Norenminhyuck Dairesi~
Metro istasyonuna kadar zorlukla giyindiğim montum ve ağır çantamla koşmuştum. Ciğerlerim sızım sızım sızlıyordu fakat sorun değildi. O an kalbimdeki kıpır kıpır hisler sağolsun, olacak her şeye gülebilecek kapasiteye sahiptim.
Kafamın içinde yankılanan güzel sesi
O bir şeyleri bilinçsizce söylüyor, kelimelerinin sonuçlarına asla takılmıyorken ben onun kirpiklerinin güzelliğini bile saatlerce düşünebiliyordum.Onu seviyordum ben. O ise benden tüm kalbiyle nefret ediyordu. Oysa beni tanımıyordu. Lanet olası bir tesadüfle tanışmıştık ve ondan sonraki tüm karşılaşmalarımız da tesadüften ibaretti. Gözlerimin derinine bakmıştı değil mi? Göremiyor muydu oradaki aşık beni? Hissedemiyordu... Bu kadar mı hiçti benim hislerim? Yine de kızmadım o gün ona. Çünkü beni tam bir ay sonra dünyanın en mutlu insanı haline getirmişti. Hem de benimle kavga ederek!
Son konuşmamızın üzerinden saatler geçtiğinden abim beni tekrar tekrar aramaya devam ediyordu. Ben mutluluktan onu da unutmuştum tabii!
Sonunda telefonum çalmayı kestiğinde birkaç yeni mesaj ard arda gelmişti bu kez.ÇinmalıInjunie: Kanka ne alacaksın saatler oldu gelmedin!? Hayır yani Jeju'ya falan mı gittin anlamadım ki ben.
Jeno: Abinden nefret ediyorum! Resmen odamdaki eşyaları kendi kafasına göre dizayn ediyor! Gel şuna bir şey de! İkinizin abisi var diye ceremesini ben çekiyorum aq!
Nana:Yah!
: Abin Jeno'ya kafayı taktı!Mesajları yüzümdeki sırıtan ifadeyle okurken hiç uğraşamayacak haldeydim doğrusu. Eve gidersem ağzıma sıçacaklarını biliyordum. Fakat belki gerçekçi birkaç yalan söylersem öyle olmazdı. Korkuyordum ondan. Abim telaşlandığında dehşet saçabiliyordu çünkü.
Metroya kalabalığın arasından zorlukla bindiğimde yağan yağmurun cama çarpışını izledim uzunca. Sonra o uyku hissi baş gösterdiğinde eve gittiğimde başıma geleceklerden çok asansörde olanları düşünüyordum.
Mark'ın sevgilisi yok muydu yani? Peki o kız kimdi de böyle bir sürpriz hazırlamıştı? Belki de Mark sadece Daniel'i kandırmak istemişti...
Gerçeğini asla bilemeyeceğiniz bir konuya kafa yormak delirmenize sebep olabilirdi. Düşündükçe kafamda yeni senaryolar çiziyor, asla bir sonuca varamıyordum. Kucağımdaki ağır çantayla rahatsızca kıpırdandığımda ucunda asılı olan ayıcığın yokluğuyla tekrar yerini yokladım.
Her yere bakıp yine de bulamadığımda ise kollarım yorgunlukla düşmüştü. O ayıcığı Chenle odasındaki peluşların arasından çantama asmam için vermişti. Kaybettiğim için kendime ayriyeten sinir olmuştum. Asla lehime ilerlemiyordu olaylar.
Birkaç dakika boyunca gözlerimi kapalı tutmayı denedim. Nefesini dudaklarımda, gözlerini gözlerimde hissedebiliyordum hala. Çok gerçekti. O gerçekti ve inanın bana hakkında öğrendiğim hiçbir şeyi unutmayacaktım. Ses tonu da dahil her şey tüm detaylarıyla aklımdaydı. Hani onu unutacaktım? Neden onu silmeme izin vermiyordu ki?
Metrodan inip gerginlik ve dalgınlık arasında binaya girdiğimde bizim kattan sesler geliyordu. Daha basamağa adım atmamla yakalarımdan çekilmem bir olmuştu. Abim saçından daha koyu kırmızı olan suratıyla cinnet geçiriyormuş gibi duruyordu. Muhtemelen birazdan geçirecekti.
"Sen! Senin kadar şerefsiz bir insan görmedim! Nasıl bunca saat kaybolursun!? Hani hemen gelecektin!?"
Kapısı aralık dairemizden içeri süzüldüğümüzde abim öylesine sıkıyordu ki yakamı, boğulacak gibiydim. En son ilkokulda oyun oynamaya daldığımda dayak yediğimi anımsıyordum. Bu da ikincisi olacaktı sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finally//Beautiful Stranger • markhyuck
Teen Fiction//markhyuck// ... Birkaç kez sertçe yutkunup ilk kez dolan gözlerini gizlemeden gözlerime baktı. Yağan yağmur muydu bütün bedenimi üşüten, yoksa onu bu denli güçsüz görüşüm müydü bilmiyordum. " Değişimden korktuğumu biliyorsun, belki de bu yüzden he...