45. Bölüm - Güneş

2.1K 281 78
                                    




(Hiçbir hikaye, çok acı çektik bundan sonrası güllük gülistanlık demez. Mevsimler gibi ömür, her yazın ardından hep sonbahar, hep kış gelir, gelecek. Önemli olan ayaza da hazırlıklı olmak.) Demişti Madam.
Elbette her zaman yeni sıkıntılar karşısına çıkacaktı. Beklenmedik değildi üstelik fakat aşılamaz da değildi Kerem'in gözünde.

Yeşim'in babası Faris, Marinadaki ofisine randevu almadan, hatta sekreterini azarlayıp kapı çalmadan bodoslama girivermişti. Kerem başını işinden kaldırıp derin bir nefes aldı.

"Buyur Faris Abi? Hoş geldin." Deyip oturması için yer gösterdi nazikçe. Kendisi gidip konuşmalıydı aslında, kabalık ettiğini bildiği için alttan alacaktı, adam belli ki sinirliydi.

"Hiç hoş gelmedim damat! Boşanma moşanma bir şeyler duydum, ne demek bu? Biz eşekbaşı mıyız en son haberimiz oluyor! Dahası damadım çoktan başka sulara yelken açmış da..."

Kerem lafını kesti adamın,
"Şimdi dahasını bırak. Otur hele bir kahve içerken konuşalım."
"Ayağına getirttin birde kayınbabanı senden beklemezdim Kerem!"

"Haklısın ben gelmeliydim özür dilerim. Otur şöyle."

Öfkeli adamı oturtup birer acı kahve söyledi ve sekreterinden telefon bağlamamasını ve ziyaretçi kabul etmemesini istedi. Kahveleri gelince adamla karşılıklı oturdu.
"Yeşim ile konuştun mu? Açıkçası babamla önce ben konuşayım dediği için ben sana gelmedim."

"Geldi zırvaladı bir şeyler! Oğlana sünnet düğünü yapacaktınız bu ne iştir oğlum böyle birden bire? Bak erkek adamsın ne halt ettiysen derhal vazgeç, karındır, çocuğunun annesidir, elbet affeder. Öyle pire için yorgan yakmak olmaz."

"Öyle değil. Yeşim'le anlaşmalı boşanıyoruz. Tek taraflı bir karar değil bu. Üstelik yeni de değil, biz birkaç senedir ayrılmayı düşünüyorduk zaten. Anlaşamıyoruz, saygımız sevgimiz evlilik yürütmeye yetmedi. Dostça, güzellikle ayrılıyoruz."

"Karını o Rum gevuruyla aldattın bide dostluk anlaşma diyorsun, külahıma anlat sen onu! Benim kızım gururludur, sen gidip gönül alacağına bir de üste çıkıyorsun?"

Kerem nefesinin daraldığını hissetti ama bu yüzleşmeyi bir şekilde tatlıya bağlamak zorundaydı. Yeşim'e kalsa herkese gerçeği en başından anlatacaktı. Kerem bunu kabul etmiyordu. Karan'ın iyiliği için düzeninin devam etmesi gerektiğini düşünüyordu. Tüm yalanları bu adamdan korktukları için söylemişken yıllar sonra nasıl döneceklerdi? Öyle kolaysa niye söylenmişti bunca yalan?

"Faris Abi... Yeşim akıllı, kendi ayakları üstünde duran, güçlü bir kadın. İyi bir anne. Benim onun hanımlığına da anneliğine de bir diyeceğim yok. Biz çok genç yaşta bir heves ettik, evlendik. Pişman değiliz elbette kısmet böyleymiş ama sevgimiz bitti. İkimiz de genciz, halimiz vaktimiz yerinde. Neden sevgisiz bir evliliğe hem kendimizi hem çocuğu mahkum edelim? Biz her zaman Karan için dost kalacağız ve inan böylesi herkes için daha iyi olacak. Ben Yeşim ve Karan'ın hayatını en iyi şekilde sürdürmesi için yine elimden geleni yapacağım. Nafaka, tazminat, velayet, her konuda güzellikle anlaştık."

"Paranla mı def ediyorsun kızımı başından?!"

"Öyle şey olur mu, ne def etmesi? Yeşim de boşanmak istiyor dedim ya. Ben sadece onların bensiz de en iyi koşullarda yaşamasını garanti ettiğimi söylüyorum sana. Karan'a şirket hisselerinin yüzde kırkını devrettim. Hesabına da yüklü miktarda para yatırdım. Yeşim'e istediği yerden ev aldık ve otellerden hisse verdim."

"Ne kadar?" diye sorarken kaşlarını kaldırıp gevşemiş bir tavırla oturduğu deri koltukta arkasına yaslandı Faris. Kerem bu adamın tavrını yumuşatacak ve uzlaşma sağlayacak şeyin para konusu olduğunu biliyordu. Öyle az buz para değil, epeyce yüklü meblağlar söz konusu olduğunda açılamayacak kilit olmadığını öğreneli hayata ve insanlara karşı daha akıllıca yaklaşıyordu. Açık konuştu,

KARŞI KIYI - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin