Jeju Adası, Güney Kore~
Hiç, birinden gittiğinizde aslında gidemediğinizi hissettiğiniz oldu mu? Birinden kaçarken sadece belinize bağlı olan zincirlerin izin verdiği en uzak noktaya kadar ulaşabildiğinizi farkettiğiniz... İşte ben tam olarak böyle hissediyordum dün Mark'la olan kavgamızdan beri. Doğrusu buna bir sohbet diyemeyeceğimden kavga demeyi daha doğru bulmuştum.
Her şeyi birbirine karıştırmaktan başka bir işe yaramıyordu cidden. Sanki suçluymuşum gibi hissettirmesi bir yana, herkesin içinde aniden dışarı sürüklemesi tam bir rezillikti. Felix ve diğerlerinin farketmemesi için koşarak geri dönmek zorunda kalmıştım.
Üstelik geri geldiğimde ön taraflara ilerlemek hayli zor olurken Bangchan Hyung'un şovunun ortalarına ancak yetişebilmiştim. Felix bir anda nereye kaybolduğumu sorduğunda ise konuyu kapatmak da zor olmuştu. Hatta öyle zor olmuştu ki aparta geri dönene kadar kuşku dolu bakışlarını üzerimde hissetmiştim ve hayır, bu seferki benim takıntılarımdan falan kaynaklanmıyordu. Gerçekten bakışlarındaki kuşkuyu sezmek için benim gibi bir drama queen olmanıza bile gerek yoktu.Aparta dönerken yol boyu Bangchan Hyung'un şovundan konuşulsa da arada Mark'tan ve onun pek mükemmel, vahşi şovundan da söz edilmişti. Anladığım kadarıyla hepsinin geçmişten gelen bir tanışıklığı vardı ve bu bile midemde bir şeylerin ezilmesine yetiyordu. Bana fikrimi soran Felix'in bir şeyleri irdelediğini farketmiştim ve bu beni iyice germişti. Belki de her şeyi görmüştü... Ona olan bakışlarımı ya da diğer her şeyi... Bilemiyordum. Ben her şeye kör olduğumdan, geri kalan insanları da kör zannetmem oldukça saçmaydı zaten. Onca şeyi anlaması için beni biraz olsun izlemesi yeterliydi, ki bu eylemi son zamanlarda sıkça yaptığını hissedebiliyordum.
Gece yarısı aparta gelir gelmez yatağıma girmiş ve olanları kısaca özetlediğim bir mesajla KakaoTalk grubumuza yazmıştım çünkü artık tek başıma hepsiyle baş etmek her zamankinden daha zor geliyordu. Hem ondan kaçmak istiyor hem de ona çekiliyordum, ki bu durumda birinin beni kendime getirmesine çok ihtiyacım vardı. Üstelik gizlersem bizimkilerden yiyeceğim tripleri öngörmek de bir şeyleri gizlemeye korkmama yetmişti.
Aklım sorularla dolu olduğundan dolayı gece boyu ancak iki saat uyuyabilmiştim. Yatakta kaskatı kalan bedenimle camdan dışarıyı seyrediyor ve ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Seçeneklerim kısıtlı olmasına rağmen bunca saat ne yaptığımı kendim bile bilmiyordum.
Her şeyden önce unutmamalıydım ki onun artık bir sevgilisi vardı. Ondan kaçmakla kalmayıp kendimi tamamen kamufle etmeli ve sanki hiç yokmuşum gibi davranmalıydım. Kimsenin ilişkisini mahvedecek biri değildim, kaldı ki kafeden ayrılmam da dahil her ne yaptıysam birilerinin hayatını karıştırmamak içindi.
Peki benim hislerime ne olacaktı? Sanki her şey benim açımdan çok mu kolaydı? İşte olaya bu yönüyle bakmak kalbimin iki kat daha fazla kırılmasına sebep oluyordu. İyice karmaşıklaşan tüm bu şeyler yüzünden daha ilk günden koşa koşa eve dönmek istiyordum. Hayalimdeki tatilin de bu olmadığına yemin edebilirdim.
İki saatlik zehir gibi geçen uykunun sonunda, içerden kavga ettiklerini duyduğum Hyunjin ve Felix'in sesiyle uyanmıştım. Doğrusu Jaemin ve benim ikinci bir versiyonunu bulmak ancak benim gibi bir salağa yakışabilirdi.
Uyandığımdan beri zihnim öylesine dumanlıydı ki, bir an için kendimi ve nerede olduğumu bile sorgulamıştım. Yatakta uzanıp durmanın bir faydası olmadığını farkettiğimde ise artık ayaklanıp kendime gelmem gerektiğini düşünüyordum çünkü duvarlara sinen o ağır, karmaşa dolu enerjiyi teneffüs ederek kendime eziyet etmek istemiyordum. Sonuçta buraya iyileşmek için gelmiştim değil mi?
Ne iyileşme ama(!)
İlk olarak camları açıp odayı da gelişigüzel toparladıktan sonra yatağa oturdum ve giyinmek için, seçmek yaklaşık yirmi dakika sürmüştü, seçtiğim kıyafetleri üzerime geçirdim. Sıra pantalonuma geldiğinde, yukarı çektikçe daraldığını hissettiğimde duraksayıp anlamazca etrafıma bakındım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finally//Beautiful Stranger • markhyuck
Teen Fiction//markhyuck// ... Birkaç kez sertçe yutkunup ilk kez dolan gözlerini gizlemeden gözlerime baktı. Yağan yağmur muydu bütün bedenimi üşüten, yoksa onu bu denli güçsüz görüşüm müydü bilmiyordum. " Değişimden korktuğumu biliyorsun, belki de bu yüzden he...