Seul,Güney Kore~
Bir şeyler sakinlikle ilerlemeye başladığında kendimi gelecek olan kötü olaylara hazırlamaya başlardım. Bunun sebebi ise şanssız olmamla birlikte, tecrübelerime dayanan bir gerçeklikti.
Bir ay kadar kısa bir sürede kendine çevre edinen Lee Taeyong ile aynı üniversiteye beraber gitmemiz artık kabullendiğim bir durumdu. Abim üniversitenin gözde öğrencisi haline gelmiş, sunduğu eşsiz projelerle yüksek notlar aldığından hocalarına da kendini sevdirmişti.
Lee Donghyuck, yani ben de derslerim dışında evdeki üç aptalla kendimi bir nebze olsun yaşıyormuş gibi hissediyordum. Hendery hayatımda görebileceğim en hiperaktif insan olduğundan onun yanındayken yoruluyordum çoğu zaman. Bu kadar enerjik olması yorucu ama kabul ediyordum ki eğlenceliydi. Sanıyordum ki onu bizimkilerle bir ara tanıştıracaktım. Tabi bunun sonucunda başıma neler geleceğini asla öngöremiyordum. En az bizimkiler kadar çatlaktı çünkü.
Jaemin ve Jeno ise, ben ve abime katılıp her sabah üniversiteye geliyorlar fakat yolları asla ayrılmadığından sürekli kavga ediyorlardı. Aynı sınıfta olmalarının dezavantajı sayılabilirdi bu. Birbirlerine tahammül edemediklerini söyleyip her yere beraber gitmelerini izlemek komikti.
Salondaki koltuğa ölü gibi uzanmış, biri beni odama taşısın istiyordum fakat öyle biri olmadığından sıkıtıyla ayaklanmıştım. Keşke özel güçlerim olsaydı diye düşünüyordum. Bu sırada Jaemin dışarı çıkmak için hazırlanmış, koridorun başında görünmüştü.
"Hayırdır nereye böyle?"
Yanıma geldiğinde aceleyle çoraplarını giyerken cevapladı.
"Merkezdeki alışveriş merkezinden abur cubur ve deterjan almam gerekiyormuş. Renjun mesaj attı. Bir de indirim var yazmış! Tanrım! Hayır anlamıyorum neden ben!?"
"Çünkü her seferinde işten kaçıyorsun? Farketmedik mi sandın?"
Yüzündeki sinsi sırıtışla yüzümün dibine girip munzurca gülümsemesini genişletti. Korkuyordum nedense.
"Sen de benimle geleceksin bebeğim."
"O nedenmiş? Hiç kusura bakma. Gidip uyuya-"
"Renjun'e en sevdiği ve Çin'den aldığı o pahalı fincanı kırdığını söylerim."
Birkaç adım gerileyip "açılmaması gereken konular" dan birini açmış olmanın verdiği o zevkle bana bakan arkadaşıma umutsuzca baktım.
"Çok ama çok şerefsizsin Jaemin. Ben bunu sana sonra ödeteceğim haberin olsun."
Eminim ki vakti gelecekti.
***
Havalar ilk geldiğimiz zamanların aksine daha serin bir hal aldığından üzerimdeki hoodie ilk kez terletmiyordu. Hava yavaş yavaş kararmaya başladığından biraz daha sakindi alışveriş merkezi.
İndirim kataloglarını acilen çöpe atmalı ve eve en yakın yerden alışveriş yapmaya devam etmeliydik bence.
Jaemin buraya neden geldiğimizi çoktan unutmuş, bir o mağazaya bir bu mağazaya girip kıyafetler deniyordu. Almayacağı şeyleri denemesinin anlamı neydi bilmesem de biraz daha oyalanırsak binecek otobüs bulamayacaktık, onu biliyordum.
"Yeter Jaemin! Hadi gidip alalım ne alacaksak."
"Tamam ya. Bir şeyden de zevk al!"
Söylene söylene girdiğimiz marketin reyonları arasında elindeki listeyle dolanıyordu. Ben de sessizce onu takip ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finally//Beautiful Stranger • markhyuck
Teen Fiction//markhyuck// ... Birkaç kez sertçe yutkunup ilk kez dolan gözlerini gizlemeden gözlerime baktı. Yağan yağmur muydu bütün bedenimi üşüten, yoksa onu bu denli güçsüz görüşüm müydü bilmiyordum. " Değişimden korktuğumu biliyorsun, belki de bu yüzden he...