24. Bölüm - Ayak Sesleri

1.7K 292 148
                                    


"Olmadi! Yapamadim!" diyerek asık bir yüzle gelip sevgilisinin kollarına atıldı ve ağlamaya başladı genç kız.

Kerem üniversite sınav sonucunu beklediğini biliyordu Elissa'nın.
"Ah! Deme ya? Hiçbiri mi olmadı?"

Elissa burnunu çekerek Kerem'den bir adım geriye çekildi ve kaşlarını çatarak terslendi,
"Ne diyorsun yani ben salak mıyım?! İzmir olmadı! Math ve physics (matematik ve fizik), hepsi full yapmisim ama sizin tarih ve türkçe benim berbat! Iatrikí Scholí (*Tıp Okulu) olmuyor! Babama bizi söyleyecektim! Avrupa'daki okullardan 2si kabul mektubu yollamişlar, Atinadaki okuluma. Babam, Edinburgh Universty'ye gitmemi isteyecek."

Kerem düşünceli halde alnını ovuşturdu. Elissa'yı elinden tutup yanına oturttu.
"Doktor oluvercen? Git. Nereyeyse git, oku Rum Gızı. Sana söz verdim, ben burda beklerim."

Elissa hışır hışır burnunu çekti,
"O okul 6yıl! Kerem?! Dayanamam sensiz?! Ne yapacayiz?!"
"Aşkım daha 18 yaşındasın gitmeyip ne yapacaksın? Ben daha askere gidicem. Sonra Raşit Ustanın durumu malum, işsiz kaldım yine... Sen bari oku, kurtar kendini."

"Ne boş konuşuyorsun, seni umursamaz adam! Neden seni istediğim kadar beni istemiyorsun?! Ben dayanamam diyorum, sen bana git diyorsun?!"
"Ne deyim güzelim?"

Elissa derin bir nefes alıp,
"Evlenelim!" dedi.
Deyiverdi.
Kendisi de inanamadı.

Kerem ise, çenesi aşağı düşecekmiş gibi ağzı açık bakakaldı. Önce dudaklarını ısırdı kaşları çatılarak. Elissa'nın kendisine mahcup ve komik bakışlarıyla ise gülmeye başladı.
Ellerini tutup öptü,
"Ah benim güzelim. Canevimden vurma beni. Ben seni tahmin ettiğinden de çok öte seviyorum ama, sana kıyamam. Sen benden delisin, kendini şimdi böyle bir ateşe atmana göz yumamam. Ne kadar istesem de... Sana bunu yapamam. Okulun bitsin! Diplomanı aldığın gün, elimde yüzükle kapındayım! Hem öyle evlilik teklif edilmez sevdiğim."

"Nasıl edilirmiş?!"
"Beklersen görürsün."

Elissa hırsla omuz silkti. Keremden uzaklaşmayı mantığı kabul etse de kalbi kabul edemiyordu. Kerem'in sözleri ne kadar tatlı olsa da canını yakıyordu. Huysuzluk edip durdu.

Kerem ise dışardan yüzü gülse de, sevdiğinin 6yıl İskoçyaya tıp okumaya gidip te bir daha kendi yoksul imkanlarına ve renksiz hayatına dönmek istemeyeceğine emin, peşinen kırgındı. Ama kırgınlığı kıza değildi. Kendine de değildi. Aslında kimseye değildi. İsyan da etmiyordu, çünkü inançlıydı ve elindekilere şükretmeyi de bilirdi. Sadece kalbi derin derin acıyordu.

Nasıl etse de, Elissa ile imkanlarını denklese bilmiyordu. Bilmediği için, ümidi sadece mucizelere bağlıydı. Düşününce ise hayatı, kendisine tek bir mucize hakkı sunduysa, onu da Elissa'nın aşkıyla bitirdiğini zannediyordu. Dahası olmayacaktı. İmkanı olsa hiç düşünmeden peşinden giderdi. Evlenirlerdi hemen. Orda bir iş bulur, kızı okuturdu. 'Hadi ordan!' dedi kendi içindeki edepsize.
'Pasaport çıkartçek paran bile yok züğürt efe?!'

Elissa İngiltere'deki okulun yıllık masrafının 15 bin Euro olduğunu da laf arasında ağzından kaçırmıştı. Kerem için birarada görmesi imkansız bir miktardı.

"Hadi kalkalım gari. Raşit Ustam bugün taburcu oluveriyo." dedi oturdukları Kuytu Kafede birer kahve içtikten sonra. Taburculuk gününde Elissa da gelmek istemişti. Birlikte Raşit'in evine gittiler. Hastayı Şenol hasta nakil aracıyla hastaneden alıp gelecek, Kerem önden eve gidip havalandıracak ve eksik varsa market alışverişi yapacaktı. Raşit'in arabası da Keremdeydi günlerdir. 1 hafta boyunca hastanede tek refakatçi olarak geceli gündüzlü kalıp, Ustasının her türlü bakımıyla ilgilenmişti. Bir süre evinde de yaşlı adamla birlikte kalmayı düşünüyordu. Yani oğlu Deniz söylediği gibi, geri gelip bir bakıcı bulana dek, kalmalıydı.

KARŞI KIYI - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin