Seul Ulusal Üniversitesi~
"Eğer bu projeyi bitirebilirsem kendime ödül vereceğim en fiyakalısından."
Sessiz kütüphanenin yaz sıcaklarına ve yaklaşan yaz tatiline rağmen dolu olan masalarından birinde ikisi elimde ikisi de ağzımda olmak üzere dört adet renkli kalemle bitirmeye çabaladığım projeye verdiğim dikkatim Hendery'nin yorgunluk okunan sesiyle dağılmıştı. Titremesin diye diğer elimle sıkı sıkıya tuttuğum kolumu kartondan uzaklaştırıp kollarımı iki yana uzatırken esnememi durduramamıştım. Saat kaçtı sahi?
"Projeyi bitirirsek değil de, iyi bir not alırsak ödül al asıl kendine. Böyle ilerlersek çıkmaz ayın son perşembesine yetiştiririz projeleri..." Dedim, umutsuzca Hendery'nin önündeki mukavva parçalarına uzanmıştım bu sırada.
"Cetvel kullandığına emin misin? Kıçından daha yamuk bu, Hendery! Bay Chan buna parmak ucuyla bile dokunmaz inan bana." Söylediğim kelimelerin ciddiyetini bildiğinden midir bilmem, eline aldığı karton parçalarına bu kez de kendisi bakmış, her açıdan inceledikten sonra ise beklemediğim bir anda kendini kütüphanenin halıflex döşeli zeminine fırlatmıştı.
"Olmuyor! Olmuyor bir türlü!" Fısıltıyla haykırması ani tepkisinin ve çıkardığı gürültünün rezilliğini örtecek sanıyordu fakat yanılıyordu. Üstelik hemen yanında, elindeki romanı evrendeki en önemli şeymiş gibi okuyan Xiaojun tarafından kazandığı milyonuncu kınayıcı bakış da umrunda değil gibiydi.
Rezil olduğumuzun ve onu tanımıyormuş gibi yapamayacağımın farkında olduğumdan ses etmek istememiştim. Neyse ki benim yerime ses edecek birileri vardı.
Jaemin gibi.
"Hyuck! Hyuck kalk! Şimdi abim o kızla gerçekten sevgili mi oldu yani?! Neden ama?! Koskoca Kore'de başka kız mı yoktu? Kuzey Kore'den gelin getirsek daha az şaşırırdım yahu! Hem ne çabuk!? İnanabiliyor musun Hyuck!?" Bağırır tondaki ses ve hızla suratıma çarpan rüzgarlı girişi kapsama alanıma ulaşır ulaşmaz yüzüme fırlayan sümüklü peçeteyi Jaemin'in bir tarafına monte etme isteğimi üniversitenin kütüphanesinde olmamıza borçluydum kesinlikle. Neden ağlıyordu bu deli yine?
"Bağırma aptal! Ne oluyor, anlamıyorum ki. Bir sakin olur musun!?"
"Şey elime basıyorsun Jaem... Aish, çekilsene be!" Hendery ile eş zamanlı olarak konuşmuştuk ve bu da herkesin dikkatinin üzerimize dönmesi için son damla olmuştu. Üzerimizdeki şaşkın bakışlara aptal bir sırıtışla karşılık verip yerdeki Hendery ve nefes nefese elinden çekiştirdiği Jeno ile karşımda dikilen Jaemin'e dikmiştim gözlerimi yeniden.
Ağlamak istiyordum.
"Abim... Abim Esmeralda'yı tavlamış Hyuck! Senede bir resim atan ve onda da aptal büyükbaba şakaları paylaşan abim gidip Esmeralda ve o çok korktuğu köpekleriyle bir resim atmış! Korktuğum başıma geldi!" Bu defa ilk sefere nazaran daha sakin bir tonda konuşsa da telaşını anlam kazanan kelimeleri sayesinde en derinlerde hissedebilmiştim.
Abisini başkasıyla paylaşmak istememesi bir yana dursun, daha görmeden nefret ettiği Esmeralda'nın o kişi olması onun için fazla travmatikti. Ve bu travmayı da okulda yaşamaktan başka çaresi yoktu sanıyordum ki."Sakin ol tamam mı? Şimdi kantine gidelim ve orada konuşalım. Rahatsızlık vermek istemiyorum kimseye. Haydi..." Çantama eşyalarımı tıkıştırırken söylendiğimde Hendery ve Xiaojun da otomatik olarak ayaklanmıştı. Bu ikisinin son zamanlarda artan samimiyeti hala aklımı kurcalıyordu doğrusu. Bangchan Hyung'un ona sürekli kardeşim diye hitap etmesine dayanamamış ve onu kendi çapında düşman ilan etmişti, Hendery. Böylece daha çabuk unutacaktı(!) ancak olayların üzerine üniversitemize geçiş yapan Xiaojun geldiğinden beri değişen aurasını fark etmemek için kör falan olmak gerekiyordu. Bu meseleyi doğru zamanda mutlaka irdeleyecektim. Çünkü benim işim buydu. Her konuyu mutlaka irdeler, üzerine saatlerimi harcar ve zaten derdim yokmuş gibi dertlenirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finally//Beautiful Stranger • markhyuck
Teen Fiction//markhyuck// ... Birkaç kez sertçe yutkunup ilk kez dolan gözlerini gizlemeden gözlerime baktı. Yağan yağmur muydu bütün bedenimi üşüten, yoksa onu bu denli güçsüz görüşüm müydü bilmiyordum. " Değişimden korktuğumu biliyorsun, belki de bu yüzden he...