"Atı alan Üsküdar'ı geçivemiş oğlum çoktan ya, nese! Madamdan gızı isteyelim bakem. Ya vemezse Allah muhafaza, nederiz Rum gızsız?" Diye hem söylendi hem bahçe kapısından girerken besmele çekti Gülşen.Evinin ve gönlünün direği eşi Mıstık'ı ve ilk göz ağrısı oğlu Korhan'ı kaybettikten sonra tutunduğu tek dalı Kerem'di. Kerem'den bir evlat olarak gönlü razıydı, o da yuvasını kursun, mutlu olsun, sevdiğine kavuşsun istiyordu. Ama yaşadığı onca yıkımın ardından pır pır eden ana yüreği, 'oğlum ya yine üzülürse' diye kendi kendini yeyip bitirmeden duramıyordu. En fenası ise Gülşen için yabancı gelin almaktı ki, gelenekçi zihniyeti, farklı din, milliyet ve kültür ayrımıyla nasıl baş edip durumu kabulleneceğini bilemiyordu.
Nazlı kocaman gülümseyerek taşıdığı gelin bohçasını tek eline geçirip abisinin sırtını sıvazladı. Erkek tarafı olarak kalabalık gelmişlerdi Elissa'yı istemeye. Gülşen'in teyzesi, teyzekızı, halaoğlu, Kerem'in arkadaşı Burak ve eşi, Ahmet ve Kadriye, Canan katılmıştı ekibe.
Madamın evinde ise kız tarafı olarak Ziya Amcaları, Madam, Elissa, Andreas ve Ela, Elissa'nın başhekimi Ayla Hoca, sekreteri Begüm ve doktor arkadaşı Demet hazır bekliyordu. Türk geleneklerine göre hazırlanmıştı ev ahalisi. Kapıda misafirleri güler yüzle karşılayıp buyur ettiler. Kerem kalabalık grubun en sonunda üzerinde takım elbisesi, yüzünde sinekkaydı damat tıraşı ve elinde gül buketiyle içeri girerken çok heyecanlıydı.
Elissa, koridorun sonunda üzerinde hoş bir tozpembe elbiseyle güzelce süslenmiş, uzun açık kumral saçlarını ensesinde topuz yaptırmış, gülümsüyordu. Kerem önünde durup çiçek buketini uzatınca mırıltıyla teşekkür etti. Kısa ve heyecanlı bir bakışmanın ardından salona geçtiler. Elissa tembihlendiği üzere kapının aralığında ayakta durdu.
Gülşen, müstakbel gelinini alıcı gözlerle tepeden tırnağa süzdü. Diz üstü ve dekoltesiz elbisesi ölçülüydü, saçı ve makyajı güzelliğine yakıştığı kadar abartıdan uzaktı. Zaten Elissa çok güzel bir kadındı, buna diyecek bir şeyi yoktu. Kaynana gözüyle giyim kuşamını ve tavrını da beğendi. 'Bu kız bize uymak için elinden geleni yapıyor' diye düşünüp biraz rahatladı. Böyle önemli bir günde Mıstık yanında olmadığı için zaten içi yeterince buruktu ve gelene dek ağlamaktan gözleri şişmişti. Nazlı biraz pudralayıp kapatmaya çalışmıştı kadının kırmızı gözlerini. Kerem ise çok üzülmüştü annesinin bu haline ve en mutlu gününde biraz olsun babasının yokluğunu hatırlatmaması için çok rica etmişti.
Kerem, ailesi ve yakın dostları yerleşip hal hatır sorma faslına koyuldu. Madam ve Ziya ev sahibi olarak yan yana oturmuştu. Kahveler pişirildi. Mutfakta önceden yapılan hazırlıklar sayesinde Ela, Begüm ve Elissa hemen konuk sayısına göre orta şekerli kahveleri hazırladı. Elissa ocakta tek bir küçük cezvede Kerem'e özel damat kahvesi pişirirken kızlar,
"Tuz koy tuz!" Dediler.
Elissa, bu Türk âdetini duymuştu fakat uygulamayacaktı.
"Keremim beni seviyor, tuzlu kahve içmesine gerek yok!" Deyip bir kaşık bal koydu kahvesine. Sapına kırmızı kurdele bağlı fincanı minik aynalı bir tepside tek ve ona özel olarak servis etti. Böylece Kerem'e tuzlu kahve içirme hevesi genç kızların kursağında kaldı. Kerem ballı kahvesini memnuniyetle içerken bakışlarını Elissa'dan bir an olsun ayırmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARŞI KIYI - Tamamlandı
RomantizmYunanlı güzel Elissa, tatil için geldiği Bodrum'da gönlünü balıkçı çocuğu Kerem'e kaptırır. Modern Aslı&Kerem efsanesi tadındaki çokça romantik bu hikayede aşıklar, ömürlük bir aşk destanı için büyük bir savaş vermek zorundadır. Gülmeli, ağlamalı, m...