Tek bir seferlik olarak Mark Lee'nin bakış açısından bölüm yazıyorum çünkü neden olmasın:)Mark Lee'yi de tanıyalım istiyorum.
***
Lee Malikhanesi, Gangnam~
Hayatı gelişine yaşayan biriydim. Planlar yapmazdım mesela. Hiç sınırım yoktu. Ben de dahil çevremdeki herkes benden her şeyi beklerdi. Bunu derken güvenilmez bir piç olduğumu ima etmiyordum. Sadece bu bir gerçekti ki ben kendi çizgimde ilerlemeyi seviyordum. Etkilerden ve seslerden uzak.
Kontrol manyağı bir anne ve her daim telaşlı olan bir babayla bunu nasıl başardığımı kesinlikle bilmiyordum. Babam ne zaman bir sorunum olsa ortalığı ayağa kaldırır, annem ise babamın huyunu bildiğinden gelmeye tenezzül dahi etmez, eve gittiğimde yaptığı karşılama seremonisiyle ve verdiği uzun süreli cezalarla gerekeni yapardı.
Herkes rolünü ve yerini biliyordu anlayacağınız.
Ağabeyim Jaehyun ise benim aksime çok sinirlenmedikçe dik konuşmaz, çocuklarla iyi geçinir ve şirketin sıkıcı yardım yemeklerinde şarkılar söylerdi. Yüzündeki sevimli gamzelerden olsa gerekti ki herkes onu samimi bulurdu. En azından çoğu zaman.
Lee Ailesi olarak dışarıda çizdiğimiz 'asil, burnu havada ve zengin' aile profiliyle alakamız olduğunu sanmıyordum. Babam hala gazeteyle tuvalete girdiğine ve annem de terlikle bizi evin odalarında kovaladığına göre hala fazla asil sayılmazdık. Burnu havada olma konusu ise kişiden kişiye değişebilirdi sanırım... Ancak zengin olduğumuz kısmı tamamen doğruydu. Zengin ve mutsuz çocuk profiline de girmiyordum kesinlikle. Her ne kadar onlardan oldukça zıt olsam da ailem beni sevgiyle yetiştirmişti.
Yeni insanlar her daim hayatıma girip çıkmak isterdi. Ancak ben muhattap olmaktan hep kaçınırdım. Çok sıkı dostlarım elbette vardı. Onlar dışında kimseye kolay kolay güvenmez hatta birkaç kelimeden fazlasını kurmak da istemezdim.
Fakat bu kuralların bozulduğunu hissediyordum son günlerde.
Ben yardımsever falan değildim. Uzun süredir tanımadığım ya da samimi olmadığım biri için kılımı bile kıpırdatmazdım kaldı ki fazla üşengeçtim tüm bu sosyal kelebeklik işleri için. Genelde ben otururdum ve insanlar etrafıma doluşurdu. Olay buydu.
Fakat bu kez ayağıma kimsenin geldiği falan yoktu. Oğlanın tekiyle tuvalette tanışıp, yaşanan binbir rezillikten ve bir tutuklanma vakasından sonra onu evine bırakacak kadar yakınında olmak mı? Hadi ama! Bu saçmalıktı!
Arabadan indiğinde gözlerim uzaklaşan bedenindeydi. Adımları ağır ve savsaktı. Düştüğünden olsa gerek ağrısı artmıştı.
Ve sen de yardım etmek istedin?
Sinirle bir nefes aldım. Burada olmam manyaklıktı. Babam duysa beni mahvederdi muhtemelen. Birkaç saniye daha ilerleyen bedeninde durdu gözlerim.Saçlarının uçuştuğunu görebiliyordum.
Arabayı hızla sokaktan çıkarırken aklım oldukça doluydu. Hayatıma günden güne girmesine elim kolum bağlı şahit oluyordum. Onu tanımıyordum fakat onu koruyordum. Ve en önemlisi de ona her yaklaştığımda oluşan o aptal çekim yüzünden hırçınlaşıyor ve onu laflarım ya da hareketlerim aracılığıyla incitiyordum.
Arabadaki kokusunu hala alabiliyordum. Kendisi gitse de kokusu buradaydı. Onunla Chenle'nun yatağında karşılaştığımızda kokusuna bilmeden de olsa iltifat ettiğim aklıma geldiğinde delirmiş gibi saçımı çekiştirip alnımdaki teri sildim. Bu kadar aptal olduğumu ben bile bilmiyordum! Öylesine saçma bir karşılaşma ve geceydi ki! O akşamı düşünmek bile sinirimi bozuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finally//Beautiful Stranger • markhyuck
Teen Fiction//markhyuck// ... Birkaç kez sertçe yutkunup ilk kez dolan gözlerini gizlemeden gözlerime baktı. Yağan yağmur muydu bütün bedenimi üşüten, yoksa onu bu denli güçsüz görüşüm müydü bilmiyordum. " Değişimden korktuğumu biliyorsun, belki de bu yüzden he...