Düğün Dernek Bir de Bebek

1.3K 127 133
                                    

Merhabalar sevgili okurlarım!

Nasılsınız? Umuyorum ki herkes sağlıklı ve iyidir.

Uzun zaman oldu farkındayım ama başka meşguliyetlerimden dolayı buraya girip yazacak doğru zamanı bulamadım bir türlü. O nedenle özür dilerim. Finale 3-4 bölüm kalmışken sizlerden ricam bu son bölümlerde yorum ve oylarınızı esirgememeniz. Gerçekten sona geldiğimize inanamıyorum.☹Genelde uzun bölümlerle yazdığımdan nasıl geçtiğini fark etmedim.
Finally// benim için çok değerli çünkü buradaki ilk ficim. Ve kendimden parçalar katarak da yazdığımdan dolayı ayrılmak zor geliyor...
Umarım bu bölüm herkesin hoşuna gider.
İyi okumalar~
***
.
.
.

Jeju Adası, Güney Kore~

İnsanlar hep yaşadıkları anın bir adım gerisi ya da ilerisini dertlendiklerinden, bulundukları güzel zamanın tadını çıkarma vakti bulamazlardı.
Öyle ki bazen bu durum artık hayatta ne olursa olsun hiçbir tat alamama durumuna getirirdi sizi. Neşeniz kaçar, her şeyi gereksiz ve geçici diye nitelendirmekten başka bir şey yapamaz hale gelirdiniz.

Çıplak ayaklarım kızgın kumun üzerindeyken bütün bedenim esen ılık rüzgarın verdiği o tuhaf hisle gevşemiş halde uzandığım havludan doğrulup neredeyse bomboş olan plajda benim gibi uzanmış halde günlerdir elinden bırakmadığı kitabıyla aşk yaşamakta olan sevgilime çevirdim bakışlarımı.

Onu görmesem de fikirlerimde, soluduğum havada, yaptığım her işte varlığını hissedebiliyor olmak güzeldi belki fakat o farkında değilken öylece oturup güzel yüzüne bakmak her şeyden daha güzeldi.

Aklımı kurcalayan şeylerin getirdiği ağırlıktan mıdır bilmem, buraya geldiğimizden beri hiç konuşmamıştık. Sürekli nereden bu konuma geldiğimizi ve ilerde işler tamamen yoldan çıkarsa nasıl baş edeceğimi düşünmekten kurtulamıyordum son zamanlarda. Çünkü ilişkimizde her şey yolunda gidiyordu.

Dünyanın en bahtsız insanı Lee Donghyuck'tum ben, elbette bu durumda tedirgin olacaktım.

Beni bu kadar sevmesi bir yana dursun sanki başından beri onu seven ben değilmişim de oymuş gibi hissettirmesi kalbimin bedenime sığmayacak kadar ağırlaşmasına sebep oluyordu. Dudaklarıma bıraktığı hassas öpücükler, her sözüme verdiği değer, gözlerinde gördüğüm aşık adam ve kendini akışa bırakışı her gün biraz daha ona bağlanmama sebep oluyordu.

Tanrı biliyordu ya, şu hayatta bir başka erkeği daha bu kadar sevmemiştim. Mark Lee ilklerimi almayı öyle çok sevmiş olacak ki, asla yetinmiyor sürekli bir yenisini ekliyordu listeye.

"Neden öyle bakıyorsun, bir şey mi oldu?" Sordu ona baktığımı fark ettiğinde tedirginlikle. Uzandığı yerden doğrulup saçlarını düzelttikten sonra ise dizlerimde duran ellerimi tutmuştu narince.

"Sadece ne kadar güzel olduğuna bir kez daha bakmak istedim." Dedim dürüstçe. Yüzünde oluşan tebessümse her şeye değerdi. Ona güzel sözler ettiğimde kimi zaman bundan pek hoşlanmamış gibi davransa da biliyordum ki pek âlâ hoşuna gidiyordu. Şimdi olduğu gibi.

"Yalnış bir şey yaptım diye korkmaya başlayacaktım neredeyse..." Mırıldandı dudaklarıma kapanmadan önce. Sıcak parmakları üzerimizde parlayan güneşi bile kıskandıracak türdendi. Neden bu dünyadaki güzel olan her şeye inat doğmuş gibi davranıyordu sanki?

"Mark... Seni özleyeceğim. Son günümüz resmen ve daha şimdiden özlüyorum seni... Bu hiç normal değil." Dolan gözlerime derinden bakışı daha da sızlatmıştı içimde bir yerleri. Son bir ayın her gününü beraber geçirdiğimizden şimdi eskisinden daha yakın hissediyorduk. Her sabaha aynı yatakta uyanmak, onun kollarında tüm günümü geçirebilmek; doyasıya öpebilmek ve her seferinde ilk seferimmiş gibi hissetmek. Bana "en yakının olacağım" derken yalan söylemiyordu. Olmuştu işte.

Finally//Beautiful Stranger • markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin