYI - Tamamlandı

54.Bölüm - Bayram Sabahı/2

Anladı ki hayat, birinin sizi sevmesidir. Sevgi ise eşlik etmekle beraber hayatı anlamlandıran en önemli şeydir. Eğer sevenleriniz, eşlik edeniniz yoksa, zamanda yok hükmündesinizdir. Milyarlarca yıla ve üzerinden gelip geçmiş sonsuz sayıda canlıya ev sahipliği yapmış yaşlı mavi gezegende; kavramların en bilinmezi olan zamana karşın, insanoğlunun ömür saydığı ufacık form, ancak sevildiği ve hatırlanacağı gönüllerde iz bıraktığı ölçüde varolabilmiştir. Kahkahanıza, hüznünüze, verdiğiniz çabaya, düşüşünüze ve yükselişinize, başardıklarınıza, yaş aldıkça değişen simanıza, simanızda beliren kırışıklıklara ve nihayetinde yürüdüğünüz yola eşlik edebilmiş sevenlerinizin yüreğinde edindiğiniz yer, dünyada anlamlı bir varlık gösterebildiğinizin yegane kanıtıdır.

Birini aşkla sevmek ve sevilmek hadisesi ise tüm yolcuğa şahitlik ve eşlik edilmesini ister. Bilinçaltı,  kodlarında, varolan neslin devamını sağlama güdüleri somut kazanım ise, kendini gerçekleştirme basamağının soyut tatmin ayağı; birileriyle bir hayat paylaşma olgusudur. Acısıyla tatlısıyla diyerek gözü kapalı bir içsel kabulle çıkılan bu yolu, yine acısına tatlısına rağmen güzeldi diye bitirebilmek istenir. İlk imzayı atarken gülerek tuttuğunuz eli, son nefeste minnetle tutabiliyor olmak, aşkın en yüce temennisidir.

Önlerinde uzun yıllarının olacağına dair garantileri olsa bile son ana kadar başlarından neler geçeceğine, hala aşık ve sadık kalabilmeye kimse garanti gözüyle bakamaz. İnsanoğlunun yarınının garantisi olmadığı gerçekliği ise sevgi bağlamında ana odaklanmayı mecbur kılar. Öyleyse o anda yanında olan eş seçimi için geriye dönük bir muhakame yapmak belki en geçerli yol olacaktır. Kişi durup düşündüğünde, gözlerini kapayıp derin bir nefes aldığında ve bir dakika sonra hayata gözlerini yumacak olduğunu varsaydığında, yanındaki kişiyle olmanın en büyük şükür sebebi olduğunu düşünebiliyorsa, asla gam duymuyorsa, sevgi anlamını bulmuş demektir.

Elissa ve Kerem, aynı anda, aynı hisleri paylaştıklarından sonsuz kere emin ve hallerinden ölesiye memnundu. Ne yaşandıysa demekki lüzumluydu ve olması gerektiği için olmuş, geçmiş; şimdiki mutluluklarının böylesine çağlamasını kendilerine hediye etmişti. Geleceğe dair andan aldıkları güç kadar umutluydular. Geçmiş bağları ne kadar kuvvetliyse gelecekte onları bekleyen her tür muhtemel sıkıntıya karşı metanetleri de o kadar yüksekti. Aşk, evlilikte taçlandıktan sonrasında bir güven sınavıydı. Elleri birbirlerine böylesine kenetlenmişken geriye kalan tuz biber biraz da çeşniydi. Aile mesela...

Kerem, Elissa'yı yüreğinin derininde yakaladığı yalnızlığından sevmiş, ona neşeli bir aile vermeye yemin etmişti. Elissa ise Kerem'in sahip olduğu güçlü aile bağlarına hep gıptayla bakıp bir gün o bağların bir parçası olmayı dilemişti. Şimdi gün gelip çatmıştı. Gümüşlük Beldesindeki 9 nüfuslu Vardarlı Konağında çifte bayram havası hakimdi.

Bayramın birinci günü, tüm ev ahalisi bayram namazından önce uyanıp hazırlıklara başlamıştı. Kerem, oğlunu Yeşim'den alıp camiye bayram namazına gitmiş, evdeki kadınlar muhteşem bir kahvaltı sofrası donatmak için hazırlıklara başlamıştı. Elissa, etekleri zil çalarak kuş sütü eksik bir sofra hazırlamaya koyulan kayınvalidesi ve mutfak yardımcılarına bakıp,
"Ben ne yapayım? Şunu şuraya mı koyayım? Böyle olur mu?" diyerek hazırlığa kendince dahil olmak için uğraşıyordu. Neye elini atsa Gülşen'in memnuniyetsiz bakışlarıyla karşılaşıyordu. Daha ne olduğunu anlamadan elinden tabaklar kaşıklar alınıp sofraya dizilince elleri bomboş ve hevesi kursağında kalıyordu.

Nurhan gelip eline bir fincan çay tutuşturdu,
"Sen otur, çayını iç gelin hanım. Biz yapıvercez herbi şeyi." Dedi.

Elissa omuz silkerek verandaya çıktı elinde çayla. Bir yudum alıp yüzünü kırıştırdı ve ben çay sevmem ki diye düşünüp fincanı bir kenara bıraktı. Üniversite yıllarından edindiği alışkanlıkla sütlü yulaflı ve meyveli hafif atıştırmalıklar yiyerek kahvaltı ediyordu genellikle. Yunan kültüründe de bol yeşillikli, peynirli ve zeytinyağlı kahvaltı masalar vardı ama Elissa tek başına o masalardan keyif almıyor, sadece tatillerde eski arkadaşlarıyla bir araya gelince özenli kahvaltılar ediyordu.