38. Bölüm - Sen de Farkındasın

2.1K 311 128
                                    



Akşamüstü bir anda lodosa dönen Haziran akşamında, Bodrum'da yağmur başlamıştı. Elissa, babasının guletinin yıllardır bağlı bulunduğu Marinada Kerem'i görmeyi beklemiyordu. Tekneyi satmak için telefonda görüştüğü aracılar, bu saatte alıcıyla teknede buluşacağını söylemişti. Yine de etrafa başka birisini daha görme umuduyla bakındı.

Kerem Elissa'nın kararsızlığını görüp birkaç sert adımda yanına gelip karşısına dikildi. Selam vermeden ve yüzüne bakmadan, kararlı bakışlarını o efsane tekneden ayırmadan konuştu,

"Satılıkmış? Bana sat."

"Ne?!"

Elissa şemsiyesinin altında büzüşüp iliğine işleyen soğuktan daha çok kalbini titreten bakışların ayazıyla başka kelime edemedi. Elini kaldırdı bekle, der gibi. Çantasını karıştırmaya başladı. Kerem anlamadı kadının ne yapmaya çalıştığını. Elissa derin nefesler alıp çantasından çıkardığı küçük şişe suyuyla tansiyon ilacını içti. Kerem'e döndü,

"Şimdi söyle?"

Kerem omuz silkti. Dudaklarını kemirerek,
"Ne içiyosan bana ver ondan!" Diye söylendi. Elissa cevap vermedi, anlamadı niye öyle dediğini. Kerem hala dönüp bir kez olsun başını çevirip yüzüne bakmadı kadının. Başıyla işaret etti,

"Tekneyi diyorum. Bana sat! Tersanem var, tamir ederim. Fi Grup, tekneye 87bin euro teklif etmiş. 90 bine bana sat!"

Teklif etmiyor, emrediyordu adeta. Tekneyi satın almaya kararlıydı. Elissa bu beklenmedik teklifle şaşırdı, ne yapmaya çalıştığını anlayamasa da dostane bir alışverişe benzemiyordu. Bir adım daha yaklaşıp hızlanan yağmurun altında sırılsıklam olmuş, bir heykel gibi kıpırdamadan duran adama dikkatlice baktı. Cevaplar aradı heykel gibi kaskatı ifadesinde. Adeta binlerce yıl önce oyulduğu mermer kadar dilsiz dudaklarda...

Kerem'in kaşları çatık, dişlerini sıkmaktan çenesi kasılır halde sert duruşunu profilden hasretle izledi. Gece kadar siyah saçlarından ve uzattığı gür sakallarından damlayan sular göğsüne düşerken adam hiç kıpırdamıyordu.

Elissa da şemsiyesini indirip yere bıraktı. Gözlerini yumup ıslanmaya razı geldi, onca yıl acı ayrılık kaderine razı geldiği gibi. Belki bu yaz yağmuru yıkardı olanları...
"Neden?" diye sordu nihayet.

"İyi parça! Tamir eder satarım ben bunu."

Elissa bu cevaptan tatmin olmadı.
"Eski ve arızalı. Daha iyisini alabilecek paran var? Neden bu tekneyi istiyorsun?"

"Sen neden olduğunu sanıyorsun?!"

Elissa acı acı gülümsedi. Bildiği, sevdiği, özlediği Kerem'in  bu üst tondan konuşmasına alışık değildi. Fakat alışık olduğu bir şey yakalamıştı.
"Soruma soruyla karşılık vermen, hiç değişmemiş."

Kerem cevap vermek yerine eskiye dair hiç istemediği bu atıfa karşı yüzünü kırıştırdı. İçinden küfür etmek geldi, dişlerini sıkarak tekneye bakmaya devam etti. O gulet, o günden beri yaz kış, yağmur fırtına demeden her an yanıyordu gözünde. O akşamüstü sağanak altında bile hala o alevleri gördüğüne yemin etse başı ağrımazdı.

"100 bin! Euro! Bana satmazsan kimseye satamazsın Elissa Hanım! Burda beni ezip geçecek Allah'ın kulu yoktur. Bir sözümle hurdalığa attırırım tekneni!"

"Beni tehdit etmene gerek yok. Satacağım. İstiyorsan senin olsun. Tamam. Yalnız, bana niye bu kadar öfkeli olduğunu söyle? Lütfen?"

Kerem bakışlarını tekneden ayırıp ağır ağır Elissa'ya döndü nihayet,
"Bir de soruyor musun?!"

KARŞI KIYI - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin