(Bu bölüm Mark'ın bakış açısıyla yazılmıştır. Medyadaki şarkıyla-Lana Del Rey-Black Beauty-en baştan *) olan yere kadar okuyabilirsiniz.)
***
Seul, Güney Kore~
Ne yapacaktım?
Ne yapacaktım da darmadağın ettiğim çiçek bahçesini eski haline getirecektim? Kırılan şeyleri nasıl onaracak, dudaklarımdan fırlamış nefret dolu kelimeleri nasıl silecektim kucağımdaki sıcak bedenin zihninden. Söylediğim, yaptığım her şeyi içinde bir yerlerde geceler boyu tekrar eden bir deliydi Donghyuck... Bile bile dağıttığım, nereye fırlattığımı bilmediğim parçalarını nereden bulacaktım? O kadar vaktim var mıydı bundan sonra?
Hiçbir zaman bir şeylerin mükemmel ilerlemesini beklememiştim. Her şeyi elime yüzüme bulaştırmakta üzerime yoktu çünkü. Kelimeler konusunda da berbattım. Bir şeyleri yazmak, o şeyleri kendi sesimle duymaktan çok daha kolaydı benim için.
Hislerim su yüzüne çıktığında, geri adım atardım; hissizleşirdim ve herkesi geri iterdim...
Basit bir denklemdi bu.Gerçeklerle ve somut şeylerle yaşayabilmenin tek yolu da bu denklemden geçiyordu bana göre. Kafamın içindeki seslerin bir şeyleri iki kere tekrar etmesine gerek kalmazdı çoğu zaman. Planlarıma uyduğum sürece değişim olmazdı, değişmedikçe de daha az yorulurdum.
Mükemmel bir motto olduğunu savunmuyordum asla. Benim fani ellerimden çıkan hiçbir şeyin eşsiz olabilmesine ihtimal veremiyordum zaten.
Hayır, bu adil kesinlikle değildi. Bir şeylerin ortasında kuralları ve sınırları değiştirmek adil değildi, her şeyi isteğimce ilerletmem adil değildi. Kollarımdaki minik bedene hissettirdiklerim ve onun bana hissettikleri...
Bilmiyor muydum sanki gerçekleri?
Her şeyi herkesten çok biliyordum. Ne yapmam ve ne yapmamam gerektiğini... Hatalarımı, yanlışlarımı ve onların doğrularını... Zaten hatayı yapan kişi o şeyin doğrusunu en iyi bilen kişi değil miydi aslında?
Hatalar yapıyordum sürekli. Yaptığım hataları örtmek için ürettiğim yeni hatalar ise beni bir çıkmaza sürüklüyordu.
İşte bu sebeptendir ki, son zamanlarda değiştirdiğim onca kural, yerleri değişmiş sınırlar ve tavizlerle doldurmuştum kanamış avuç içlerimi. Kendime verdiğim sözler, zamanında üzerini zorlukla kapattığım anılar...
Gün yüzüne çıkmıştılar birer birer. Zaten hep böyle olmaz mıydı? Üzerini kapattığınız her şey en olmadık zamanda bir yerlerden patlak verir, beklenmedik şekilde sizi vururlardı.Son dönemde bu birikmişlik eskisinden daha can yakıcı bir hale gelmişe benziyordu. Delirecek gibi hissediyordum bazı geceler, çünkü biriken onca şey dikenlere dönüşüp iç dünyamı parçalara ayıyordu.
Belki de çoktan delirtmiştiler beni. Akıl sağlığım konusunda bile emin konuşamadığım şu son zamanlarda artık bunun doğruluğunu sorgulayamıyordum da. İçimde yükselen stres duygusu ve buna eklenen dengesiz düşünceler fazla yorucuydu. Aylardır zihnimi ve ruhumu zapt etmiştiler sanki.
Kolaylıkla gideceğe de benzemiyorlardı. Tekrar soruyordum kendime... Tekrar, tekrar...Ne yapacaktım?
Hiçbir şey eskisinden kolay ilerlemiyordu. Kırarken aslında kendi ruhumu da parçaladığımı sadece ben biliyordum. Öyle ya, siz söylemedikçe kimse gelip tüm gerçekleri haykıran iç sesinizi duyamayacaktı. Üzücüydü ancak gerçek bundan ibaretti. Hayat kelimeler üzerine kurulmuştu.Saçlarımı dağıtan tatlı meltem o gece içimi daraltan ne vardıysa burnuma ulaştırdığı meyve aromalı kokuyla unutturmuştu. Sarmıştım ben de kollarımı bu kokunun sahibine, şehrin ışıkları birer birer yanıp sönerken. Burnumu dokundurduğum ipek saçlarındaki yumuşak kokuyla kendimden geçmiş gibiydim ve bu his de bana oldukça yeniydi tıpkı diğer hisler gibi.
Ellerim ince belinin arkasında yavaşça halkalar çiziyor, onun elleri ise nazikçe saçlarımda dolanıyordu. Böyle yaparak her ikimizi de neyin içine çektiğimin farkındaydım ve buna rağmen ellerime sahip çıkamıyor, dokunuşlarından uzak kalamıyordum. Onu ilk öptüğüm gün içimde kopan fırtınadan arta kalan parçalarımla gelmiştim yine. Dudaklarını bir kere tatmış olmasam alışmayacaktım... Ve daha da önemlisi, dokunuşlarını hissedeceğim kadar yakınına gelmesem, daha fazlasını istemeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finally//Beautiful Stranger • markhyuck
Teen Fiction//markhyuck// ... Birkaç kez sertçe yutkunup ilk kez dolan gözlerini gizlemeden gözlerime baktı. Yağan yağmur muydu bütün bedenimi üşüten, yoksa onu bu denli güçsüz görüşüm müydü bilmiyordum. " Değişimden korktuğumu biliyorsun, belki de bu yüzden he...