Sen Bahtsız Bir Bedevisin Oğlum

1.4K 186 152
                                    

Dostlarım bölümü okumadan önce sizden isteğim kendinize şu dönemde dikkat etmeniz ve kimseyle temasa geçmemeniz. Malesef tüm dünyada durum çok vahim durumda. Ben Londra'da gördüğüm kadarıyla söyleyebilirim ki kraliçe bile sarayını terkettiyse bize ne olmaz sjsjsk dikkat edin💚
Bu karantina süresinde boş kalan vaktim olduğundan bir TaeKook ficine de başladım, isterseniz göz atabilirsiniz.(evet baya aktifim)

Bu arada bebişlerim umarım bölümü beğenirsiniz. Ben çok gülerek yazdım çünkü yaşanmış bir hikayeden alındı olay...Biraz yorum yapın da gözümüz gönlümüz şenlensin yav😆(şu MV yi de streamleyin)
Neyse...
Gelecek bölüme dek,
Sevgilerle🌼

***

Seul Merkez Karakolu, Güney Kore~

Bir şeyleri düzene sokma çabalarım bir yerden sonra mantıksız ve boşuna gibi gözükmeye başlamıştı. Nedeni çok basitti, ne kadar uğraşırsam uğraşayım kendimi ve çevremdekileri sorunların merkezinde bulmaktan kurtaramıyordum. Olmuyordu işte...

Tüm gün boyu içimdeki enerjik ve mutlu Donghyuck şimdi oldukça yorgundu. Özellikle de koridorun sonundaki emniyet amirinin odasındaki koltuklarda oturan abimi, yüzünü iki elininin arasına almış şekilde bulduğumda, modum tamamen sıfırlanmıştı.

"Geldiler amirim..."

Kapıyı tıklatıp bizi içeri doğru geçiren memur odayı terkettiğinde abimle göz göze gelmiştim. Ten rengi olduğundan daha beyaz ve solgundu. Saçları dağılmış, göz altları kızarmıştı.Karşı koltuğunda oturan Mark'ın abisinin durumu da ondan farklı değildi doğrusu.

"Geçin oturun lütfen. Nasılsa artık buranın devamlı müşterisi oldunuz ailecek..."

Amirin söylediği kinayeli sözlere gülmek istedim. Sanki herkes keyfinden buraya geliyormuş gibi konuşuyordu.

Mark'la birlikte abimlerin karşısındaki ikili koltuğa oturduğumuzda elimi uzatıp, abimin her stres olduğunda buz tutan ellerini sıkıca tuttum. Belli etmek istemese de korktuğunu anlayabiliyordum.

"Neler olduğunu anlatabilir misiniz lütfen?"

Sakin tutmaya özen gösterdiğim sesimle konuştuğumda bakışlar bana çevrilmişti.

"Abileriniz de sizin kadar sorunlu olacaklar ki, bir mimarlık ofisinde verilen davetteki en önemli planı mahvetmişler. Ofisin bu seneki tüm ekonomisinin bağlı olduğu planı hem de..."

Gözlerim şokla irileşmiş, ellerini tuttuğum abime sorarca bakıyordum. Bu kadar büyük bir saçmalığa nasıl bulaşabilmişti ki?

"Hyung bir açıklaman var mı? Sen böyle biri değilsin... Bunun mantıklı bir açıklaması olmalı."

Mark'ın soğukkanlı bir tavırla yönelttiği soruyla abisi yüzünü ovuşturup abime çevirdi gözlerini.

"Bugün bir davet verildi... Mimarlık adaylarının da belirli üniversitelerden davet edildiği bir davet... Ancak, seçilmiş öğrencilerin bazılarını özel proje odasına getirdiler. Yani bu seçilmiş kişiler de malesef... Ben ve şu beyefendi oluyor. Bize oradaki projelerden kesinlikle uzak durmamız gerektiği söylendi. Sadece... öğrencilerden belirli fikirler alacaklardı. O kadar..."

Sinirli bir nefes alıp sabır dilenirce yukarı baktı. Abimse ellerimi daha sıkı tutuyordu güç almak ister gibi.

"Kimin davetiymiş bu peki?"

Mark lafını kestiğinde bu kez abim cevaplamıştı soruyu.

"Yang Hyun-Suk..."

Neler olduğunu hiç anlamayan tek kişi bendim sanırım. Çünkü Mark'ın da renginin saniyelik olarak kaçışına şahit olmuştum.

Finally//Beautiful Stranger • markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin